English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Miserable

Miserable tradutor Turco

3,863 parallel translation
Vieja bruja miserable...
Yaşlı bunak...
Ahí viene el miserable de mi esposo.
kocam geliyor.
Ese otro lugar, es un mundo miserable, y tú eras miserable en él.
Orası rezil bir dünya ve sen de oradayken rezil bir haldeydin.
- Además, ya te ves miserable.
Zaten acınası bir haldesin.
Realmente sabes como hacer sentir a un chico miserable.
Bir adama özlendiğini nasıl hissettireceğini iyi biliyorsun.
Porque creo que yo nunca he sido tan miserable en mi vida.
Çünkü ben hayatım boyunca hiç bu kadar sefil hissettiğimi hatırlamıyorum.
- Yo era miserable.
- Hayatım acınacak haldeydi.
Bien, dijiste que eras miserable porque necesitas racionalizar el haberlo estropeado.
Sen böyle olduğunu iddia ediyorsun çünkü kendini rahatlatmak için buna ihtiyacın var.
Pero no soy miserable. Ya no.
Ama artık acınacak halde değilim, artık değilim.
Él decía estar en una búsqueda heroica de la verdad, pero la verdad es que era un imbécil amargado al que le gustaba hacer miserable a las personas.
Epik bir gerçeği arama yarışında olduğunu iddia ederdi ama işin aslı o insanlara eziyet etmeyi seven pisliğin tekiydi.
Ese gordo miserable de ahí los juntó a ti y a Token porque cree que los negros están hechos los unos para los otros.
Senin Token'la aranı yapan kişi o yukarıdaki şişko geri zekalı çünkü siyahların birbiriyle olması gerektiğini düşünüyor.
Ella sabe que eso la haría miserable, así que ha dicho que no.
Kötü duruma düşeceğini bildiği için hayır dedi.
No querrá gastarla sintiéndose miserable, ¿ no?
Zamanını sefil bir şekilde harcayamazsın, değil mi?
Pero fingir que eres feliz es aún peor que... ser miserable.
Ama mutluymuş gibi davranmak mutsuz olmaktan daha kötü.
En realidad me parece bien... ser miserable durante un tiempo.
Aslında bir süredir mutsuz olmaya alıştım.
¿ Para qué también se sienta miserable?
Neden, o da perişan olsun diye mi?
Simone esta haciendo miserable mi vida.
Simone hayatı bana zindan ediyor.
Se quitó la vida él mismo antes que esperar a morir de una manera tan miserable.
Çaresizce ölümü beklemek yerine hayatına sıkı sıkıya tutundu.
Aquí tenemos una extraña orden sin condiciones y un verdadero capitalista es un miserable dispuesto a sacrificar todo por este deber perverso.
İşte burada garip, koşulsuz bir emre sahibiz. Gerçek bir kapitalist, bu sapkın görev için her şeyini feda etmeye hazır bir cimridir.
Supongo que pensé que lo estabas viendo de una forma más sarcástica en vez de miserable.
Ben konuya acıdan çok iğneleme ile yaklaşıyorsun diye düşünmüştüm sanırım.
¿ Y no se avergüenza, miserable, de haber traicionado al Führer de un modo tan rastrero?
Utanmadınız mı, sefil bir şekilde davranarak Führer'e, ihanet etmekten, sizi zavallılar?
- ¡ Traidor miserable!
- Seni sefil hain!
Usted es un miserable, Serkan.
Erkekler ilgimi çekmiyor. Alçak bir adamsın, Serkan.
Pero es un miserable honesto.
Ama dürüst bir alçaksın.
El tipo era un capullo miserable y criticón.
Sefil, ön yargılı bir şerefsizin tekiydi.
Un gilipollas miserable, y ese es el pecado más terrible.
Fena götoşsun, bu da günahların en büyüğü.
Ése desgraciado miserable.
Sefil piç kurusu! Onu öldürebilirim!
Podría matarlo. Todo por ese idiota miserable.
Bunlar hep o kalleş herif yüzünden.
Todos tratamos de sobrevivir en este mundo miserable.
Hepimizin sefil dünyası orada asılı duruyor.
No, es "tacaño miserable, avaro, que tiene un problema con el dinero."
- Hayır. O, "Nekes pinti, cimri, parayla sorunu olan" bir adam.
La verdad te liberará, pero primero te hará sentir miserable. Janes A. Garfield
"Gerçek seni özgür kılmadan önce acınası hale getirecektir."
Me sentí miserable por haber reclutado a Jil Poong para vengarme.
Jil-poong'u intikam için yetiştirdiğimi düşününce çok zavallı hissediyorum.
¡ Relevancia de su vida miserable!
- Onun sefil yaşamında parlak bir ışık!
Vas a decir cosas horribles, vas a hacer que el otro llore, porque no habrá nadie en el mundo que te haga más miserable de lo que hará tu familia.
Korkunç şeyler söyleyeceksiniz, birbirinizi ağlatacaksınız çünkü dünyada sizi ailenizin getirdiğinden daha sefil hale getirecek kimse yoktur.
Esto es miserable. Esto es sólo la guinda del pastel.
Bu berbat bir durum, boşuna bekliyoruz.
Pero tú tuviste que follarte a este miserable escritorzuelo.
Ama sen o sefil herifle düzüşmek zorundaydın.
Gaby, me siento miserable en el trabajo.
Gaby, işyerinde perişan haldeyim.
Soy un miserable en el trabajo.
İşyerinde mutsuz haldeyim.
¡ Debes ser miserable!
sefil olmalısın!
- Este miserable título de caballero...
- Bu... sefil Şövalyeliği...
Es como si estuvierais buscando maneras - de hacer mi vida miserable.
Hayatımı mahvetmek için her yola başvuruyorsunuz resmen.
Con o sin hijos, el matrimonio es miserable.
Hayır. Çocuk olsun ya da olmasın, evlilik her türlü kötü.
Y me sentía jodidamente miserable.
Ve perişandım.
¿ Eres completamente miserable?
Çok mu perişansınız?
Pero una chica como Odette, nunca sería feliz... con un miserable salario como el suyo.
Odette gibi bir kızın senin gibi az maaşlı bir adamla geçinmesinin ihtimali yoktu.
Es lisa y llanamente miserable.
Bu resmen kötü niyetlilik.
No hubiese tenido la vida miserable que tuve.
Yaşadığım bu sefil hayatı yaşamazdım.
Me siento miserable sobre cómo dejamos las cosas.
İşleri o şekilde bırakmaktan ötürü büyük üzüntü duyuyorum.
Eres un cabrón miserable.
Sen sefil ve alçak bir herifsin.
Es miserable.
- Dayanılmaz bir şey.
Soy miserable.
Perişan durumdayım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]