English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Marines

Marines tradutor Turco

2,050 parallel translation
Los Marines todavía podrían perder ahí.
Denizciler halen orada ölüyor.
Hace casi diez horas, en Afganistán a 50 kilómetros de la frontera con Pakistán dos marines fueron separados de su pelotón durante una escaramuza con los talibanes.
Yaklaşık 10 saat önce Afganistan'da Pakistan sınırında 48 km uzakta keşif yaparken Taliban'la çatışmaya giren iki deniz piyadesi müfrezelerinden ayrıldı.
Solo nos ha dado la ubicación de un complejo talibán en el valle de Gremen donde jura que tienen retenidos a los marines.
Emin olduğumuz tek şey Gremen Vadisindeki bir esir kampında iki deniz piyadesinin tutulduğuna dair yemin ediyor.
Señor Vincent, afirma que sabe dónde mantienen los talibanes retenidos a los marines.
Bay Vincent. Taliban'ın Amerikan askerlerini nerede tuttuğunu bildiğinizi mi söylüyorsunuz?
Mientras montamos la operación para rescatar a los marines tenemos que tratarlo como una herramienta operativa en aquel país.
O askerleri kurtarma görevine başladığımızdan beri ona "o ülkede" önemli biriymiş gibi davranmak zorundayız.
Hay dos marines desaparecidos.
İki deniz piyadesi kayıp, hayatım.
Tengo a 12 de mis soldados en el aire esperando para atacar el campamento talibán donde nuestro amigo dice que tienen a los dos marines.
Şu anda, senin de benim de umurumuzda olan tek şey Taliban arazisinin üzerinde 12 askerim orayı yerle bir etmeye hazırken buradaki bu yeni arkadaşımızın iki deniz piyadesinin orada tuttuklarını söylemesi.
¿ Cómo sabes dónde tienen los talibanes a los marines?
Taliban'ın bu askerleri nerede sakladığını nasıl biliyorsun?
El sitio que les he dicho es el más cercano y seguro para esconderse, y los marines están ahí.
Bahsettiğim yer deniz piyadelerinin yakalandığı yere yakın olup saklanılabilecek en güvenli yerdir.
¿ Cómo va a ayudar esto a recuperar a los marines?
Bu, askerlerimizi kurtarmamızı nasıl sağlayacak?
Pero primero quiero que me enseñes en el mapa donde están retenidos los marines, ¿ vale?
Ama ilk önce bana askerlerin tutulduğu Taliban arazisinin yerini göstereceksin. Tamam mı?
La única razón por la que estoy aquí es porque quiero que esos dos marines vuelvan a casa sanos y salvos.
Burada olmamın tek sebebi o iki deniz piyadesinin evlerine sağ salim dönmelerini görmek istememdir.
Prisioneros marines y un talibán.
Tutsak deniz piyadeleri ve Taliban görüldü!
Tenemos dos marines y al equipo de rescate completo.
İki deniz piyadesi ve tüm kurtarma timi hayatta.
Es un antiguo sargento segundo con una unidad EOD de marines :
Deniz kuvvetlerinde PKB'de üstçavuş olarak görev yaptı.
Tres marines perdieron la vida, otros tantos sufrieron heridas graves.
Üç denizci öldürülmüştü diğer askerler de ağır yaralanmıştı.
¿ Alguna vez Ahser te habló de su epoca en los marines o el colegio?
Asher size Deniz Kuvvetlerinden ya da okulundan bahseder miydi?
Estábamos en una expedición de los marines.
Deniz Kuvvetlerine ek birim olarak gelmiştik.
Empieza a cuestionarse los motivos de la guerra, America, incluso sus compañeros marines.
Savaşırken inancını, Amerika'yı, hatta asker arkadaşlarını bile sorguluyor.
Apuesto a que el resto son todos marines.
Eminim diğer denizciler de vardır.
Casado, premiado Tercera generación de marines.
Evli, madalyalı, üçüncü nesil denizci.
Después él se unió al cuerpo de marines y las cosas cambiaron.
Orduya katıldıktan sonra işler değişti.
Mucha gente desconoce que el código de los Marines no es distinto al código del Islam, como está escrito en el Koran.
Pek çok insan, denizci kanunlarının... İslam'ın Kuran'da yazan kurallarından çok da farklı olmadığını bilmez.
