Translate.vc / Espanhol → Turco / Marriott
Marriott tradutor Turco
186 parallel translation
¿ Quién me recomendó, Sr. Marriott?
Beni kim cilaladı bay Marriott?
Me temo que no puedo ayudarlo, Sr. Marriott.
Korkarım sizin için bir şey yapamam bay Marriott.
No sabes nada de Marriott, ni cuánto dinero tenía, ni para qué era.
Marriott hakkında hiçbir şey bilmiyordun ne kadar para taşıdığını bilmiyordun alacağı şeyin ne olduğunu bilmiyordun.
Tras reventarle la cabeza a Marriott... y justo antes de pegarme un golpe en la nuca, lo escondí atrás de un arbusto.
Marriott'un beynini patlattıktan sonra, enseme bir darbe indirmeden hemen önce... parayı çalıların arasına saklamıştım.
Y tampoco con los amigos de Marriott.
Ve Marriott'un arkadaşlarından da uzak dur.
La policía no nos da información del caso Marriott.
Polis Marriott davasında hiç yardımcı olmuyor.
¿ Marriott le dijo de quién era el jade que iba a recuperar?
Marriott size satın alacağı yeşim taşının sahibini söylemiş miydi?
- ¿ Conocía a Marriott hace mucho?
Marriott'ı uzun süredir mi tanıyordunuz?
Lo único que pude decirles anoche fue que Marriott iba a comprar unas joyas.
Dün gece onlara tek söyleyebildiğim Marriott'un bazı mücevherleri geri almaya çalıştığıydı.
Ahora que sé lo del jade, me interesa... porque quiero saber quién más pudo haber matado a Marriott.
Yeşimle, artık öğrendiğim için ilgileniyorum çünkü, beni saymazsak, Marriott'u kimin öldürdüğünü bilmek istiyorum
Marriott me dijo que era de una dama.
Marriott'tan öğrendiğime göre bir kadına aitmiş.
¿ Cuánto dinero había en el sobre de Marriott?
Marriott'un zarfında ne kadar para vardı?
- ¿ Confiaba en Marriott?
- Marriott'a güvenmiş miydiniz?
¿ Cuántos otros hay como Marriott?
Kaç Marriott daha var?
Dieron por sentado que si yo conocía a Marriott, lo conocía a usted.
Marriott'u tanıyorsam, sizi de tanıyor olmam gerektiğini farz ettiler.
Marriott era chantajista de señoras.
Marriott kadınlara şantaj yapıyordu.
¿ Y esa imagen tiene de Marriott y de mí?
Demek Marriott'la beni böyle tasvir ediyorsun.
Marriott pudo haber perdido el valor y llamado a un detective privado.
Marriott kendine hakim olamayıp bir özel detektif tutmuş olabilir.
¿ Qué hacías en el cañón la noche que mataron a Marriott?
Marriott öldürüldüğü gece orada ne arıyordun?
- Yo no maté a Marriott.
- Marriott'u ben öldürmedim.
Conociéndote, diría que espiaste a Marriott y a Helen... y los oíste haciendo algún plan para robar el jade.
Yöntemlerinden yola çıkarsak, Marriott ve Helen'e yeşimle ilgili bir takım hazırlıklar yaparken kulak misafiri oldun.
Si un tipo anduviera con su esposa... uno como Marriott, eso lo lastimaría.
Karısıyla vakit geçiren bir adam... Marriott gibi biri : İşte bu onu incitir.
Si él matara a Marriott, lo protegerías. No sería la primera vez.
Marriott'u öldürmeye karar vermişse O'nu korursun.
- Lo tenía Marriott.
- Marriott'un üzerinde buldum.
- Creo que Marriott hacía los contactos.
- Sanırım Marriott onun bağlantısıydı.
La joya que Marriott iba a comprar era un collar de jade... de una paciente de Amthor que costaba unos $ 100.000.
