Translate.vc / Espanhol → Turco / Males
Males tradutor Turco
525 parallel translation
"Y más de una mujer, que no había realizado suficientes males, fue tratada miserablemente por el Diablo."
"Ve şeytani amelleri yeterince tamamlayamamış olan o kadınlardan biri, Şeytan'dan çok kötü muamele gördü."
- Señor Helius, no me obligue a adoptar medidas más contundentes... y, entre dos males, escoja el menor : ¡ a mí!
"Beni daha köklü önlemler almaya zorlama. " Ve iki kötüden birisini seç : beni! "
Hay una cura para todos los males, señora.
Bütün dertlerin dermanı vardır, hanımefendi.
Ése ha sido el origen de mis males.
Başıma gelenler bu yüzden.
No puedo enmendar los males que han sufrido, pero se lo ruego, enterremos el pasado.
Çektiğiniz acıları telafi edemem ama size yalvarıyorum... izin verin rahmetli geçmişte kalsın.
La miseria, la muerte y todos los males que Dios o los hombres nos hubieran enviado no nos hubieran separado.
Sefalet, ölüm ve bütün kötülükler, Tanrı ve insan, tüm bunlar... bizi asla ayıramazdı.
Para evitar males mayores quiero que te vayas de esta casa. Estás despedida.
Komşuların bundan bahsetmeye başlaması yeterince fena zaten...
El hombre estaba explicando los males del licor y había un borracho en el público que seguía interrumpiéndolo.
Adam içkinin kötülüklerini anlatıyordu. Ve bir sarhoş sözünü kesip duruyordu.
Pero, en vista de que el terror evitó la denuncia del asesino real. Nos vemos obligados a preservar la imagen de las autoridades alemanas Eligiendo así el menor de los males y aceptando a Czaka como el asesino.
fakat gerçek suikastçiyi ihbar etmeleri için uygulanan şiddetli terör göz önünde bulundurulduğunda Alman makamlarının itibaraını kurtarmak için kötünün iyisini seçerek Czaka'yı katil kabul ediyoruz, bu yüzden dosyayı kapatın.
Y yo me encuentro entre quienes creen que, por esta razón, la ciencia posee una gran belleza, y con su enorme fuerza espiritual, algún día purificara este mundo de sus males : la ignorancia, la pobreza, las enfermedades las guerras y la angustia.
Bilimin öyle güzelliklere sahip olduğuna ve ruhani bir gücünün bir gün dünyayı şeytanlarından, cahilliğinden, fakirlikten, hastalıklardan, savaşlardan ve ıstıraptan kurtaracağını düşünenlerdenim
Usted puede cortar las cosas materiales ¿ pero qué pasa con los males inmateriales?
Maddi şeyleri kesebilirsin ama şeytan gibi manevi şeylere ne yapacaksın?
¿ Tierras desconocidas de las cuales ningún viajero vuelve perplejan la voluntad y nos hacen afrontar los males que sufrimos en vez de ir en busca de los que no conocemos?
Ve ürkütmese yüreğini, o kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya. Çektiklerine razı etmese insanları, korkutarak bilmediği belalara bulaşmakla.
¿ turba la voluntad y hace que optemos por los males que sufrimos antes que volar a otros que no conocemos?
Bilmediğimiz belalara atılmaktansa, çektiklerine razı etmese insanı?
Luchamos para limpiar el mundo de sus antiguos males.
Dünyayı eski kötülüklerden temizlemek için savaşıyoruz.
La fuerza de voluntad puede curar todos los males humanos.
Akılcı yaklaşım yaşam için de en iyi ilaçtır.
Bien, no tengo estómago para eso, no obstante si eso reduce nuestros males, entonces pelearé con cualquier hombre de aquí con el arma que el quiera.
Şey, iki seçenek de bana uygun değil. Ama madem ikisinden birini seçmek zorundayım, o halde... burada karşıma kim, hangi silahla geçerse geçsin onunla dövüşeceğim.
Es bueno para tus males.
Bu sana çok yakışıyor.
La mitad de los males del mundo ocurren por lo que hacen algunos ;
Dünyadaki sorunların yarısı bazı insanların kendini önemli görmesinden kaynaklanıyor.
No usas la filosofía si permites males accidentales.
Bilgeliğin işe yaramaz oldu demek geçici sıkıntılar karşısında.
- Tratan bien los males tropicales.
- Tropik hastalıkları yenmişsiniz.
Pero si el imperio y el emperador continúan con la agresión y la esclavitud que lleva al mundo a la agonía y desesperación, si sólo quedan cadenas y hambre, entonces mi rey vendrá a combatir dichos males.
Ama imparatorluk ve imparator dünyayı acı ve umutsuzluğa boğan saldırganlık ve köleliği devam ettirirse, dünyaya açlık ve kölelikten başka şey sunmazsa, benim kralım bu haksızlıklara karşı gelecektir.
El puma negro es la causa de todos los males del mundo.
Panterin siyah olması, dünyadaki bütün sorunların nedeni.
Con causa de todos los males del mundo... sobre usted como prueba de que nada puede ir mal.
Dünyadaki bütün sorunların sona ermesiyle, Hiçbir şeyin yanlış olmayacağını kanıtlamak için.
La pérdida de tal señor equivale a todos los males.
Onu kaybetmek, her şeyi kaybetmek demek benim için.
