Translate.vc / Espanhol → Turco / Liman
Liman tradutor Turco
3,519 parallel translation
No, cerca del puerto.
Limanın oradan.
Alguna puta lesbiana carnicera gigantona yendo a horcajadas por Sydney jodiendo por ahí o algo así.
Sidney Limanı'na oturmuş kaslı, iri bir lezbiyen falan mı yoksa.
De acuerdo con esto, fue enviado en un carguero desde el Puerto Espacial Sur.
Burada yazdığına göre Güney Caddesi Uzay Limanı'ndan bir gemiyle gönderilmiş.
# Del puerto de Yarmouth Yo salía #
# Yarmouth Limanı'ndan Yola çıkmıştım işte #
Sí, el que queda por el puerto.
- Limanın yanındakini biliyorum.
- Está con el capitán de puerto.
- Liman şefinin yanında.
De Puerto Blanco.
Beyaz Liman'ın aşağısından.
Vino a nosotros desde Puerto Blanco.
Bizim yanımıza Beyaz Liman'dan gelmişti.
Ese hombre trató de matarme, el mismo hombre que vi en el puerto.
O adam onu öldürmeye çalıştı. Yat limanında gördüğüm adam.
Hemos oido que hay un bloqueo naval.
Liman ablukası olduğunu duyduk.
Tú eres tu propia orilla. Tú eres tu propio apoyo.
Sen benim sahilim, sen benim limanım.
Que nuestras calles y plazas serian un refugio para la ciencia y las artes.
Sokaklarımızın ve meydanlarımızın, bilim, sanat ve öğrenmenin limanı olmasına dair.
Tú podrías doblar tu capacidad portuaria en el Adriático.
Sen de Adriyatik Denizi'ndeki liman kapasiteni ikiye katlarsın.
Antonio Barreto, trabajador portuario, fue juzgado y condenado.
Antonio Barreto, liman işçisi, yargılanmış ve mahkum olmuş.
"Iremos de la mano, donde la almas se recuestan sobre flores y con nuestro comportamiento vivaz sorprenderemos a los otros fantasmas."
"Ruhlar çiçeklere eğildiğinde, el ele olacağız. " Neşe dolu limanımızla gölgeler bile bize bakacak. "
¿ En qué situación se encuentra el Aeropuerto de La Mancha?
La Mancha Hava Limanında durum nasıl?
Ya... Y que el aeropuerto de La Mancha es una estafa total... Y te culpan, directamente.
... La Mancha Hava Limanı ihalesindeki sahtekârlığı bulmuşlar seni sorumlu tutuyorlar.
Petición de Aeropuerto de La Mancha aprobada. Recibido.
... La Mancha Hava Limanı isteğiniz kabul......
Por no decir que tengo un barco lleno de fletán que se está pudriendo, gracias a ese bloqueo portuario.
Limanın tecrit edilmesi sağolsun, çürümekte olan bir kargo gemisi pisi balığından bahsetmiyorum bile.
Fuimos emboscados a unos 30 kilómetros del puerto.
Limanın yaklaşık otuz kilometre açığında pusuya düştük.
De los que están siempre en los puertos.
Her yerde liman var.
Murió hace dos años en el puerto de Houlong.
İki yıl önce Houlong limanında öldü.
- El puerto se merecía cada momento feliz.
Tüm liman neticede her türlü mutluluğu hak ediyordu.
Todo el puerto deberá adaptarse a él.
Tüm liman adama özel hazırlanmalı.
Es una gran tradición en nuestro pequeño puerto.
Küçük limanımızda süregelen güzel bir gelenektir.
Es un puerto pequeño, pero grande de corazón.
Limanımız küçüktür ama yüreği büyüktür.
- Disfrute nuestro bello puerto.
Güzel limanımızın tadını çıkar.
- Mm-hmm. - Es un puerto, no una villa.
Burası bir liman, köy değil.
- Ah, ustedes dos son la comidilla del puerto.