Marriott'un geri alacağı mücevher yeşim bir gerdanlıkmış... ve Amthor'un hastalarından birine aitmiş. Değeri de 100,000 dolar civarında.
Tal vez Marriott quiso engañar a Amthor.
Marriott, Amthor'u aldatmaya çalışmış olabilir.
Randall debe haber pescado una pista que conecta a Marriott y Helen.
Randall, muhtemelen Marriott'la Helen arasında bir şeylerin kokusunu aldı.
Se la alquilamos al Sr. Marriott a través del banco, indirectamente.
Bay Marriott'a kiralamıştık. Banka üzerinden kiraya verilmişti.
No digo que Ud. Haya matado a Marriott, pero tenía el típico motivo para hacerlo.
Marriott'u öldürdünüz diyemem. Ama yapabilirdiniz. İyi ve modası geçmiş bir sebepten ötürü.
- ¿ Marriott?
- Marriott mu?
Supongo que creíste que podía matar a Marriott.
Onun Mariott'u öldürebileceğini düşündüğünü varsayabilirim.
Y Marriott lo lastimó.
Marriott onu incitmiş.
Cuando aparecí, tenías miedo de que yo fuera otro Marriott. Por eso trataste de sobornarme.
Ortaya çıktığımda benim de Marriott gibi olmamdan korktun ve beni satın almaya çalıştın.
Cuando conocí a Marriott, no sabía que era tan amigo de Amthor.
Marriott'la ilk tanıştığımda, Amthor'a bu kadar yakın olduğunu bilmiyordum.
- Pudo ser Marriott.
- Marriott olabilir.
Decidiste seguirle la corriente, pero robaron el jade con la ayuda de Marriott.
Sen isteneni kabul ettin, ama yeşim çalındı. Mariott'un yardımıyla.
Le dijiste a Marriott que te lo habían robado. ¿ Por qué?
Marriott'a gerdanlığın çalındığını söyledin. Neden?
- ¿ Y Marriott te creyó?
- Marriott bunu yuttu mu? - Evet.
Marriott tenía miedo porque había aceptado matar al detective entrometido... del que le habló la Sra. Florian.
Mariott korkmuştu çünkü meraklı bir detektifi öldürmeyi kabul etmişti bayan Florian'ın kendisine telefonda bahsettiği detektifi.
Y si Marriott no se hubiese asustado tanto... habría notado que nos querías matar a los dos.
Ve Marriott aptalca bir korkuya kapılmamış olsaydı ikimizi de uçuruma sürüklediğini anlayabilirdi.
- Casi acabo tan muerto como Marriott.
- Az kalsın Marriott gibi ölüyordum.
Mi nombre es Lindsay Marriott.
Ben Lindsay Marriott.
" Me obligué a pensar en mi nuevo cliente, Marriott.
'Kendimi yeni müvekkiIim Marriott'u düşünmeye zorladım.'
Obviamente alguien lo llevó allí. ¿ Qué pasó con los quince mil que Marriott llevaba?
- Marriot'ın $ 15,000'na ne oldu?
Supón que Marriott quería el dinero y me usó de cabeza de turco. ¿ No habría actuado tal como lo hizo?
Marriott parayı istiyordu ve beni yutulabilecek biri sandı.
Mató a Marriott.
Ortağı ikili oynayıp Marriott'ı öldürdü.
Te puedes ir. Averiguaremos un par de cosas más sobre Marriott antes de volver a ti
Sana tekrardan ihtiyacımız olmadan önce Marriott hakkında daha fazla şey bulacağız.
" No importaba que dijeras que tú ibas a investigar el homicidio de Marriott, Nulty.
'Marriot'un cinayetiyle ilgilecenmenin bir önemi yok, Nulty.'
No hay mucho que pueda hacer por usted, Sr. Marriott.
Yapabileceğim pek bir şey yok, Bay Marriott.
¿ Cómo es que encontramos tu auto en lo de Marriott?
Araban neden Marriott'ın mekânındaydı?