Translate.vc / Espanhol → Turco / Müller
Müller tradutor Turco
188 parallel translation
¡ Van por la calle Miller!
"Müller Caddesinden intikal ediyorlar!"
- En la calle Miller ya no pudimos seguir adelante.
" Müller Caddesindeyken bir anda kalakaldık!
¿ Ésa se la sabe, Müller?
Bunu biliyor musun, Müller?
Lo crea o no, Müller, esta noche será la primera vez que logre llegar al teatro a tiempo para el primer acto.
İster inan ister inanma, Müller, bu gece ilk kez birinci perdede tiyatroda olacağım.
Déjeme decirle algo, Müller.
Sana bir şey söyleyeyim mi, Müller?
Müller, quede en hacer - No, espere.
Müller, şeyi hazırlasana - Hayır, dur.
Müller
Müller.
Müller, venga aquí.
Müller, buraya gel.
Müller.
Müller.
- Müller
- Müller.
Müller, coja el coche.
Müller, arabayı hazırla.
- Müller Tercero.
- Üçüncü Mueller.
Müller Tercero.
Üçüncü Mueller.
Tercero. Hay tres Müller en su batallón.
Üçüncü... ordularında üç tane Mueller var.
Aquí, Müller, tiene algo de chocolate.
Vay canına, çikolata.
- ¿ No ha dicho que se llama Miller?
Adının Müller olduğunu sanıyordum.
Moeller es sujefe.
Müller işvereni.
Sabemos que hace una semana Moeller se puso en contacto con él.
Müller'in bir hafta önce Banat'la temasa geçtiğini biliyoruz.
Me pregunto si se llama Moeller.
Merak ediyorum, adın Müller olabilir mi acaba?
- ¿ Sabía que Moeller estaba a bordo?
Müller'in gemide olduğunu biliyor muydun?
- Lo supe al verlo con Banat.
Banat'la konuştuğunu görene dek onun Müller olduğunu anlamamıştım.
Dígale que acepta su propuesta, que no confíia en mí y que le he amenazado.
Müller'e gitmeli ve teklifini kabul ettiğini söylemelisin. Ona, bana güvenmediğini söyle. Seni tehdit ettiğimi.
Müller revise todo, del sótano al tejado.
Muller, tüm binayı çatısından kilerine kadar kontrol edin...
- ¿ Encontró algo, Müller?
- Bir şey buldun mu, Mueller?
Es una orden. ¡ Müller!
Bu bir emirdir. Muller!
Dile a Herr Muller que suba aqui.
Bay Müller'den buraya gelmesini rica et.
- ¿ Y Müller?
- Muller'den haber var mı?
¿ Qué hay de Müller?
- Evet ne var?
¿ Qué pasa, Müller?
Bekleyin. Yapamazsınız... Durun!
Unos italianos locos.
Ne oluyor Müller?
Paul Müller Schultz. Perdóneme.
Ben Paul Muller Schulze Spuvelino.
Capitán Müller.
Yüzbaşı Müller.
- Ha entrado en San Vittore hoy lo acompañaba el coronel Müller.
- Bugün San Vittore'ye götürülmüş. Albay Muller refakat etmiş.
¿ Coronel Müller?
Albay Müller?
Quiero hablar con el coronel Müller.
Albay Müller ile konuşmak istiyorum!
Despacho del coronel Müller.
Albay Müller'in ofisi.
Coronel Muller al habla.
Albay Müller konuşuyor.
Oficina del Coronel Muller.
Albay Müller'in ofisi.
Lo siento, el coronel Müller no está
Korkarım Albay burada değil.
- ¿ Sabes lo que decía Müller?
Sacha Guitry'nin dediği gibi :
Con el coronel Müller, por favor.
Albay Müller, lütfen.
Y el Dr. Muller de Alemania.
- Alman meslektaşı, Dr. Müller.
Me tomé la libertad de prometerle al Dr. Muller que le daría la receta de su souffle de patatas.
Dr. Müller'e, patates suflenizin tarifini bana verebileceğinizi söyledim. - Evet, evet.
¿ Ha entendido, Herr Muller?
Anlaşıldı mı, Herr Müller?
La vida es difícil para los recién casados. Ya lo dice el Sr. Muller.
Genç bir çift için zor olduğunu, dün Bay Müller de söylemişti.
Ludwig Müller, Obispo del Reich ( Obispo de la Iglesia Evangelista Unida de Alemania )
Ludwig Müller, Birleşik Alman Evanelist Kilisesi Reich Piskoposu
- De acuerdo.
Bu gece, Müller'le görüştükten sonra kamarana dönüp kapını kilitleyeceksin. Tamam.
¡ Müller!
Adamlar!
- Sí, señor. - ¿ Sigue buscando a Müller?
- Muller'i mi arıyorsun?
Coronel Müller.
Albay Müller.
Le repito.
Tekrar ediyorum, Herr Müller...