Como muchos licenciados marines Islámicos aconsejo, Thomas lo intentó, pero la oposición puede ser abrumadora.
Danışmanlık ettiğim bir çok Müslüman denizci gibi, Thomas da denedi, ama muhalefet bazen çok kuvvetli olabiliyor.
Jefe, he estado revisando los registros bancarios de todos los marines de la unidad de Ellis.
Patron, Ellis'in takımındaki bütün denizcilerin hesaplarını inceliyordum,
Hasta ahora, sólo dos marines, incluyendo el Sargento Primero Tibbens, aceptaron el soborno, cuatro de los grandes a cada uno.
Şu ana kadar, Başçavuş Tibbens dahil iki kişinin hesaplarında, her biri dörder bin dolarlık büyük hareketler olmuş.
Bueno, los marines no son simplemente personas, señor.
Ama, denizciler basit insanlar değildir, efendim.
Quinto batallón de marines, cabello pelirrojo.
1.90 boyunda, kızıl saçlı.
inicialmente, en las playas los marines no encuentran resistencia. y entran a la jungla.
Baslangiçta, deniz piyadeleri sahilde herhangi bir dirençle karsilasmaz ve ormana ilerler.
Los marines son profesionales y los japoneses son obstinados.
Deniz piyadeleri profesyoneldir, Japonlarsa adanmis.
Después de eso, los marines pueden capturar la pista.
Bundan sonra deniz piyadelerinin havaalanini ele geçirmeleri mümkün oluyor.
La aseguran y amplían las pistas para los primeros aviones de los Airborne Marines. llamado escuadrón de "Ovejas negras"
Emniyete alip Black Sheep Filosu adli deniz havacilarinin ilk uçaklari için pisti genisletirler.
No existen los ex marines.
Eski asker diye bir şey yoktur.
En la Tierra, esos hombres eran peones del ejército, marines, que luchaban por la libertad.
Dünyada bu adamlar özgürlük için savaşan sıradan ordu askerleriydiler.
Recibimos una señal de emergencia del comandante de marines a bordo del Hitei Kan.
Hitei Kan gemisindeki yetkili askerden acil durum sinyali alıyorum.
Se quejan a todo el que quiera escucharlos, alegando que nuestros marines los están deteniendo ilegalmente.
Ortalığı velveleye verip dinleyen herkese gemilerine askerlerimiz tarafından gayri kanuni bir şekilde el konulduğunu iddia ediyorlar.
Le pedí a Nowart que reuniera a los marines que aún pueden combatir.
Nowart'a hâlâ tetiğe basabilen bütün askerleri toplamasını söyledim.
Malditos marines. Maldición.
"Daima sadık." Kahretsin be.
Sargento, ¡ traiga a sus marines!
Muhafız çavuş! Askerlerini buraya getir!
Tu padre debe saberlo. ¿ No pueden impedirlo los marines?
Askerler durduramaz mı?
Debería haber marines detrás de esa escotilla.
Kapınızın önünde asker olması gerekiyordu.
Que Redwing avance con sus marines.
Redwing'e askerlerle oraya gitmesini söyle.
Adelante, marines.
Askerler, dikkatli olun.
- Marines. - Señor. Lleven a esta número Ocho al calabozo.
Askerler, bu Sekiz numarayı hücreye götürün.
Los marines ya lo intentaron, Gaius y la gente empezó a empujarse y agarrarlos y...
Askerler daha önce bunu denedi, Gaius. İnsanlar itişip, kapmaya çalışmaya başladı.
Los marines tienen rifles de asalto, no pistolas.
Askerlerin ağır silahları var, tabancaları yok.
Marines, lleven a esta Número Ocho al calabozo.
Askerler. Bu Sekiz numarayı hücreye götürün.
¡ Marines!
Denizciler!
Teniente Walter Monroe, Cuerpo de Marines de los Estados Unidos... actualmente prestando servicio en Parris Island, Carolina del Sur... después de completar un período de servicio en Irak.
Teğmen Walter Monroe, Birleşik devletler deniz kuvvetleri... Iraktaki görevimi bitirdikten sonra hala South Carolina-Parris adasında görev yapmaktayım.
Así le decíamos a la gente como ella en los Marines.
Donanmadayken onun gibilerine böyle derdik.
Mataron a un Cylon y a dos marines.
Bir Cylonla 2 asker öldürmüşler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]