English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Lían

Lían tradutor Turco

28 parallel translation
Una pelea es cuando se lían a golpes seis personas.
Kavga, altı adam birbirini yumruklarla yere devirdiğinde olur.
" ¿ Por qué no lían el petate?
"Neden vazgeçmiyorlar?"
Perdone la falta de ortografía, los tipógrafos se lían con los nombres extranjeros.
Yazım hataları için özür dilerim. Matbaacılar yabancı isimleri yazmayı beceremiyor.
Sí, pero así se lían las cosas, cuando quieres ser más feliz.
Evet ama, başın işte böyle belaya girer, daha mutlu olsam ne hoş olur diye takarsın.
A la mínima, se lían a tiros.
Sosyal sinir bozuklukları, hepsi çökmüş durumda.
Lo lían todo.
Herşeyi yanlış yapıyorlar.
Aparece en la ciudad, se lían.
Şehre gelir, sonra birlikte olurlardı.
¡ Si la poli ve mis placas se lían a tiros!
Bu benim arabam. Polisler plakamı görecek olurlarsa beni vururlar dostum.
Ya sabe, caballeros que exploran tierras lejanas y demás y princesas tontas que siempre lo lían todo.
Bilirsiniz, parlak zırhlı şövalyeler tuhaf şeyleri ve yerleri keşfediyorlar ve yollarına aptal prensesler çıkıyor.
¡ Veamos cómo se lían!
Takıldıklarını görelim.
Si mis empleados la lían, yo pierdo mi bono.
Çalışanlarım isyan eder, ilişkiler gerilirdi.
Así que conoce a una y se lían, pero utiliza a Helena y le quita todo su dinero, y cuando Helena lo recupera, y todavía no sabemos dónde lo ha metido, la detienen y debe compartir celda con una asesina,
Sonra bu şaibeli yüksek oynayan kadınla tanıştı. Takıldılar Helena'yı kullandı ve tüm parasını aldı. Helena bunu geri alınca da - ki hala nereye gömdü bilmiyoruz tutuklandı ve bir katille aynı hücreye düştü.
Mis emociones lo lían todo.
Duygularım her şeyi karıştırmama neden oluyor.
He escuchado que se lían a golpes y la gente arroja a sus hijos sobre otros.
Milletin yumruk yumruğa kavga ettiğini ve birbirlerine çocuklarını fırlattıklarını duymuştum.
Cuando se pierde a un padre tan joven, como le pasó a él, se lían. Eso es todo.
Ailesinden birini kaybettiği için biraz dağıldı o kadar.
Las universitarias se lían con hombres mayores todo el tiempo.
Kolejdeki kızlar sürekli kendilerinden büyüklerle takılıyorlar.
Quiero decir, ellos vienen aquí y se lían ¿ sabes?
Buraya gelip direkt yiyişebiliyorlar.
Este uniforme que lleva le hace responsable de sus actos, y el mío me hace responsable de quince agentes, y cuando la lían, es mi problema.
Giydiğin bu üniforma seni eylemlerinden sorumlu kılıyor. Benimki ise on beş memurdan sorumlu kılıyor ve onlar yanlış bir şey yaparsa sorumlusu benim.
Mercedes, todos se lían con todos en las bodas.
Mercedes, düğünlerde herkesi birilerini götürür.
Te lían para casarte y cuando tienen los papeles, te dejan tirado, ¿ eh?
Vatandaşlık alır almaz toz olup gider. - Hayır, onun daha haberi yok ki.
La lían con vuestros queratinocitos y no sé qué.
Evet. Keratinoid mi ne karın ağrısıyla ona karışıyor işte.
Tom, la única razón por la que se lían contigo es porque pareces alcanzable.
Tom, seninle sadece kolay lokma gibi göründüğün için öpüşüyorlar.
¿ Sabes con quién no se lían las chicas?
Çogu kiz ne yapmaz biliyor musun? Seramik dersi alan erkekleri.
Deslizan, hacen click, se lían. Deslizan, hacen click, se lían. Deslizan, hacen click, se lían.
Kaydırıyorlar, tıklıyorlar, sevişiyorlar.
Tranquila, mamacita. Los polis se lían, y nunca sabes quién va a salir herido en la confusión.
Rahatlayım hanımefendi, polisler ortalığı karıştırır ve orada kimin canı yanar bilemezsiniz.
Nos... lían para hacer algo, y luego ellos se rajan.
Bizi yapmadığımız bir şey için suçlu hissettirip kendileri ortadan kayboluyor.
Ahora, ¿ qué vas a hacer mientras esos dos se lían en el congreso?
Bu ikisi Kongreyi dağıtırken sen ne yapmayı düşünüyorsun?
¿ Estás abrazándolos mientras se lían?
- Onlar öpüşürken, onlara mı sarılıyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]