Translate.vc / Espanhol → Turco / Llegô
Llegô tradutor Turco
7,700 parallel translation
No llego temprano ¿ no?
Erken gelmedim değil mi?
Disculpen llego tarde.
- Affedersiniz geciktim.
Perdón, llego tarde.
Üzgünüm geciktim.
¿ Llego temprano?
- Erken mi geldim?
Lo siento, llego tarde.
Geç kaldığım için özür dilerim.
Si no llego a Constantinopla, lo que sea que pase aquí... no importará.
Konstantinopolis'e ulaşamazsam burada olacak hiçbir şeyin önemi olmayacak.
- ¿ Llego tarde?
Geç mi kaldım?
¿ Sabes? , nunca llego tarde.
Hiç geç kalmadığımı biliyorsun.
A veces no puedo doblar mi cuello cuando llego a casa.
Bazen eve gittiğimde boynumu döndüremiyorum.
Prepárate, en diez minutos llego.
- On dakika içinde hazır ol, geliyorum!
- Apártate, llego tarde.
~ Git başımdan, işe gecikiyorum.
Desafortunadamente, llego tarde.
Geç kalıyorum.
Para ser honesta, estas cosas me ponen nerviosa también y no me di cuenta de eso hasta que Franz ese stripper, llego y apenas podía mirarlo.
Dürüst olmam gerekirse bu şeyler beni de geriyor ve bunu Franz gelene kadar fark etmemiştim. ... şu striptizci herif, geldi, ve ona zar zor bakabildim.
LLego tarde.
Geciktim.
Lo siento, llego tarde, pero había un trafico terrible.
Üzgünüm geciktim, trafik rezaletti.
Eva, debe mantenerlos distraídos mientras llego hasta Lamia.
Eve, Ben Lamia'ya giderken dikkatlerini dağıtmalısın.
- Lo siento, llego tarde cariño.
Affedersin, geciktim tatlım.
- Llego tarde al trabajo.
- İşe geç kaldım.
¿ Llego tarde?
Geç mi kaldım?
- Yo... - Creo que llego tarde.
Sanırım geç kaldım.
Sí, no llego a tiempo para cenar.
Evet, yemeğe yine gelemeyeceğim.
Mark, te cuelgo porque si no sí que no llego.
Mark kapatayım da eve gelebileyim.
Si no llego a ofrecer nuestra casa, todos los aspectos caseros de Mallory se pierden.
Eğer kendi evimizi sunmasaydım Mallory'nin sahneleri uçup gidecekti.
Me tengo que ir. Llego tarde.
Gitmem lazım, geciktim.
Bueno, dejémoslo en que casi llego a tiempo y he dejado 2 kilos por allí.
Şöyle söyleyeyim son anda yetişip 10 kilo bıraktım.
Y yo ni siquiera llego a decir cosas todavía.
Ve ben daha söyleyeceklerimi bitirmedim bile.
A veces llego tarde y ni siquiera llamo.
Bazen geç kalıyorum, arayıp haber bile vermiyorum.
- Ya casi llego.
- Gelmek üzereyim.
Con mi parte casi llego. Tendría que ser más que suficiente.
Hâlihazırda sunduğum net öz sermayemle birlikte rahat bir şekilde yetmeli.
¿ Llego tarde?
Artık çok mu geç?
Carl ¿ llego tarde?
Carl? Çok mu geç?
- No es tu asunto si llego tarde.
- Gecikirim gecikmem, ilgilenme lütfen.
Llego tarde.
Gecikiyorum.
Llego tarde a una cosa.
- Bir şeye geç kaldım.
- No si llego primero.
- Ben önce almazsam tabi.
Pero nunca llego a enfadarme contigo, Jane.
Ama gerçek anlamda sana hiç kızmıyorum Jane.
Llego ahí, llamo al dueño y le digo,
İndim, mekân sahibi aradım ve...
Llego al club... puedo tener Three Miller Lites, dos Long Islands... observo al público.
Kalabalığa göz attım.
Lo siento. Llego tarde.
Özür dilerim, geç kaldım.
Cuando llego a casa... "
Akşam eve geldiğimde... "
Perdona. Perdona tú, llego tarde.
- Kusura bakmayın, geç kaldım.
¿ Llego tarde a algo?
- Bir şey mi kaçırdım?
Mil yenes a que llego primero al lago.
Göle kim önce varacak diye bin yenine iddiaya girerim.
Llego tarde al trabajo.
İşe geç kalıyorum.
Llego a casa.
Eve geldim.
- Hey, lo siento, llego tarde, chicos.
- Kusura bakmayın geciktim beyler.
No llego tan alto.
O kadar uzanamıyorum.
Llego tarde.
Geç kalıyorum. Eğlenceye geliyor musun Steve?
Leonard Max. La noche única noche que llego tarde...
Geciktiğim tek gece...
Lo siento, llego tarde.
Üzgünüm geciktim.
- Perdón, llego tarde.
Affedersiniz geç kaldım.