Translate.vc / Espanhol → Turco / León
León tradutor Turco
4,273 parallel translation
Espero que el próximo león sepa eso.
Umarım sonraki aslan bunu biliyordur.
Olubi mató a su primer león cuando solo tenía 17 años después de que atacara a su ganado.
Olubi ilk aslanını daha 17'sinde öldürmüş... sığırlarına saldırdığı için.
Tradicionalmente, cuando un guerrero mataba a un león, tomaba su nombre.
Eskiden bir aslan öldüren savaşçı... aslanın ismini alırmış.
Ahora el león toma el nombre del guerrero que lo protege.
Şimdi aslan, onu koruyan savaşçının ismini alıyor.
"Tu perro se parece a un león."
"Köpeğin aslan gibi görünüyor."
Bhanta contesta : "En realidad él es un león."
Banta cevap vermiş, "O zaten bir aslan."
No eres más que un matón de pueblo pero los votos de la gente te convierte a tí en un león.. ... y a ellos en un rebaño de cobardes.
Sen taşralı bir serserisin ama insanlardan oy toplamak için, korkakların arasına karışmış aslan halindesin.
Los cazadores no se atreven a coger al león ni cuando está herido.
Aslan yaralıyken bile avcıların onu yakalamaya cesareti yok.
Pero no fue León, era Flaco.
Ama oradaki Leon değil Flaco'ydu.
Creo que le he pisado la cola al león...
Burada ipin ucunu tutmuş olabilirim.
Un león... Un castillo... Un barco.
Aslan, kale ve gemi...
Permítele a un viejo león un golpe de gracia final.
Siz gidin. Bırak bu yaşlı ve kör aslan son dakikalarında lûtfa mazhar olsun.
Como Simba en "El Rey León"...
Tıpkı "Aslan Kral" daki Simba gibi.
Cómo un león.
Bir aslan gibi.
No culparías a un león por actuar cómo es, ¿ verdad Will?
Bir aslanı, aslan olduğu için suçlayamazsın değil mi, Will?
¡ Alex el León!
Bayanlar, baylar. Karşınızda Aslan Alex!
Las garras, tan vitales para la supervivencia de un león, están hechas de una proteína llamada queratina.
Bir aslanın hayatta kalması için son derece önemli olan şu pençeler keratin diye adlandırılan proteinden oluşmuşlardır.
Las proteínas en un león vienen en un sinnúmero de formas diferentes.
Aslanda bulunan proteinler sayısız farklı biçimde kendini gösterirler.
Después de todo, para crear un león, primero debes crear carbono.
Neticede aslanı oluşturmak için öncelikle karbonu oluşturmalısınız.
Pero, el patrón de la vida, la información necesaria crear una cebra, o un árbol, o un ser humano o un león persiste.
Fakat yaşamın şablonu, bir zebrayı, bir ağacı bir insanı veya bir aslanı var etmek için gerekli tüm bilgiler sürüp gider.
Como un tiburón contra un león... Tengo que llegar ahí el primero.
Bir köpekbalığı ve bir aslan dövüşebilirdi örneğin. Becerebilecek misin?
Escucha rugido de león que de te determinación.
Azmin aslan biçimindeki kükremesine kulak verin.
Hola León.
- Selam, Leon.
- Abby tiene un corazón enorme, León.
- Abby'nin kocaman bir kalbi var, Leon.
No, no es nada oficial, León.
Hayır, resmi bir şey yok, Leon.
¿ Confías en León con esa cantidad de dinero?
O kadar paranla Leon'a güveniyor musun?
Tu enemigo el diablo ronda como un león rugiente buscando a quién devorar.
Düşmanınız olan şeytan kükreyen bir aslan gibi etrafınızda kol gezer ve yemeye birilerini arar.
Elizabeth, para ser justos, en ese punto... estabas comiendo la porción correspondiente a un león.
Elizabeth, adil olmak gerekirse yemeğin büyük kısmını sen yiyordun.
Ese es el encantador pero evasivo pez león de California.
Bu, güzel ama aldatıcı Kaliforniya aslan balığıdır.
Aquí es donde voy a tener a mi pez león.
Burası aslan balığımı koyacağım yer.
- ¿ Tu pez león? - Una extraña belleza.
- Aslan balığın mı?
Quiero un pez león.
Aslan balığı istiyorum.
Vamos por tu pez león.
Aslan balığını alalım.
¡ Un pez león!
- Aslan balığı!
¿ Dios mío, eso es un pez león?
Tanrım. Aslan balığı mı bu?
El pez... el pez león. De ti.
Aslan balığı mı?
Sé que vas a salir al océano pez león, pero... si no te vuelvo a ver, entonces...
Okyanusa gittiğini biliyorum aslan balığı ama seni bir daha görürsem o zaman...
No pasa nada, Diente de León.
Önemli degil Karahindiba.
Y solía pensar que eras un dorado diente de león, pero estás toda reseca con todas las semillas voladas.
Senin sari bir karahindiba oldugunu düsünürdüm eskiden. Ama rüzgarla uçusan seylerle kurumussun.
No, son dientes de león.
Hayir, karahindiba o.
Ya sabes, debido a su comentario de que los campos de té de Ceylon son un verdadero monumento al coraje como lo es el león en Waterloo.
Ceylon çay tarlaları ile yorumunu düşününce Waterloo'da cesaret veren aslan kadar gerçek bir abidedir.
Hay algo ahí, León.
Orada bir şeyler var, Leon.
La escena del crimen, León.
Olay yeri, Leon.
Ah, este es el encantador aunque escurridizo pez león de California
Bu, güzel ama aldatıcı Kaliforniya aslan balığıdır.
Aquí es donde voy a conservar a mi pez león.
Burası aslan balığımı koyacağım yer.
Quiero un pez león
Aslan balığı istiyorum.
¡ Pez león!
- Aslan balığı!
Oh, Dios mío, ¿ eso es un pez león?
Tanrım. Aslan balığı mı bu?
¿ El... el pez... el pez león? De ti.
Aslan balığı mı?
Judá el león.
Aslan Judah.
- Tu pez león?
- Aslan balığın mı?