English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Lay

Lay tradutor Turco

7,730 parallel translation
Solo déjame abrazarte.
Gel sana bir sarılayım.
¿ Por qué yo? ¿ De qué forma estoy cualificado?
beni bu işe layık kılan nedir?
Y cuando eso pasa, tiendo a ponerme fría y sentenciosa y castigadora.
Ve bu olduğunda, ben de soğuk, yargılayıcı ve cezalandırıcı biri olmaya başladım.
- ¿ Cómo sabías de los sensores?
- Sen algılayıcıları nereden biliyorsun?
El Adivino lee tu ADN para determinar si eres digno de su poder.
Kahin senin DNA'nı okuyor onun gücüne layık mısın değil misin diye.
A veces deseo haber hecho una porno... en lugar de ese película humillante.
- Evet, o işte. - Bazen keşke bu aşağılayıcı film yerine
Me dijiste que era demasiado buena como para estar en eso.
Bu işten daha iyilerine layıksın demiştin.
Mi padrastro recibió su merecido.
- Üvey babam layığını buldu.
Su libro contiene un gran poder, uno que exede cualquier cosa que hayan experimentado, dándole a los héroes y villanos lo que considera justo.
Kitabı büyük bir güç barındırıyor, tecrübe ettiğiniz her şeyin ötesinde olan, onun öngördüklerini kötülerin ve iyilerin layığı haline getiren.
"Señor, no soy digna de que entres en mi casa, pero una palabra tuya bastará para sanarme".
Tanrım, sana layık değilim.. Ama bir kelime söyle ve ruhum kurtulsun.
¡ Tu hermano es tan ruidoso que no me deja concentrar en la pelea!
Bunlara layık değil.
Yo soy un miembro de la orquesta, y hoy tengo el honor de dirigirlos.
Ben bu orkestranın bir üyesiyim ve sizin şefiniz olma onuruna layık görüldüm.
Joseph tiene un hermoso abrigo para que coincida con sus sueños.
Yusuf'un tam hayallerine layık güzel mi güzel parkası var ne de olsa.
Dinah es digna de ser una princesa.
Dina, prenses olmaya layık biri.
No es que Dinah no sea digna, pero, es mejor no dar la espalda.
Dina'ya layık değil ama onu geri istiyor olamazsın her hâlde.
¿ Eso es lo que piensas... que Shalem hubiera querido para su hijo? No...
- Sence Şalem oğluna bunu mu layık görürdü?
Es un honor para mí decir que es mi mentor, y ojalá algún día pueda decir que es mi amigo si llego a merecerlo.
Sana akıl hocam diyebildiğim için onur duyuyorum. Ve eğer layık olursam umarım bir gün sana dostum diyebilirim.
Estoy seguro de que no estará a la altura de sus expectativas, pero a Kevin pareció encantarle.
Eminim senin ağzına layık değildir ama Kevin sevmiş gibi görünüyordu.
¿ Por qué todo el mundo es tan moralista?
Neden herkes bu kadar yargılayıcı?
Querida, puedes hacerlo mucho mejor.
Tatlım, çok daha iyilerine layıksın.
Sí, o sea, las jovencitas son el suyo y la universidad siempre ha sido el mío.
Yani, demek istediğim genç kızlar onun ve üniversite her zaman benim için aşağılayıcıydı.
Señorita Phillips, si planea seguir viniendo a mi clase, se sentará en la primera fila, donde pertenece, o no se moleste en aparecer.
Bayan Phillips, dersime gelmeye devam etmek niyetindeyseniz, layık olduğunuz gibi önde oturun, yoksa zahmet edip de gelmeyin.
Por los méritos en el servicio, la policía hace entrega de esta medalla a los detectives Rosa Diaz, Jake Peralta, y al capitán... Raymond Holt.
Değerli hizmetlerinden dolayı, NYPD bu ödülü dedektifler Rosa Diaz, Jake Peralta, ve Başkomiser Raymond Holt'a layık görmüştür.
Es bueno tener confianza... pero debo ver si esa confianza es merecida o no.
Öz güveninin olması iyi bir şey fakat bu güvene layık olup olmadığını görmem gerek.
- Si, Le Tréport.
Le Tréport'layım.
Tal vez, yo obtuve lo que merecía. Pero, ¿ los demás?
Ben layığımı bulmuş olabilirim.
Seguro ha querido ponerlas en su lugar hacer algún ajuste en el balance de poder mostrarles quién manda en Sin City.
Muhakkak ki onları layık oldukları yere göndermek istemişsinizdir. Güç dengelerinde yeni ayarlamalar yapmayı. Günah Şehri'ne kimin hükmettiğini göstermeyi.
Pues yo seré liberado por haberle hecho a la oscuridad una ofrenda digna.
Karanlığa layık bir emek sarf etmiş biri olarak özgür kalacağım.
Por favor, un fuerte aplauso para... ¡ El Sr. Zhang!
Lütfen Bay Zhang'i nezaket ve içtenlikle karşılayın.
Soy mejor que un cigarro.
Ben sigaradan daha iyisine layığım.
No soy digno de besar las suelas de tus zapatos ".
Ayakkabılarının tabanını öpmeye bile layık değilim.
Él es tu hombre.
Sana layık bir kişi.
Dios los sometió a prueba y los halló dignos de sí.
Tanrı onları sınadı ve yanında olmaya layık olduklarını kanıtladı ;
Desgraciados que recibieron su merecido.
Layığını bulan pislikler.
Pueden sentarse más lejos, donde hay menos pasajeros.
- Yardım edin bana. Â ¶ Yo, benim adım Reid Burada Darren'layım
Mereces algo mejor.
Sen daha iyilerine layıksın.
Eres mi reina, y mereces que te traten como tal.
Sen benim kraliçemsin ve öyle muamele görmeye layıksın.
¿ Eres digno de convertirte en el número 37?
Dolan olmaya layık mısın?
Eres mejor que esto ".
Bundan daha iyilerine layıksın. "
Es denigrante.
Bu sadece aşağılayıcı oluyor.
- No te mereces eso.
- Hiç sana layık değil.
- No, y no me merezco esto tampoco.
- Bu da bana layık değilsin.
Ahi tienes. Cuidado con la pierna.
Gel bakalım, sana şöyle bir sağlam sarılayım.
- ¡ Déjeme abrazar a mi hija! - ¡ No! ¡ Papi!
İzin verin de kızıma bir sarılayım!
Obtuviste exactamente lo que te mereces.
Layığını buldun.
En la cara de dos descendientes directos del profeta y en la cara de la gente del desierto no valgo ese honor.
Peygamberin nesli nezdinde ve çöl halkı nezdinde bu şerefe layık değilim.
Tus falcones, tus falcones valen la ocasión.
Şahinin... Şahinin krallara layık.
Eres mejor que esto. Puedes serlo.
Bundan daha iyilerine layıksın.
- No sé si esté listo para esto.
İşte kulüp orada! Efendi Victor, layık olduğumdan emin değilim.
- ¿ Dejar la escena?
- Buradan ayrılayım mı?
Doy fe de que así es.
Layık olduğuma yemin ederim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]