Translate.vc / Espanhol → Turco / Llevará
Llevará tradutor Turco
12,094 parallel translation
Ustedes mismos, pero llevará al menos doce horas llevar el portátil a DC.
Çok iyi olurdu ama bilgisayarı buradan başkente götürmek en az 12 saat sürer.
Llevará un tiempo averiguarlo.
Öğrenmemiz biraz zaman alacak.
Lucky Luciano ha creado un imperio de la prostitución que le llevará a ganar 12 millones de dólares al año, el equivalente actual a más de 200 millones de dólares.
"Lucky" Luciano, kendisine yılda 12 milyon dolar kazandıracak bir fuhuş imparatorluğu kurmuştu günümüzde 200 milyon dolardan fazla bir meblağa eşdeğer.
A pesar de que estoy seguro... del excelente trabajo de la parte de la Srta. Dani... la ciencia nos llevará lejos.
Dani'nin işini yaptığından eminim ama bilim bir yere kadar yardımcı olabilir.
Me llevará un minuto.
Biraz zaman alacak.
Te llevará 12 minutos llegar al 42352 de la calle Makaloa.
42352 Makaloa Sokağına gitmek yaklaşık 12 dakika sürüyor.
- Nos llevará hasta allá
- Herhangi Orada değil mi?
Te llevará al nivel inferior.
Alt ara kata uzanıyor.
Verás un camino de tierra que te llevará a unos beduinos.
Seni bedevilere götürecek olan bir patika göreceksin.
Omar les llevará de fiesta esta noche!
Omar sizi bu akşam partiye götürüyor!
Llevará al menos una semana a nuestros camiones cruzar el desierto.
Kamyonlarımızın çölün diğer tarafına ulaşması en az 1 hafta sürer.
Me llevará algo de tiempo, ¿ vale?
Zaman alacak, tamam mı?
Llevará tiempo para que el precio de la acción se recupere.
Hisse senedi fiyatını kurtarmak zaman alacak sadece.
Él sabe que el plan es provocar una serie de eventos que nos llevará al borde de otra guerra mundial.
Planın, bir dizi olayları tetiklemek olduğunu ve bunun bizi bir başka dünya savaşının eşiğine getireceğini biliyor.
Operaciones llevará mi culo de vuelta a San Diego.
Kendimi San Diego'ya ulaştırma görevi.
No nos llevará mucho.
Fazla uzun sürmez.
No, un amigo piloto, me llevará mañana de vuelta a Mali.
Hayır, pilot arkadaşım yarın beni Mali'ye geri götürecek.
Mi chófer lo llevará.
Şoförüm sizi bırakır.
- Tom nos llevará en auto a York.
- Tom bizi York'a götürecek.
¿ Y cuánto tiempo le llevará recuperarse?
Tam olarak iyileşmesi ne kadar sürer?
Bien, me gustaría pensar en esto como la próxima evolución del transbordador espacial, solo que no me llevará a la Luna o a Marte.
Uzay mekiğinin bir sonraki aşaması olduğunu düşünmek istiyorum. ama beni Ay'a ya da Mars'a götüremez.
Usted no necesita a él llevará a través de las fotos por segunda vez porque era propenso a identificar erróneamente?
Bir yanlış teşhis yüzünden fotoğraflara ikinci kez bakmasına gerek olmadı mı?
Llevará tiempo recuperarlo.
Sadece biraz zaman alacak.
¿ Si le digo todo lo que sé... me llevará con mis padres?
Bildiklerimi anlatırsam beni ailemi görmeye götürür müsün?
Estoy reuniendo un equipo de contención, pero llevará algún tiempo montarlo.
Tehlikeli madde ekibi için uğraşıyorum ama toplamak biraz zaman alacak.
Llevará un poco de tiempo hasta que podamos traer a tu esposa e hijos.
Karını ve çocuklarını da yanına almamız biraz zaman alabilir. - En az 6 ay.
Llevará otros 30 segundos para que las cámaras inicien el ciclo.
Kameraların dönmesi de 30 saniye daha alır.
Ahí es donde la subasta por el petróleo se llevará a cabo.
Petrol için açık artırma orada yapılacak.
- No llevará mucho, ya verás.
Fazla zamanımızı almayacak göreceksin.
Llevará meses autentificarla, lo que me dejará tiempo de sobra para hacer algunos cambios de personal por aquí.
Tasdik etmek aylar sürecek ki bu da bana personel değişikleri yapmak için süre kazandıracak.
Ahora el teniente te llevará a casa.
Şimdi Çavuş seni eve götürecek.
Entonces te llevará esposado a casa.
- O zaman seni eve kelepçeleli götürecek.
Por lo menos llevará tres meses.
En az üç ay sürecek.
Ella nos llevará hasta ella.
O bizi ona götürecek.
Aslam te llevará allí.
Aslam seni oraya götürecek.
Piense en mí como una guía que, junto con Mary, le llevará a explorar nuevos horizontes.
Beni Mary ile beraber yeni ufkunu keşfetmene... yardım edecek bir rehber olarak düşün.
Mañana por la noche llevará a nuestro hijo al peñasco.
Yarın gece oğlumuzu kayalıklara götürecek.
Síguelo... eso nos llevará a Jason.
Takip edin, bizi Jason'a götürür
{ \ fs12 \ pos ( 190,257 ) } A un solo golpe le llevará directamente a...
Sadece, tek bir yumruk işini bitirecektir.
Solo llevará un minuto. Asuntos del bufete.
Ancak bir dakika sürer.
Solo llevará un momento.
Ancak bir dakika sürer.
Walter, que no es necesario para que me llevara al pasado.
Eski günlerimizi yad etmek zorunda değilsin.
Ojalá llevara con correa a su hijo.
Oğluna tasma takarsan sevinirim.
En realidad, nos odiábamos más de lo que pensé que fuera humanamente posible, pero aún exigía que la llevara a esa sesión fotográfica.
Aslında, insan olarak olası düşündüğümden daha fazla birbirimizden nefret ettik ama yine de yaptığımız fotoğraf çekimini talep etti.
Me voy a mi habitación, y supongo que tendré que cancelar el coche de caballos que alquilé para que te llevara al aeropuerto.
Ben odama gidiyorum ve, sanırım sizi havalaanına götürmesi için kiraladığım at arabasını iptal ettirmem gerekecek
Temía que el ordenador de Bradley Simek llevara a la policía hasta el edificio.
Bradley Simek'ın bilgisayarını ele geçiren polisin binayı bulmasından korktu.
¿ Le gustaría que llevara su maleta? - Gracias.
- Çantanızı almamı ister misiniz?
Así que, después de que Oscar se llevara a Alfredo pero antes de abandonar el coche aquí,
Alfredo'yu kaçırdıktan bir süre sonra, arabayı buraya bırakmadan önce Long Island'a mı giti?
Y dijo que estaba bien que lo llevara, entonces...
Eğer götürürsem sorun olmayacağını söyledi.
Si yo le pedí que me llevara a casa ahora mismo, ¿ qué dirías?
Hemen şimdi beni eve götürmeni isteseydim ne derdin?
Le dijiste a Noma que lo llevara al este, a Mallory, supongo.
Noma'ya onu doğuya, Mallory'e getirmesini söylediğini varsayıyorum.