Translate.vc / Espanhol → Turco / Morir
Morir tradutor Turco
50,083 parallel translation
Vas a morir esta noche, anciano.
Bu gece burada öleceksin.
Vi morir a alguien.
Biri gözlerimin önünde öldü.
¿ Antes de que me dejaras morir?
Ölmeme izin vermenden önceki gibi mi?
Vamos a morir aquí.
Biliyorsun, burada öleceğiz.
Es por eso que en rara ocasión, cuando alguien sueña que cae, puede en realidad morir.
Bu yüzden, nadiren de olsa birisi rüya gördüğünde ve düştüğünde aslında ölebilir.
Estoy muy atrasada en todo, podría sólo morir.
Herşeyin gerisindeyim, ölebilirim.
Que se desmaye en tu fiesta de cumpleaños... y que beba hasta morir.
Senin doğum günün partinde bayıldığı... ve ölümüne içki içtiği zaman.
No importa donde me esconda, ella siempre me encuentra y me dice, " debes morir.
Nereye saklanırsam saklanıyım, beni her zaman buluyordu ve bana şöyle sölüyordu, " ölmelisin.
Cinco deben morir. "
beş ölmeli. "
Cinco deben morir.
Beş ölmeli.
Brian LeFevre tiene que morir.
Brian LeFevre'in ölme vakti geldi.
Al morir mi padre él le cedió su lugar a ella.
Babam ölürken yerini ona bıraktı.
Sacar mi arma, dispararte por la espalda, y morir o mantener la presión en mi cuello y vivir.
Ya silahımı çekip seni arkadan vuracak ve ölecektim ya da boynuma bastırmaya devam edecek ve yaşayacaktım.
Por favor, Dios... no le dejes morir.
Lütfen tanrım ölmesine izin verme.
Chicos, estoy segura de que voy a morir entre estos barrotes.
Bu parmaklıklarda ölüp kalacağım sanırım.
¿ Vas a dejar morir a alguien por una palabra? Es decir, venga ya.
Bir kelime, bir insanın hayatından daha mı önemli?
- ¿ Queréis morir, zorras? - Dee...
- Ölmeye hazır mısınız sürtükler?
Creo que ahora puedo morir.
- Sanırım şimdi ölebilirim.
Morir.
- Ölmek.
¿ Morir?
Ölmek.
Morir.
Ölmek.
Morir... Morir...
Öl öl...
Morir todos.
Ölmek...
¿ Morir?
Ölmek?
¿ Quién va a morir?
Kim ölecek?
- Cuando bajé, él repetía "morir, morir".
- Ben aşağı indiğimde,'öl, öl'yinelemeye devam etti.
Algo iba a morir.
Bir şey ölecekti.
- ¿ Morir? - No sé si...
- Bilmiyorum- kim ölecek
- ¿ Quién va a morir? - ¡ No lo sé!
- Bilmiyorum!
Este alguien, algo, que iba a morir.
Bu birisi, bir şey ölecekti.
¡ Vamos a morir!
- Öleceğiz!
¡ Esos millones de hombres que mencionaste van a morir!
Bahsettiğin o milyonlarca kişi ölecek!
Seguramente vamos a morir.
Muhtemelen orada öleceksin.
Oye, linda, no me arriesgaré a morir para ayudar a una muchachita.
Bak tatlım, her bir insana yardım edeyim diye ölecek değilim.
¡ Pero nadie debe morir porque tu no puede seguir órdenes!
Ama ola ki sen bir emre uyamadın diye biri öldürülürse senin maaşını da alacağım.
Si te quisiera a ti y a Kseniya muertos, primero debo morir.
İstersem, sen ya da ölü Kseniya, Öyleyse, önce ölmelisin
Sin embargo, durante la lucha, pude morir.
Ancak kavga sırasında, Pengendaliku ölür.
Pero es algo muy peligroso, donde podrán morir.
Kurtarma için tedavi sunabilirler,
Se los advierto, ustedes podrían morir.
Seni uyarıyorum, Ölebilirsin
# Vi gente morir por un lugar En la cima #
Zirveye çıkanların vurulduğunu gördüm
# Con sus hermanos Para no morir juntos? #
Kardeşlerin Birlikte ölmek için ant içerken?
Bronx, hacer o morir por siempre.
Bronx, ya yap ya da öl, sonsuza dek.
¿ Estás dispuesto a morir por él?
Onun için ölecek misin?
Barry, mira, mi teléfono está a punto de morir.
Barry, bak. Şarjım bitmek üzere.
Es decir, yo- - pensé que iba a morir.
Öleceğim sandım.
Podríamos quedarnos sentados en estos sillones podridos en esta casa de mierda y morir, como ratas, como tu padre.
Bok içindeki bu evde şu çürük sandalyelerde oturup sıçanlar ya da baban gibi ölebiliriz.
En todo caso... es un buen día para morir en el mar.
Bir şey olursa bugün denizde ölmek için güzel bir gün.
Lo llamamos la Rosa Azul por una frase pronunciada por una mujer en uno de estos casos antes de morir, lo que sugería que las respuestas no podían conseguirse, excepto por un camino alternativo que recorremos desde entonces.
Bu vakalardan birindeki bir kadının ölmeden hemen önce ifade ettiği bir tabir sonrası adını "Mavi Gül" koyduk. Yani bu da, bu cevaplara o günden beri izlediğimiz alternatif yol dışında ulaşılamayacağını gösteriyordu.
Luego estos putos políticos cantan mientras nos atragantamos y tosemos traicionados y abandonados a morir.
Sonra bu pezevenk politikacılar bizler kusup öksürürken ve ölmek üzere sırtımızdan vurulmuşken şarkı söylüyorlar!
Sólo quiero morir o cambiar.
Yalnızca ölmek ya da değişmek istiyorum.
¡ Vamos a morir Ryan, vamos a morir!
öleceğiz!