Translate.vc / Espanhol → Turco / Milady
Milady tradutor Turco
1,183 parallel translation
Los cazadores de Milady responden a Jigo.
Leydi'yle birlikte olan tüfekçiler Jigo için çalışıyorlar.
- ¡ Milady!
- Leydim.
Se llama Milady Boudoir.
Adı Milady's Boudoir.
desaparecieron un tiempo... milady.
Bir ara yok olmuşlardı. Ama sonra tekrar hayatıma girdin. Güzelim, değil mi?
Para servirle, milady.
Hizmetinizdeyim, hanımefendim.
Me temo que su señoría no se encuentra en casa esta noche, Milady
Korkarım lordum bu akşam evde değil efendim.
Pero milady, yo... No creo que sea buena idea.
Oh, ama Leydim, ben... bunun pek iyi olacağını sanmıyorum.
Me refiero, milady, a que me disgustaría bastante.
Yani, Leydim, bu pek de hoşuma gitmez.
Lo lamento, milady, no pretendía ser irrespetuosa.
Üzgünüm, Leydim, saygısızca davranmak istemedim.
- Gracias, milady.
- Teşekkür ederim. Leydim.
- ¡ Milady!
- Leydim!
No lo sé, milady.
Bilemiyorum, Efendim.
La mala noticia es que si te gusta estar enojada conmigo se te acabó la suerte, milady.
Kötü haber ; bana çatmak gibi bir niyetin varsa şansın yok bayan.
Pero decidme, milady, ¿ cómo se os ocurre volver a París en este momento?
Söyleyin asil bayan sizi bu zamanda Paris'e getiren şey nedir?
La esposa sacó el látigo, Milady?
Bizim hatunun işi başından aşgın.
Perdone, milady.
- Affedersiniz leydim.
Aquí la dejo, "milady".
- İşte geldik leydim.
Y gracias, milady..
- Böyle olmasını -
Milady
Milady.
Buenas noches, milady.
İyi geceler leydim.
- Milady.
- Milady.
Milady, teneis vos Pepto-Bismol?
- Hanımefendi, yanınızda mide ilacı veya ekmeklik un var mı?
Esta será su casa, milady.
Eviniz burası olacak, hanımefendi.
Debemos actuar la jugada, y luego sobrevivir a nuestros problemas, milady.
Oyunu kuralına göre oynamalı sonra da dertlerimizi alaşağı etmeliyiz, hanımım!
Muy bien de salud, Mrs Rouncewell. ¿ Y Milady? Bastante bien, gracias.
Kenge-Carboys'ta çalışırken.
No, milady. Todavía no.
Ne verirsen onu alırsın, dedikleri gibi.
Muy bonita, milady, en el sentido de pueblo.
Hayır, efendim. Chesney yaylasına geri döndüler.
Milady ya tiene doncella.
Şefkat hissediyorum.
Con su permiso, milady...
Bir tek ziyaretçimiz oldu.
Déjame eso a mí, milady.
Onu bana bırakın, hanımefendi.
- Milady.
- Hanımefendi.
- Bien, milady...
- Peki Leydim...
Después de usted, milady.
Peşinizdeyim bayan
- Bien, milady...
- Peki, Leydim...
- Lo sé milady.
- Biliyorum, Leydim.
Perdón, milady.
Özür dilerim, Leydim.
- Silencio. - ¡ Milady!
Leydim!
Gracias, milady.
Teşekkürler, Leydim.
Buenos días. Milady.
İyi günler Leydim.
¿ Sir Edward, milady? Sir Guy está esperando.
Sir Edward, Leydim, Sir Guy bekliyor.
¡ Milady!
Leydim!
- Lo siento, Milady.
- Üzgünüm, Leydim.
Es inquilino de esta tierra, milady.
O bu dünyanın kiracılarından biri Leydim.
Milady, compare esto a desaparecer en un barco de prisioneros, dejando una mujer casi viuda y seis niños sin padre para siempre.
Leydim, bunu bir gemi hücresinde sürgün ile gelen bir kadının dul ve altı çocuğun babasız kalmasıyla karşılaştırın.
Aquí es, milady.
Evet Leydim.
¿ Me ha mandado llamar, milady?
Beni çağırtmışsınız Leydim?
Milady.
Leydim.
El Sr. Carter me enseñó a leer las horas, milady.
Bay Carter bana saati öğretti leydim.
¡ Milady!
Leydim.
Una joven discípula mía, milady.
Yalvarırım söylemeyin, efendim.
- 19, milady. 19.
Peki.