Translate.vc / Espanhol → Turco / Malum
Malum tradutor Turco
1,955 parallel translation
No estoy justificándolo pero no nos había pegado en mucho tiempo.
Kocam için mazeret uyduracak değilim ama malum olay olana kadar bize elini bile kaldırmamıştı.
¿ Cómo sé que son míos?
Benim oldukları ne malum?
Y él no iba a casarse, por razones obvias.
Ama malum nedenlerden dolayı evlenmek istemedi.
Te adora.
Seni çok sever, malum.
Mira. Te conozco, Ken No me haras ir, no cuando te necesito.
Ta ki malum kötü kişiler ve kesinlikle, buradaki kişi onlara dahil, iyi insanların enayi olduğuna, ikna edene dek.
Como sabes si es el o ella?
Erkek olduğu ne malum?
Luego de eso, tú y yo iremos a cierta cueva en el bosque.
Ondan sonra sen ve ben ormandaki malum bir mağaraya gideceğiz.
¿ Quién es?
Malum kişi kim?
Los cuchillos no hacen ruido, ¿ sabes?
Bıçaklar, çıt bile çıkarmazlar, malum.
Simplemente adivinas que un veneno extraño puede ser lo que llevó a ese niño al hospital.
Bu küçük çocugu hastaneye getiren sebebin nadir görülen bu zehir olabilecegi malum mu oldu yani sana?
las películas de Star Wars y de lo paranormal.
Malum kendisi de bir Yıldız Savaşları ve doğaüstü olaylar hayranıydı.
Ya, bueno, pero si es seguro que van a entrar, deberíamos advertirles de la situación.
- O zaman malum durum hakkında onları uyarmalıyız.
¿ Estás nerviosa por ver a Karen, ya que ella era "la otra"?
Karen'ı tekrar göreceğin için gergin misin malum diğer kadındı?
Por razones obvias.
Sebepleri malum.
Está muy difícil conseguir trabajo.
Dışarıda işler çok kötü malum.
¿ Quien te dice que no te va a meter en otra movida violenta?
Vahşi bir herife dönüşmeyeceği ne malum?
Hemos seguido a un tal Marcel Rayman, un judío polaco... al que le gusta andar solo.
Marcel Rayman denen malum kişinin peşindeyiz, Polonyalı bir Yahudi, Muhtemelen o...
Sí, trabajando hasta tarde en el'77.
- Evet, geç saatlere kadar çalışıyorum, malum'77.
Básicamente estoy de ciudad en ciudad en los próximos cuatro meses, por no hablar de que estamos a punto de, ya sabes, tener un bebe.
Gelecek dört hafta boyunca köpek ve at şovunda olacağım, malum, bir bebeğimiz olmak üzere.
Ya sabes, como estás ocupada, es fácil que olvides algo.
Meşgulsün, malum. Unutabilirsin.
Quizás el Gran Bob le pilló hospedado y las cosas acabaron muy mal.
Belki büyük patron onları yakaladı, sonrası malum.
¿ Se ha convertido en una de esas personas?
Şu malum insanlardan birine mi dönüştün?
Por el problema de las drogas en estos lares.
Malum, buralarda uyuşturucu sorunu var.
Yo diseñé el sistema de seguridad.
Malum, güvenlik sistemini ben kurdum.
La gente habla.
İnsanlar konuşur, malum.
- Cuando tú y papá estaban en...
- Sen ve babam malum işi...
¿ Cómo estáis tan seguros de encontrar trabajo en Inglaterra?
İngiltere'de iş bulacağınız ne malum?
Sólo consiguió el papel, ya sabes, por su hermano.
Rolü o kaptı, malum, kardeşi yüzünden...
Es uno de esos días.
Malum günlerinden birinde sadece.
El Ministro acordó con mi asistente.
Sayın Bakan, malum binanın mülkiyeti konusunda benimle hemfikir.
Y la crema es la misma que en las muestras que tomamos del marco roto y de los... de la víctima,
Çerçevedeki merhem örneği ile kurbanın malum yerinden alınanlar örtüşüyor.
- Satisface mi sentido de la proporción.
- Bu benim malum duygularımı tatmin ediyor.
Ya te daré yo algo para tu sentido de la proporción.
Senin malum duygularını tatmin edecek şey bende var.
Cuando pense que iba a ser... Como sea.
Şu malum şey olacağımı düşündüğüm zaman araştırmıştım.
Aparte de ese día...
Tabii, o malum günü saymazsak...
Es la que llevaba esa noche... Menos mal que no llevaba un disfraz de Star Trek... o, sabes, vestida de... ardilla...
Bunlar şu malum gece üzerimde olanlar iyi ki bir Uzay Yolu kostümü ya da bilirsin, bir sincap kostümü giymiyordum.
Sabes, no es un picnic trabajar con ella, y no es un picnic estar casado con ella, y ciertamente no es alguien con quien irías a un picnic cuando estás casado...
Malum onunla çalışmak kolay değildir. Aynı zamanda onunla evli olmak da kolay değildir. Hay Allah.
Mis recuerdos de esa noche en cuestión son bastante borrosos.
Malum geceyle ilgili anılarım bir parça bulanık.
Y no puedo salir al mundo por obvias razones.
Malum sebeplerden dışarı da çıkamıyorum.
Sabes, consultamos a tantos doctores pero él fue el único que diagnosticó mi problema.
Malum, birçok doktora müracaat ettik. Derdimi teşhis eden yegâne doktor oydu.
Sabes, miramos un nuevo programa de TV estos días.
Bu günlerde yeni bir dizi seyrediyoruz malum.
Y a pesar de lo que puedas o no haber escuchado de cierto escocés me gusta pensar que soy un buen astrofísico.
Ve malum İskoç kişiden duyduklarınızın veya duymadıklarınızın aksine oldukça iyi bir astrofizikçi olduğumu düşünüyorum.
¿ Han estado en contacto con un conocido delincuente?
Malum bir suçluyla irtibat mı kuruyordunuz?
No es tan fácil como parece, ¿ sabéis?
Göründüğü kadar kolay değil malum.
Sabes, si no me hubieras llevado al CRA, no hubiera llegado nunca hasta aquí.
Malum, sen beni ARC'a sokmasaydın, bu kadarını başaramazdım.
Sabes que tengo que irme.
Malum, gitmem lazım.
Dije, "Text," como en, ya sabes, "Testéalo".
İçeri girerken'pes'dedim. Malum, " Yoruldum.
Es el tráfico.
Malum, trafik.
Mientras su salvador buscó entra la tierra salvaje, con la esperanza de cambiar su destino inevitable.
O sırada, malum kaderini değiştirme umuduyla kurtarıcısı o boş arazide gözüktü.
- ¿ Sabes?
- Malum...
- Podría haber ocurrido!
Olmayacağı ne malum.