Translate.vc / Espanhol → Turco / Nave
Nave tradutor Turco
26,207 parallel translation
Como le dije a Martin, la nave de salto puede hacer un solo viaje temporal hasta 2016.
Martin'e de söylediğim gibi, Yedek Gemi 2016'ya tek yön bir yolculuk yapabilir.
Bueno, no hay nada dentro de la nave de salto, Jefferson, sino que es la nave en sí misma.
Yedek Geminin içinde bir şey yok tabii Jefferson fakat aracın kendisi tedavi edebilir.
Verás, esta nave está preprogramada para volver a 2016.
Bu gemi 2016'ya dönmek için programlanmış.
Cuando te obligué a entrar en esta nave la primera vez, solo pensaba en mí mismo.
İlk gün seni bu gemiye binmek için ilaçladığımda sadece kendimi düşünüyordum.
La nave de salto. ¿ Dónde está?
Yedek Gemi. Nerede?
Mientras tanto si el resto de nosotros no podemos encontrar el modo de como pilotar la nave sin Gideon, nunca podremos salir de la corriente temporal.
Bu yüzden Doktor Palmer'la gidip onu tekrar yakalamanızı istiyorum. O sırada geri kalanımız Gideon olmadan gemiyi çalıştırmayı beceremezsek Zaman Akıntısından kurtulamayacağız.
Sí, y no vamos a llegar allí si no bajas la trayectoria de la nave doce grados a mi señal.
Evet ve gemiyi işaretimle eksi 12 derece indirmezsen oraya asla ulaşamayacağız.
¿ Pero quién pilotará la nave?
Gemiyi kim yönetecek?
Nave del tiempo Waverider, hemos tomado el control de sus sistemas de navegación.
Zaman gemisi Dalgagüdücü. Güdüm sisteminizi kontrol altına aldık.
¿ Solo porque me robó a mi chica y trató de apoderarse de la nave?
Sevgilimi çalıp gemiyi ele geçirmeye çalıştığı için mi?
Busquen en su nave a los otros.
Diğerlerini de gemide arayın.
Los hombres de Druce tomaron tu nave.
Druce'un adamları gemini ele geçirdi.
Antes de hacer eso, no creemos por un segundo sus seres queridos están en su nave,
Öncelikle şunu söyleyeyim, sevdikleri insanların geminde olduğuna inanmıyoruz.
Busquen a los demás en su nave.
Diğerlerini de arayın.
Entonces enviarlo en la nave de salto probablemente no fue una buena idea.
O halde onu Yedek Gemiyle yollamak iyi bir fikir değildi muhtemelen.
Bueno, esa es la belleza de tener una nave temporal.
Zaman Gemisine sahip olmanın güzel yanı da bu.
Ya ha demostrado ser muy adepta para pilotar esta nave.
Bu gemiyi yönetme konusunda ne kadar başarılı olduğunuzu kanıtladınız.
Tal vez estando en esta nave viajando a través del tiempo empecé a preguntarme que es lo que tendrá el futuro para mí... y para ti... y para mí y para ti.
Belki de bu gemide zaman yolculuğunu yaptığımdan düşünüyorum bunları... Gelecekte beni ne bekliyor diye merak etmeye başladım. Seni bir de.
Regresando la nave de salto a la Waverider.
Yedek Gemi'yi Dalgagüdücü'ye geri götürüyorum.
El niño bonito dijo que hay que sujetar este palito para que la nave explote.
Tatlı çocuk geminin patlaması için bu çubuğu tutmam gerektiğini söyledi.
Los Amos del Tiempo ya no tienen nada ahora que su nave quedó totalmente destruida.
Zaman Efendilerinin gemileri patladığına göre ellerinde hiçbir şey kalmadı.
No mucho, me temo, pero me han provisto de una nave temporal.
Korkarım ki çok değil, fakat bana bir Zaman Gemisi verdiler.
Pero mi nave se desvió de rumbo y para cuando llegué aquí, mi primo ya había crecido y se había convertido en Superman.
Ama kapsülüm rotadan çıktı ve ben buraya gelene kadar kuzenim çoktan büyümüş ve Superman olmuştu.
