Translate.vc / Espanhol → Turco / Museum
Museum tradutor Turco
83 parallel translation
MUSEO DE EL CAIRO
KAHİRE MÜZESİ CAIRO MUSEUM
Sólo hay uno igual en el Museo Británico.
Bunun bir tek benzeri British Museum'da bulunuyor.
Entonces el Museo Británico no tenía la única copia.
O halde tek kopya British Museum'de değil.
Había una en British Museum, pero fue clausurada... cuando London Transport absorbió a las otras compañías.
İngiliz Müzesi tarafında vardı bir tane ama o da Londra Nakliyesi küçük şirketleri satın alınca kapatılmıştı.
¿ Holborn y British Museum?
Holborn ve İngiliz Müzesi?
Museum.
Müze.
Abrirá en el Modern muy pronto. iba a hacer un artículo sobre Sol para lnsights.
Modern Museum'da yeni bir sergi açılıyor.Insights dergisinde Sol hakkında bir yazı yazmalıyım.
La Muestra Wells de Londres, del Museo Británico.
Wells sergisi British Museum'dan getirildi.
Habrá una exhibición de la UN en el Metropolitan Museum la semana entrante.
Gelecek hafta Metropolitan Müzesinde bir BM hayır toplantısı var.
En el Museo Británico esperaba hallar alguna pista.
British Museum'da bir ipucu bulurum diye ümit ettim, durdum.
Están en el Museo Británico, o en el Louvre.
British Museum ya da Louvre'dan bile
Estamos trabajando en un estudio sobre el Fauvismo para el Museo Británico de Arte Moderno.
British Museum'un modern sanat bölümü adına Fovizm akımı üzerinde çalışıyoruz.
No hay duda de que surgirán rivalidades entre el Dr. Fosswell del Museo Británico y el Dr. Schneider, del Museo Metropolitano de Nueva York ;
British Museum'dan gelen Dr. Fosswell ile New York Metropolitan Müzesi'nden gelen Schneider arasında rekabet yaratacağı kesin.
Bueno, claro, el Museo Británico debe presentar a su candidato. ¿ Y el Metropolitan qué?
British Museum'un da işin içinde olması gerek tabi.
El Museo Británico acepta que yo sustituya a mi padre en la excavación.
Ben ilgileniyorum. British Museum, keşfin başına benim geçmemi istiyor.
Es el guardián de las antigüedades del Museo Británico, n'est-ce pas?
British Museum'un antika bölümünün başındaki kişi, değil mi?
El Museo Británico sólo mandaría a su arqueólogo más veterano.
British Museum, en kıdemli arkeologlarından başkasını asla göndermez.
¡ El baile del Field Museum me pareció precioso!
Field Müzesi Balosu harikaydı!
Trabajo en el Media Museum.
Media Museum adına çalışıyorum.
¿ Tú y yo vamos camino del museo?
Sen ve ben? Are we museum bound?
Harrison era un famoso abogado, que tomaba baños de vapor y vivía en el piso 39 del Museum Tower.
Harrison çok başarılı bir avukattı Ron Perlman ile buhar banyosu yapardı ve Museum kulesinin 39. katında kendi dairesi vardı.
Bueno... los eruditos de Bembridge me han estado suplicando... que dirija el Museo Británico.
Şey... Bembridge grubu British Museum'un müdürü olmayı... kabul etmem için yalvarıyor.
- Trabaja en el Museo Británico.
- British Museum'da çalışıyor.
En el Británico, sí segura.
- O hâlâ British Museum'da.
Supongo que no tendrán toda esta tecnología en Inglaterra?
British Museum'da tüm bu teknoloji hâlâ yok, değil mi?
Entraron desde la calle como en el Británico?
Buraya da Britih Museum çiftliğine girer gibi mi giriyorlar?
prestado por el Museo Britanico.
British Museum'dan ödünçmüş.
Ah, es uno de los muchachos de Blackadder, del Museo Británico. Hola.
Blackadder'ın British Museum'daki adamlarından birisin.
El registro de faxes del Museo Británico.
" British Museum faks kayıtları.