Todos estamos sujetos a llorar el eclipse de nuestra brillante estrella. Pero nadie puede curar con lágrimas sus males.
Parlak yıldızımızın sönmesi hepimizi derinden üzdü ama ağlamak da derdimize deva olmaz.
¿ Males del corazón?
Kalbin mi kırık yoksa?
Todo sobre los males de la esclavitud en EE.UU.
Amerika'da yaşanan köleliğin acımasızlığı hakkında bir kitaptır.
¿ y nos hace soportar los males que tenemos ¿ antes que volar hacia otros que desconocemos?
Bu hayatta çektiklerine razı oluyor insan bilinmeyen belalara uçmaktansa.
Son uno de los males del siglo XX.
20. yüzyılın belası.
CURAS PARA TODOS LOS MALES ABSCESOS
BÜTÜN RAHATSIZLIKLAR İÇİN ÇARELER
Sí, en la familia hay tantos males... que ya con eso podría ganarse la vida.
Bu ailede o kadar çok hasta var ki, sadece onlarla bile geçinebilir.
Cuando notan el calor de la mañana se les olvidan todos los males.
Üzerlerine vuran güneş, çektikleri tüm acıları unuttururmuş.
Se les responderá : "Porque abandonaron a nuestro Señor, el Dios de sus padres, que los sacó de las tierras de Egipto, y abrazaron dioses ajenos, los adoraron y les sirvieron". "Por eso ha traído Él sobre ellos todos estos males".
... Tanrı neden bu evi bu hale getirdi diye soranlara şöyle cevap verilsin,... çünkü onlar kendilerine Mısır ülkesini bahşeden... onları koruyan ve yaratan tanrıyı... insan yapımı tanrılar için terk ettiler. "
El Señor Bolie Jackson, quien comparte el más común de los males del hombre,... la extraña y contumaz aversión a creer en los milagros,... la clase de milagros que vienen de la mente de un niño,... que quizás sólo se encuentren... en la Dimensión Desconocida.
Bay Bolie Jackson, insanda en çok görülen illete mucizeye inanmakta garip ve anlamsız bir gönülsüzlüğe sahip. Küçük bir çocuğun zihninden gelen türde bir mucize.
diagnóstico DE MALES EN LAS AVES
"Kuşum öldü. Kuş hastalıklarının tanısı için öneriler."
Dos semanas en la montaña te curarán todos los males.
Seni temin ederim Freud, dağlarda iki hafta tüm dertlerine derman olur.
La cura para todos los males.
Tüm acıların ilacı.
Cuando sea senador, usted podrá hablar de su bellísima tierra que ahora tomará parte en el mundo moderno. Tiene males que combatir, deseos que hacer realidad.
Senatör olduğunuz zaman modern dünyanın bütün ufuklarının nihayet önünde açıldığını gören..... ve sarılacak bunca yarası, alınacak bunca hakkı olan..... bu güzel ülkenin sesini duyurabileceksiniz.
Él es la causa de todos nuestros males.
Başımızdaki tüm belaların sebebi o.
Los an ¡ males deben estar enjaulados.
Bir hayvanın olması gereken yer kafestir
El dinero es la raíz de todos los males.
Para bütün kötülüklerin köküdür.
Alguien debe andar detrás de vos. para causaros todos estos males.
Başınıza bütün bu talihsizlikleri saran birisi peşinizde olmalı.
Por favor, no han sido estos males los que han trastornado a la familia de mi mujer.
Asıl sorun harap olmuş karımın ailesiydi.
Dicen que las aguas allí son buenas para todos los males.
Diyorlarki oradaki sular bütün hastalıklara iyi geliyormuş.
¿ Quién, el pobre hombre al que le causaste tantos males, le quemaste la casa, le destruiste a su familia?
Öfkeden kudurttuğun, evini yakıp ailesini yok ettiğin zavallı adam mı?
Pero yo no hablaré, no revelaré tus males.
Konuşmayacağım. Hastalığını açığa vurmayacağım.
Cuando la belleza es superada por la realidad, cuando perdemos la pureza en estos jardines y males tropicales, Cuando respiramos en medio de tantos anémicos el mismo hálito de gusanos en tantos poros animales, o cuando huimos de las calles y dentro de casa la miseria nos acompaña en sus cosas más fatales, como la comida, el libro, el disco, la ropa, el plato, la piel,
Gerçekler, güzelliğe karşı üstün gelince tropik hastalıkların bahçesinde masumluğumuzu yitirince kansız insanlarla birlikte hayvanların gözeneklerindeki kurtçuklarla aynı havayı soluyunca ya da sokaktan evimize kaçtığımızda yoksulluk da bizi izliyor, hem de en ölümcül şekilde yemek gibi, kitap gibi, plak gibi giysi gibi, tabak gibi, deri gibi.
- Te contaré mis males.
- Sana bir dert listesi veririm.
Un día tan triste augura otros males.
Bugünün kara yazısı. daha nicelerinin üzerine düştü.
Pero los dioses también le dieron una caja y encerradas en ella, todas los males del mundo.
Tanrılar ona, dünyadaki bütün kötülükleri barındıran bir de kutu vermişlerdi.
Ia enfermedad y la confusión desaparecen... y los males de la sinrazón son expulsados del alma humana.
Mantıksız davranışlar insan ruhundan sökülüp atılır.