Translate.vc / Espanhol → Turco / Llevare
Llevare tradutor Turco
13,729 parallel translation
Te llevare afuera.
Ben seni dışarı çıkaracağım.
el sueño de toda su familia es que ella haga historia en el equipo olimpico de los ee.uu llevare una tuberia de plomo y arruinaremos sus rodillas.
Ailece tüm hayalleri kızlarının iyi bir puan alıp ABD Olimpiyat Takımı'na katılması. Bu hâlde kurşun bir boruyla dizkapaklarını kırarsın olur biter.
Las llevaré.
Ben alırım.
Me los llevaré conmigo.
Onları da yanımda götüreceğim.
Yo te llevaré.
Sizi oraya götüreceğim.
Vamos, las llevaré a casa.
Hadi sizi eve götüreyim.
Te llevaré de vuelta.
Seni geri götüreceğim.
Se lo llevaré a la prensa.
Onu basına veririm.
- Yo las llevaré a York.
- Sizi York'a götüreyim.
Aquí, yo lo llevaré.
Çocuğu tuttum.
Yo lo llevaré.
Ben taşıyayım.
Te llevaré con tu hijo.
Seni oğluna götüreceğim.
Sí, la tengo yo. Se la llevaré.
Aldım, eve bırakacağım.
Se las llevaré a Abby. - ¿ Tony, Bishop?
- Tony'le Bishop nerede
Llevaré a Tony a Bishop conmigo.
Tony'le Bishop'ı da yanıma alacağım.
Llevaré estos billetes a Sebastian... para ver que puede encontrar.
Bu paraları Sebastian'a götüreyim bakalım o ne bulabilecek.
La llevaré a casa en mi auto. Y a Lady Grantham.
Ben sizi ve Leydi Grantham'ı arabamla eve bırakayım.
No le llevaré hasta Reddington.
- Seni Reddington'a götürmeyeceğim.
- Yo lo llevaré.
- Seni taşırım. Gidelim.
Llevaré su ofrenda al bosque sagrado de Dodona.
Adaklarınızı Dodona'daki kutsal bahçeye götüreceğim.
Solo llevaré estas alas.
- Şu kanatları takıvereyim diyorum.
Te llevaré.
- Seni geçerken bırakırım.
- Los llevaré ahora. ¡ Manteles!
- Masaları ayarladığımda yukarı çıkarırım.
Luego te llevaré a casa.
Sonra seni eve götürürüm.
Te llevaré yo.
Seni oraya götüreceğim.
Te llevaré a través de Mali y Argelia hasta la costa.
Ben seni Mali-Cezayir sınırına götüreceğim.
Voy a volver y te llevaré conmigo.
Oraya geri döneceğim ve seni de yanımda götüreceğim.
Los llevaré a ambos fuera del velo, les daré una nueva vida muy lejos de aquí.
İkinizi sisin dışına çıkaracağım. Size buradan çok uzakta bir hayat vereceğim.
Mientras la anciana no se interponga en mi camino, me llevaré a la artista y me iré.
Yaşlı kadın yoluma çıkmadığı sürece ressamı alıp gideceğim.
- Bueno, yo te lo llevaré.
- Tamam getireceğim.
- Bueno, yo te lo llevaré.
- Sana ben getiririm dedim.
- Mamá, llevaré las bolsas. - ¡ Apúrate, hermano!
çabuk olalım!
los llevaré... pero no canto a la vez.
Sürerim onlardan ama mırıldanan biri değilim ben. Aman tanrım, mırıldanıyorum!
No. No, me lo llevaré.
- Hayır, hayır bende kalacak.
Vamos, te llevaré a casa.
Hadi ama eve gidelim artık. d M'm'm'my yemişliçörek. d
¿ Pero si me espera afuera le llevaré algo de comida?
Ama dışarıda beklersen yemek getiririm.
Llevaré a Tom de vuelta... así puedes disfrutar.
Tom'u ben götürürüm. Sen rahatça eğlen.
Te lo llevaré.
Yukarı getiririm.
Tomaré mis cosas y te llevaré. ¿ Si?
Eşyalarımı alıp seni götüreyim tamam mı?
- Sólo cosas normales... pero igual las llevaré para revisarlas bien.
Her şey çok açık şekilde yazıyor ama daha derinden incelememiz için getiriyorum.
La parte brillante es que Gwen sobrevivirá al menos hasta que dé a luz y luego me llevaré a tu hijo y me aseguraré de que se crie como lo hice yo, maltratado y mal cuidado sin saber quién eres... Un destino peor que la muerte para un héroe como tú.
İyi taraftan bakmak gerekirse, Gwen doğuma kadar yaşayacak sonra çocuğunu alacağım ve onu benim gibi yetiştireceğim suistimale uğramış ve ihmal edilmiş şekilde, senin kim olduğunu bilmeden senin gibi bir kahraman için ölümden daha kötü bir kader.
Sólo le llevaré un par de Millers al tipo.
Giderken ona birkaç tane büyük boy bira alırım.
Llevaré esos, por favor.
Paket yapın lütfen!
Sube, te llevaré.
Gel, göstereceğim sana
¡ Sube, te llevaré para satisfacer tu curiosidad!
Gel, seni oraya götürelim ve merakını giderelim!
Los llevaré a Sangam.
Sizi Sangam'a götüreceğim.
Los llevaré lo más lejos que pueda.
Sizi götürebildiğim kadar götüreceğim
No solo te llevaré a la leñera. Te dejaré allí, muerto.
Seni odunluğa götürmekle kalmam orada ölü bir şekilde bırakırım.
Te llevaré a golpes al futuro.
Yoksa seni geleceğe dönüşte ezerim.
Te llevaré dentro.
Seni içeriye alayım.
Si no lo haces, me llevaré el fuego de Mallory.
Ölmezsen, Mallory'deki ateşi söndüreceğim.