Translate.vc / Espanhol → Turco / Limón
Limón tradutor Turco
2,049 parallel translation
Puerto Limón, a las 1700 horas.
Puerto Limon, saat 17 : 00'de.
Dijiste, eh, limón y... ¿ qué era?
Limon ve ne demiştin?
Ve, será pan comido, como exprimir un limón.
Haydi, bu çok kolay olacak.
No, será difícil, difícil, un limón difícil, así será.
Hayır, olmayacak. Çok zor, zor, bu gerçekten çok zor olacak. İyi öğleden sonraları.
En Inglaterra tenemos un dicho para una situación como ésta : ... el cual es : " Difícil, difícil difícil...'limón'".
İngiltere'de içinde bulunduğumuz durum için çok zor, zor gerçekten çok zor denir.
Con un poco de limón.
Biraz da limon lütfen
- Sí, Teniente. Me sorprendió, pero me gusta la de crema de limón.
Şaşırdım, ama limonlu kremayı sevdim.
No, tomaré un martini Tanqueray muy seco directo con un poco de limón.
Yok, ben üzerinde limon dilimli sek bir Tanqueray martini alacağım.
Y cervezas fráas con rodajas de limón.
Ve üzerine de soğuk bira yudumlayacağım.
De limón y lavanda en este, chispas de chocolate en el otro, y, allí hay un poco de té, en caso de que alguien tenga sed.
Bir kısmı limonlu lavantalı, bir kısmıysa çikolatalı. Susayan olursa diye çayımız da var.
Los arañazos en el cartón deberían tomar una alta concentración en zumo de limón que el resto de la superfcie.
- Kartondaki çizikler için limon suyunun yoğunluğu, yüzeyden daha çok olmalı.
Joy, solo tenemos tiempo de empacar lo esencial, ropa medicinas y la receta de cuadritos de limón de mi abuela.
Yanımıza önemli şeyleri alacak kadar vaktimiz var. Giysiler, ilaçlar ve büyükkannemin limon dilimi tarifi.
Necesito puto limón! Limón!
Limon gerek limon!
¿ Le gustaría alguna de mis barritas de limón, detective? Descaradamente buenas
Limonlu ezmemden alır mıydınız Dedektif?
Vamos. ¿ No te pareció una obra de arte la torre de Yell-O de limón?
Hadi ama. Limon jölesinden kuleyi bir sanat eseri olarak bulmadın mı?
Te traigo una tarde de limón y violeta.
Taze limonlu menekşe pastası geldi.
* El pie de limón es una delicia. * Qué es en esa dirección, claro está.
- Can sıkıcı olma, Dottie! - Kartal gözünüzden de bir şey kaçmıyor, Komutan!
Hongos rellenos, piñones, besos de albahaca, algunos tomates deshidratados, y... el toque final... jugo de limón.
Çam fıstığı, Basil'in öpücüğü güneşte kurutulmuş domatesler... ve... son darbe olarak... limon suyu.
Es el jugo de limón.
Al bakalım sana limon suyu.
Le exprimí jugo de limón fresco.
Üzerine taze limon suyu sıkıyorum.
¿ Una versión con limón de la malta de cebada?
Limonata? Arpa-nata çeşidi bir limon mu?
- ¿ Limón?
- Peki ya limon?
Planearon sus primeras vacaciones, tomaron té con limón, debido a su persistente tos, que él endulzó con ese terrón y medio de azúcar según su costumbre.
İlk tatilleri için yaptıkları planı öksürüğüne iyi gelsin diye her zamanki gibi yarım şekerli içtiği limonlu çayı.
El día que la mató, me hizo un té con limón, Liliana.
Öldürüldüğü gün Liliana bana limonlu çay yapmıştı.
Y después empiezo a dudar y no se si fue té con limón o té con miel lo que me dio.
Daha sonra şüphe ediyorum acaba çayda limon mu, bal mı vardı diye.
¿ Tarta de limón?
Limonlu tart?
¿ Pero qué hay de la tarta de limón?
Limonlu tart ne olacak?
¿ Quieres más a la tarta de limón más que a mí? ¡ Me voy a casa!
Limonlu tartı benden daha mı çok seviyorsun?
¿ Frutas, limón, menta?
Meyve, limon, nane?
Verde limón.
Bu açık yeşil, adamım.
Manzana, limón, mandarina, Fresa, plátano, naranja!
Elma, limon, mandalina, çilek, muz, portakal!
Si la vida te da limones... ve a hacer limonada. O, tal vez, un cóctel de whisky con limón.
Hayat sana limon veriyor, git limonata yap veya viski kokteyli.
- Si tu lo dices, Agua con gas y zumo de limón van a limpiar esto, ya lo verás.
Sana söylüyorum, limonlu soda lekeyi hemen çıkartacaktır.
No voy a dejar que pongas zumo de limón en el vestido, Roberta.
Elbisesine limon suyu dökmene izin vermeyeceğim Roberta.
Muy bien, tenemos mousse de chocolate para dos... agua de limón para uno y un poco de algo especial para la novia, de mi parte.
Pekala, iki kişilik çikolatalı krema, bir kişiye limonlu su ve müstakbel gelin için de özel bir şeyler.
- Si me das uno de limón.
- Ben de limon şekeri istiyorum.
El elegante amarillo limón pálido aumentará su atractivo.
Soluk zarif limon sarısı sizin çekiciliğinizi ortaya çıkaracak.
- ¿ Limón?
- Limon?
Como limón.
Limoni.
¿ Como limón?
Limoni mi?
Vodka, soda, limón...
Vodka, soda, limon.
Su madre lo llamaba "su pequeño limón".
Annesi onu "minik limonum" diye çağırırdı.
Pescado con sabor a limón gallinas que ponen 16 huevos diarios lo cual es mucho para una gallina.
Limon tadı veren balık. Günde on altı kez yumurtlayan tavuk. Ki bu, bir tavuk için oldukça fazladır.
- ¿ Dónde está el limón?
- Limon nerede?
¿ Limón o leche?
Limon mu, süt mü?
Limón, por favor.
Limon, lütfen.
Beberé agua, pero solo con limón.
Su içeceğim ama limon olmazsa olmaz.
Eso es porque es un pastel de limón.
Çünkü o limonlu strudel.
# Era rojo y amarillo y verde y marrón y escarlata y negro y ocre y durazno # # Y rubí y oliva y violeta y amarillento y lila y oro y chocolate # # Y borravino y crema y carmesí y plateado y rosa # # azur y limón y bermejo y gris, púrpura y blanco y rosa y naranja y ¡ azul!
# Kırmızı ve sarı ve yeşil ve kahve ve kızıl ve siyah ve bej ve turuncu... #... ve lâl ve zeytin ve mor ve açık kahve ve eflatun ve altın ve çikolata... #... ve leylak ve krem ve koyu kırmızı ve gümüş ve gül... #... ve gök mavisi ve limon ve kızıl kahve ve gri, mor ve beyaz ve pembe ve portakal ve mavi!
Y pastel de limón, mi propia creación.
Kendi buluşum olan limonlu kek.
Limón
( Limon )