Tüm liman ikinizden bahsediyor.
Me debo ir. - Bueno, disculpa la molestia con los problemas de un puertico.
Küçük bir limanın dertleriyle başını ağrıttıysam özür dilerim.
- Hay gente que vive en nuestro pequeño puerto fuera del radar, desde hace años, sin pagar impuestos, ¿ ven?
Küçük limanımızda yıllardır gözlerden kaçarak yaşayan insanlar var. Vergi ödememek için.
- Mientras tanto, ¿ por qué mejor no te relajas y paseas un poco por el puerto?
Bu arada sakinleşip güzel limanımızın tadını çıkarmaya ne dersin?
- Bueno, precisamente, Sra. Carter, porque pareciera el juego del huevo y la gallina en este momento, ya que el puerto está en un punto culminante de tener un contrato muy lucrativo.
- Mesele de bu zaten Bayan Carter, şu anda içinde bulunduğumuz durum zaten kısır bir döngü, çünkü liman çok kazançlı bir sözleşmeye imza atmanın eşiğinde.
Así que trabajaré para esa recicladora como se llame, y cuando se vayan, probaremos con otra cosa, porque vale la pena salvar este puerto.
Ben de bu petrokimyasal ne haltsa işte, onun için çalışacağım, bu iş bittiğinde ise başka bir şey deneyeceğiz, çünkü tüm bunlar bu limanı kurtarmaya değer.
¿ Lo encontraron en los muelles de la Indias Occidentales?
West India Limanı'nda mı bulunmuştu?
Lo encontraron en un canal de los muelles de La Indias Occidentales.
West India Limanı'nda bent kapağına sıkışmış vaziyette bulundu.
"Luego de ser superado por sus perseguidores," Judge desaparece en los muelles de Hoboken ".
"Güçlü bir ekip tarafından kovalanmasına rağmen,... Judge Hoboken limanı yakınlarında gözden kayboldu."
Estacioné en el aeropuerto.
- Evet. Hava limanında görevlendirilmiştim.
[9 días después, puerto de Pyeongtaek]
9 Gün Sonra Pyeongtaek Limanı
A 20 millas del puerto de Mumbai.
Mumbai limanından 20 mil uzaklıkta.
La policía de Filadelfia llevó a cabo una osada intervención en el puerto de Filadelfia durante el día de hoy, resultando el final de una intensa persecución de 48 horas del sospechoso de asesinar a cinco veteranos de la zona...
Philadelphia Polisi, bugün erken saatlerde Philadelphia limanında cesur bir baskına girişti. 48 saatlik şiddetli bir insan avını sona erdirdi, katil bölgedeki gazileri avlıyordu...
Llevaré el resto de este pedido al puerto de carga.
Siparişin geri kalanını yükleme limanından alacağım.
Los romanos construyeron grandes ciudades portuarias en el mar Mediterráneo.
Romalılar, Akdeniz kıyılarına büyük liman kentleri kurdular.
Acaban de venir. Point Dock. - ¿ Los cuatro?
- Sadece yürüyorlar.Liman Noktası'na hareket ediyorlar.
La Locomotora de la Dock's Company pasa por el cruce de St John's.
Liman şirketinin lokomotifi St. John'un yerinden geçiyor.
Los villanos fueron entonces los que realizaron el robo a la London and India Dock Company.
Bunu yapan caniler, Londra ve Hindistan liman şirketini soymak için yaptı.
Él se... va con su ex, Vericha, su padre trabaja en la admón. portuaria.
! Eski kız arkadaşı Verica'yı düzeltiyor. Babası liman müdürlüğünde çalışan hatunu.
Por eso fue a la admón. portuaria, donde compró un billete de barco.
Bu yüzden hemen liman müdürlüğüne koşup bir feribot bileti aldı.
El jugador más importante es el encargado del puerto.
En önemli kişi, liman gözetimcisidir.
Tienes a tu encargado del puerto.
Liman gözetimcin var.
- Puerto.
Liman.