Pero mi nave se desvió de rumbo y para cuando llegué aquí, mi primo ya había crecido y se había convertido en Superman.
Ama kapsülüm rotadan çıktı ve ben buraya gelene kadar kuzenim çoktan büyüyüp Superman olmuştu.
Eres el capitán de una nave espacial, y viniste a rescatarme.
Sen uzay gemisi kaptanısın ve beni kurtarmaya geldin.
Porque si te atrapa oso, que va a la nave que fuera a una escuela militar para los malos niños.
Çünkü ayı seni yakalarsa, kötü çocuklar için olan bir askeri okula gönderecek.
La nave de Egipto, señor.
- Mısırdan gelen gemi efendim.
¿ Cómo está mi nave?
Gemim ne durumda?
Algunos dicen que nunca ha estado mejor, aunque todavía me estoy acostumbrando a la ejecución de la nave
Kimilerine göre hiç olmadığı kadar iyi durumda.
el suyo de la nave, teniente.
Gemi sana emanet yüzbaşı.
Esto es una nave temporal.
- Zaman gemisi bu.
Savage tiene una nave temporal, cortesía de los Amos del Tiempo.
Zaman Efendilerinin sayesinde Savage'ın elinde artık zaman gemisi var.
Si vas a volver a esa nave, nosotros también lo haremos.
Sen döneceksek gemiye, biz de seninle geleceğiz.
La nave no va a estar aquí, viejo.
Gemi burada olmayacak ihtiyar.
Esa nave no despegará sin nosotros.
O gemi biz olmadan kalkmayacak.
No es que quiera ignorar lo que acaba de pasar, pero tenemos que encontrar a Savage, asumiendo que Kendra y Carter todavía están en su nave temporal.
Az önce olanları görmezden gelmeyelim ama yine de Savage'ı bulmamız gerekiyor tabii Kendra ve Carter hâlâ zaman gemisindeyse. - O...
Gideon ha detectado una lectura temporal consistente con la de una nave temporal.
Gideon, zaman gemisinin zamansal iziyle benzerlik gösteren izler tespit etti.
Lleven esto a la nave.
Bunu gemiye götürün.
- Entonces, ¿ esta es una nave espacial?
- Uzay gemisi mi bu yani?
- Es una nave temporal, pero sí, también puede viajar por el espacio.
- Zaman gemisi aslında ama evet, aynı zamanda uzayda da yolculuk yapabilir.
Bueno, moví la nave para expulsar el meteorito antes del impacto, y luego,... hice un salto temporal para escapar.
Gemiyi meteoru güneşe çarpmadan önce fırlatabileceğim bir açıya ayarladım, sonra da zaman atlaması yaptım.
No suban a esa nave.
O gemiye binmeyin.
El cuerpo de Rod fue encontrado ahorcado en una nave industrial.
Rod bir sanayi biriminde asılmış olarak bulundu.
Esta cámara está a menos de un kilómetro de la nave industrial.
Bu kamera sanayi bölgesine bir kilometreden daha yakın.
Acaba de entrar en la nave industrial donde se encontró el cuerpo de Rod Kennedy.
Rod Kennedy'nin cesedinin bulunduğu binaya girdi.
Voy de camino a la nave industrial en que encontramos a Kennedy.
Rod Kennedy'nin bulunduğu yere doğru gidiyorum.
NTW-7 es la referencia del objeto dada a la cuerda encontrada en la nave industrial en la que Hari Bains fue arrestado.
NTW-7, Hari Bains'in tutuklandığı endüstriyel birimde bulunmuş halata tahsis edilmiş addır.
Lo que están sugiriendo los forenses es que usted la puso allí en la nave industrial, para incriminar falsamente a Bains en el asesinato de Kennedy
Adli tıp gösteriyor ki onu o endüstriyel birime Bains'i Kennedy'nin cinayetinden haksız yere suçlamak için sen yerleştirmişsin.
Creo que perdimos el control de la nave.
Geminin kontrolünü kaybettim.
Esta es una nave temporal.
- Evet.
Llego en una nave espacial...
"The Day the Earth Stood Still." gibi uzay gemisiyle ineceğim.