Translate.vc / Espanhol → Turco / Lost
Lost tradutor Turco
571 parallel translation
Lo iba a hacer hombre, pero estaba en este sitio de fans de lost anoche, hablé con esta chica, cerca de una hora después me doy cuenta, es un tipo, jugando conmigo.
Kesinlikle bitirecektim adamım, ama gece bir "LOST" hayranları sitesine girdim, çıtırın birisiyle konuşuyordum. Bir saat sonra fark ettim ki, herifin teki benimle dalga geçiyormuş.
Cuando LOST HORIZON de Frank Capra se estrenó en marzo de 1937, tenía una duración de 132 minutos.
Capra'nın bu filmi 1937 Martında ilk gösterildiğinde toplam süresi 132 dakikaydı.
LOST HORIZON se empezó a restaurar en 1973. El American Film Institute buscó exhaustivamente en archivos de todo el mundo para identificar las versiones existentes.
Bu filmin restorasyonu, 1973 yılında, Amerikan Film Enstitüsü'nün dünyanın dört bir yanındaki arşivleri tarayıp, filmin elimizde kalan tüm versiyonlarını belirlemesiyle başladı.
Meg, no lo creerás! Vendí "El Duque de Gloucester"! Cinco dólares!
Meg, "The Lost Duke of Gloucester"'i sattım. 5 dolar!
- ¿ Has visto Días sin huella?
- The Lost Weekend'i gördün mü?
Esos idiotas buscan algo.
Reckon them buzzards have lost something around here?
Este genio dirigió Man in a Mousetrap, The Lost Nymph, e hizo ambos mientras interpretaba Edipo Rey.
Bu üstün yetenek, "Man in a Mousetrap" i yönetmişti The Lost Nymph'i de, üstelik bu iki filmi Oedipus Rex'te başrol oynarken çekmişti.
Llegaremos a Perdido antes del anochecer.
Varmak Hava kararmadan Lost.
Uno de los carros perdió una rueda por eso debemos regresar aquí.
One of our wagons lost a wheel so we had to turn back here to get help.
Por lo visto van al salón.
Lost Love'da duracağa benzerler.
Ella tiene este hábito de conseguir lost cada vez vencimiento de la renta.
Kira vakti geldiğinde genelde hep ortalıktan kaybolur.
Ah, El paraíso perdido.
Oh, Paradise Lost.
Wandering, I am lost As I travel along The White Cliffs of Dover
Dolanıyorum, yol boyunca kaybolmuş haldeyim.
Con todas estas idas y venidas, perdí el hilo.
With all these comings and goings, I lost the thread.
# My daddy lost a leg in France
* Babam bacağını kaybetti Fransa'da *
# I got lost on the way
* Kayboldum yolda *
Bueno, ¿ qué podemos decir... de Paradise Lost... de John Milton?
"Yitik Cennet" i hakkında ne diyebiliriz?
Lago de Lost River.
Lost River Lake.
Looks as though you lost a pound or two
Birkaç kilo kaybetmiş gibi olsan da
¿ Te hablé de cuando los arapajós... me persiguieron por un cañón en el Páramo Grande? .
- Arapahoların Big Lost nehrindeki kanyonda beni kovaladıklarını söylemiş miydim?
Tubbs, perdí.
Tubbs, I lost.
Y ella tenía esta canción llamada "Perdido en las Estrellas."
Ve "Lost In The Stars." Şarkısını söylerdi.
Dalkomhan Geojitmal ( Lost and Found )
YALANDAN AŞK
Él, los perros y yo le seguimos la pista a Jesse a la luz de la luna hasta Lost Canyon.
Ben, o ve köpekler ayışığında Jesse'nin izini sürdük, Kayıp kanyonun içlerine kadar.
El Rancho del Vaquero Perdido.
Lost Dude Çiftliği.
Cos I lost someone just like you
# Çünkü sana çok benzeyen birini kaybettim
Ohh, when he lost everything When he lost everything
# Ohh, herşeyini kaybettiğinde # herşeyini kaybettiğinde
Oh, when he lost everythin' When he lost everythin'
# Oh, herşeyini kaybettiğinde # herşeyini kaybettiğinde
"¿ Cuándo conseguirás la próxima vez?" " Desgraciado, estoy tratando de ver The Lost Boys.
"Bir daha ne zaman mal alıyorsun?" Lanet olası!
Cuando consiga, te llamaré ".
The Lost Boys'u izlemeye çalışıyorum. "Aldığımda sana haber veririm!"
El General perdió a sus tres hijos por eso.
General lost all three of his children to it.
En medio de esta cruel ola de calor los habitantes de Lost maldicen su insoportable tierra mientras un hombre solo permanece sereno sereno pero prisionero de sus propias herramientas desesperadas.
Bu zalim sıcak dalgasının ortasında Boston sakinleri bu dayanılmaz havaya lanetler yağdırıyordu. Ama bir adam serinliğe sahipti. Kendi makinalarının verdiği serinliğe çaresizce mahkumdu.
Conoció a Joanna en El hombre perdido y dejó a mi madre, que siempre le fue fiel.
Joanna ile The Lost Man'in setinde tanışmış,... ve onca yıl onu destekleyen annemi terk etmiş.
Ésa es la única de sus películas que no puedo ver.
The Lost Man, babamın izleyemediğim tek filmi.
Creí que te había perdido.
I thought I'd lost you.
Averman lost the puck. Iceland lo obtiene por Gunnar Stahl. Esta a tiro.
Izlanda Gunnar Stahl a atıyor, kale boş ve GOL!
Meg, vendi "EI Perdido Duque de GIoucester"! ! Cinco dolares!
Meg, "The Lost Duke of Gloucester"'i sattım. 5 dolar!
"Es mejor haber amado y perdido Que nunca haber visto Perdidos en el Espacio."
Sevmek ve kaybetmek, Lost In Space'i ( * ) hiç seyretmemekten daha iyidir.
Una vez estuve perdido pero ahora...
? I once was lost but now...
Este libro, "Chicago Perdido" Fue hasta en la estantería detrás de algunos otros libros.
Bu kitap "Lost Chicago". Kitaplıkta diğer kitapların arkasındaydı.
I got lost... that's all.
Kayboldum, hepsi bu.
Ah, sí, el tío es un primor, casi pierdo las piernas bajo sus llantas de aleación.
Oh, evet. Cok cekici biri. Just about lost three toes to a pair of his steel-belted radials.
Molly, Ringwald perdió sus encantos, y el resto permanece en algun lado oscuro de la TV.
Molly Ringwald lost her gawky ingénue appeal, and the rest are languishing somewhere in TV obscurity.
Vi esa película de Perdidos en el espacio.
Lost In Space filmini izledim.
I was lost
Kayboldum
Por favor, Perdidos en el Espacio :
Anlayamadım. "Lost ln Space".
Pequeñisimo Tiojano
"When I'm lost and when I'm found"
- ¡ Estoy perdido!
- l'm lost!
Several colleagues have been lost, and all through sheer negligence.
Tamamen ihmalkârlıktan, birçok yoldaşı kaybettik.
lonesome as a lost ship on the sea.
Denizdeki kayıp bir gemi kadar ıssızdırlar
so I'm guessing we lost them.
- İnanmıyorum.