Fue un regalo de despedida de mis colegas del museo.
I'll have you know that was a farewell gift from my colleagues at the museum.
Bienvenidos al Museo Conmemorativo Halliwell.
Hoşgeldiniz Halliwell Memorial Museum
Churchill Downs Museo Kentucky Derby
Churchill Downs Kentucky Derby Museum
Ahora este es mi cuarto favorito en todo el mundo. Aparte de la sala de lectura del museo británico.
Burası artık British Museum'daki Okuma Odası dışında koca dünyada en sevdiğim yer.
Esta mujer que trabaja para el "Museo de Herencia" fue asesinada anoche.
Heritage Museum'da çalışan bu kadın dün akşam öldürüldü.
- Fuimos un rato al Museo Británico Y luego al IMAX a ver una peli en 3D sobre los Rolling Stones
Evet British Museum'a, sonra da Rolling Stones'la ilgili bir üç boyutlu film için IMAX'e gittik.
Tú ganas ésta, Sophie, pero me vengaré Todo el domingo en el Museo Marítimo Nacional
Bunu sen kazandın Sophie ama pazar bütün gün National Maritime Museum'da intikamımı alacağım.
Se involucró con una mujer que conoció en un museo británico.
British Museum'da tanıştığı bir kadınla ilişkisi olmuş.
Hey, ese es el Macmillan Museum.
Bu Macmillan Müzesi.
Ella trabajó a medio tiempo en el Macmillan Museum En la tienda de regalos. ¡ Hey!
Yarım gün Macmillan Müzesinde bir hediyelik eşya dükkanında çalışıyormuş.
Éste es Brandy Barber en el Macmillan Museum.
Ben Brandy Barber Macmillan Müzesindeyim.
La plataforma principal estará ubicada al frente del Museo.
Konuşma sahnesi yine burada, Alten Museum'un önünde kurulacak.
Conduciremos a través de Berlín, y nuestra victoriosa marcha finalizará a los pies del Museo.
- Bombalardan etkilenmemiş Berlin'in içinden geçerek bütün ihtişamıyla ayakta duran Alten Museum önünde duracağız.
Iba al British Museum todos los días.
Her gün İngiliz Müzeleri'ni gezerdim.
Trabaja en Museum 52.
52 Nolu müzede çalışıyor.
Pasamos siete horas "CURADOR, TAIJI WHALE MUSEUM" ... tratando de negociar un acuerdo tratando de respetar su óptica.
Onlarla, haklarını çiğnemeyeceğimizi belirttiğimiz bir anlaşma yapabilmek için 7 saat toplantı yaptık.
Era del Whaling Museum y le pregunté : "¿ Sabe quién es el que está en ese auto?"
Ona, "Şu arabadakileri tanıyor musun?" diye sordum.
Fue el primero en reconocer a los dinosaurios, y de hecho él fue el que inventó el nombre, y se convertiría más tarde en el creador y primer director del Museo de Historia Natural de Londres.
O dinozorları teşhis eden ilk kişiydi. Hatta onlara bu ismi veren kendisiydi. Ve daha sonra Londra'daki Natural History Museum'un kurucusu ve ilk müdürü olacaktı.
Aún es uno de los mayores tesoros que guarda el Museo de Historia Natural.
Bu hâlâ Natural History Museum'daki hazinelerin en değerlilerinden.
El Museo de Historia Natural es uno de los más importantes del mundo en su categoría.
The Natural History Museum türünün dünyadaki en önemli örneklerinden biridir.
Fui al L.A. County Museum donde había una muestra de arte, y en el patio del museo estaban todas estas cosas, y había Absolut y estaban sirviendo "Burroughs", porque esta bebida es vodka con Coca-Cola.
Los Angels'daki County Müzesindeki bir sanat gösterisine gittim, ve müzenin bahçesinde bütün bu şeyler vardı, ve her şey vardı, ve Burroughs'a servis yapıyorlardı, çünkü bu içecek vodkalı kola.
Yo soy Leonard Fosswell, del Museo Británico.
Ben British Museum'dan Leonardo Fosswell.