Translate.vc / Espanhol → Turco / Máqúina
Máqúina tradutor Turco
16,412 parallel translation
Me temo que solo quedamos nosotros y la máquina.
Korkarım Makine'yle baş başa kaldık.
No puedo luchar contra la máquina yo solo.
Makine'yle tek başıma baş edemem.
La máquina la contrató. ¿ Qué?
- Onu Makine tutmuş.
Es lo mejor que la máquina haya restablecido sus identidades rotatorias.
Makine'nin dönüşümlü gizli kimliklerinizi yeniden tesis etmesi hepimiz için en hayırlısı olacak.
Pero necesitamos poder hacerle preguntas a la máquina si queremos ganar.
Kazanmak istiyorsak Makine'ye sorular sorabiliyor olmalıyız.
La máquina parece sensata de nuevo.
Makine yeniden aklı başında görünüyor.
Una máquina que te espía cada hora de cada día.
Günün her saatinde sizi izleyen bir makine.
No, pensé en dejarle eso a la máquina.
Hayır, o işi Makine'ye bırakırım diyordum.
Pronto permitiré a las dos entidades enfrentarse una contra otra en una serie de simulaciones controladas con el código de la Máquina examinando el código de Samaritan en busca de debilidades.
Kısa süre içinde ikisinin bir dizi kontrollü simülasyonda birbirleriyle etkileşime girmelerine izin vereceğim. Makine'nin kodu Samaritan'ın zayıf yönlerini bulmaya çalışacak.
El clon miniatura de la máquina está en es ésta laptop.
Makine'nin minyatür klonu bu bilgisayarda.
Puedo conectar la laptop Máquina a la laptop Samaritan mediante ésta computadora central, la cual funcionará como foro para su combate virtual.
Bu merkez bilgisayar aracılığıyla Makine'li laptopu Samaritan'lı laptopa bağlayabilirim. İkisi arasındaki sanal sohbet alanı görevi görecek.
¿ Se refiere a armar a la Máquina?
Makine'yi silahlandırmaktan mı bahsediyorsunuz?
La Máquina es infinitamente más inteligente que cualquiera de los dos.
Makine ikimizden de katbekat zeki.
Si alguien necesita recodificar la Máquina, debería ser la Máquina.
Burada Makine'yi yeniden kodlaması gereken biri varsa..... bu, Makine olmalı.
Han habido más de 10 mil millones de escenarios hasta ahora, y lamento decirlo, la maquiná está en apuros.
Şu ana kadar 10 milyardan fazla senaryo gerçekleşti. Üzülerek söylüyorum, Makine zorlanıyor.
Una máquina que te espía todos los días, a todas horas.
Günün her saatinde sizi izleyen bir makine.
Hemos recibido un nuevo número. Aunque la máquina mantiene su caprichoso sentido del humor.
Makine tuhaf espri anlayışını sürdürse de yeni bir numara geldi.
¿ Está aguantando la réplica de la máquina contra Samaritan?
Makine'nin kopyası Samaritan'la baş edebiliyor mu?
Pues haz que tu máquina los ponga en una prisión de ladrones de guante blanco donde conozcan a más como ellos y roben a más gente inocente.
O zaman makinene söyle onları beyaz yakalıların hapislerine tıksın. Böylece kendi türleriyle bir araya gelip daha çok masum insanı soyabilirler.
La mayoría de las víctimas de atracos no tienen una máquina de matar de 70 kilos.
Çoğu gasp mağdurunun 68 kiloluk ölüm makinesi olmuyor.
No es una máquina de matar.
O ölüm makinesi değil bir kere.
¿ Te ha mandado la máquina?
Seni Makine mi gönderdi?
Sé que la máquina no puede derrotar a Samaritan, y sé que me lo has ocultado porque intentas protegerme.
Makine'nin Samaritan'ı yenemediğini biliyorum. Ve beni korumaya çalıştığın için bunu bana söylemek istemedin.
¿ Te ha mandado la máquina que plantees este argumento?
Makine sizi buraya bunları konuşmanız için mi gönderdi?
Entiendo que tú y John queráis mantener la guardia sobre Fusco, pero la máquina parece pensar que está a salvo.
John'la birlikte Fusco'nun başında nöbet tutmak istediğinizi biliyorum. Ama Makine onun güvende olduğunu düşünüyor.
La máquina me dio una misión que puede llevarme hasta ella.
Makine beni ona götürebilecek bir göreve verdi.
Ni una victoria para la máquina.
Makine tek bir senaryoyu bile kazanamadı.
Sé por qué la máquina me trajo aquí.
Makine'nin beni neden buraya gönderdiğini biliyorum.
¿ Qué máquina?
Ne makinesi?
La máquina quiere que le envíe un mensaje a Shaw.
Makine Shaw'a bir mesaj göndermemi istiyor.
Eres un acólito de la máquina.
Makine'nin yardımcılarından birisin.
- La máquina me ha ayudado.
- Makine göndermeme yardım etti.
La máquina me dijo que la misión estaba completa.
Makine görevin tamamlandığını söylemişti.
Nunca debimos confiar en la palabra de la máquina.
Makine'nin sözüne güvenmemem gerekirdi.
- Srta. Groves... - La máquina puede decirnos a dónde ir, quién tiene problemas, pero tenemos libre albedrío.
- Makine hâlâ nereye gideceğimizi kimin başının dertte olduğunu söyleyebiliyor.
- La máquina puede decirnos a dónde ir, quién tiene problemas, pero tenemos libre albedrío.
Ama bizim da hâlâ özgür irademiz var.
¿ Y de los nombres de los acólitos de tu máquina?
Makine'nin yardımcılarının isimlerini?
Han comprimido la máquina a su código principal, escondiéndola en alguna parte.
Makine'yi çekirdek kodlarına kadar sıkıştırıp bir yere sakladılar.
No podemos llevarla hasta la máquina.
Onu Makine'ye götüremeyiz.
Puede que tenga información que pueda ayudar a la máquina.
Çipi inceleyeceğim. Makine'nin işine yarayabilecek bilgiler çıkabilir.
¿ Sigue entonces viva la máquina?
- Makine yaşıyor mu?
Porque se lo permitimos. Ahora, pórtese bien y llévenos hasta la máquina y su base de operaciones.
Şimdi uslu bir kız ol ve bizi Makine ve operasyon üssüne götür.
Sabrían dónde está Finch, la máquina, y atacarían.
Finch'in ve Makine'nin yerini öğrenirler.
John, no podemos abandonar a la máquina.
- Bir an önce oradan çıkmalısın.
No vamos a volver donde la máquina hasta que hayamos hablado esto.
Sende ters giden bir şey var. Bunu konuşana kadar Makine'ye gitmiyoruz.
Tenemos que volver a la máquina.
Makine'nin yanına gitmemiz gerekiyor.
Tenemos que volver con Harold y la máquina.
Harold ve Makine'nin yanına gitmemiz gerekiyor.
Y no nos ha acercado ni un ápice a la ubicación de la máquina.
Ve yine Makine'nin bulunduğu yere yaklaşamadı.
Podría ponerme en vuestra contra en cualquier momento y aunque no lo hiciera, podría llevarles hasta la máquina.
Her an size sırt çevirebilirim. Hem bunu yapmasam bile onları Makine'nin yerine götürebilirim.
Quieres decir que la máquina ha perdido cada hipotética ronda contra Samaritan.
Yani Makine, Samaritan'a karşı her varsayımsal raundu kaybetti.
Finch, la máquina se ha equivocado.
Finch, Makine bu numarayı tutturamamış.