Translate.vc / Espanhol → Turco / Nerf
Nerf tradutor Turco
56 parallel translation
Eres una espastica bolsa Nerf todo el tiempo.
Spastik bir sinir küpü gibi davranıyorsun her zaman.
Poderoso como gorila, pero suave como Nerf.
Goril kadar güçlü, ve pamuk gibi yumuşak.
Bolas Nerf, disco freesbi.
Oyuncak toplar, frizbi.
Se lo voy a decir cuando todos los autos se fabriquen de "Nerf".
Hep söylemişimdir. Arabaları kağıttan yapmaları lazım.
¿ Qué va a pasar con tu auto "Nerf" cuando llueva?
Peki bu arabayı yağmurda ne yaparız.
¿ Qué, tendremos media hora por día para practicar?
Ne yani, Nerf topuyla antrenman yapmak için günlük yarım saatimiz mi olacak?
Las pelotas Nerf, en el 15.
Nerf marka olanlar, on beşinci koridorda.
Dito, le pedí a tu amigo Nerf que te llamara.
Dito, seni araması için arkadaşın Nerf'i aradım.
Tu amigo Nerf es un buen muchacho.
Arkadaşın Nerf, şey, o iyi bir çocuk, bilirsin. Gelsen, seni havaalanından alabileceğini söyledi.
Nerf, ¿ subiste allí para escribir " Bruce Lee?
Nerf, oraya tırmandın mı?
Dito, soy Nerf.
Ee, Dito, benim, Nerf.
Tu viejo amigo Nerf.
Eski dostun Nerf.
Sé dónde está. Nerf dice que están en Queensbridge.
Nerf bana Queensbridge'de nerede takıldıklarını söyledi.
- Oye, muévete. - ¡ Oye, Nerf!
Yo, Yo, çık dışarı!
Oye, Nerf, ¿ de dónde demonios sacaste el auto?
Hey, sikik, Nerf, arabayı nereden buldun?
Nerf dijo que tuvo un ataque de epilepsia o algo así.
Nerf bana ona bir yerden haciz geldiğini söyledi, Büyük Market'ten.
Nerf.
Nerf.
Me llamo Nerf.
Benim adım Nerf.
Sí. Nerf me dijo que estarías en tu esquina.
Evet, Nerf söylemişti, köşende olacağını söyledi yine.
Con la de Nerf.
Nerf'de.
Con la madre de Nerf.
Nerf'in annesinde.
El padre de Nerf es negro.
Nerf'in babası siyah.
- Es negro. Nerf es Nerf.
Nerf bildiğin sikik Nerf'tir adamım.
Nerf, larguémonos de aquí.
Nerf, hadi siktirip gidelim.
¡ Nerf!
Nerf!
Nerf, trae el auto de tu madre.
Nerf, annenin arabasını getir.
Antonio y Nerf me llamaron.
Antonio ve Nerf aradılar.
- Nerf te lo dijo, ¿ verdad?
Nerf sana söyledi, değil mi? Evet.
¡ Eres un pastor de nerfs, tonto y desaliñado!
Seni kibirli, yarım akıllı, pasaklı nerf çobanı!
Eres mi pastor de nerfs.
Benim nerf çobanımsın.
- Tú eres mi pastor de nerfs.
- Sen de benim nerf çobanımsın.
Hay que suavizar el mundo.
Let's Nerf the world.
Veredas de goma espuma.
Nerf Sidewalks.
No dejaré que Meg se transforme en mi fútbol débil y mi clóset completo.
Meg'in tuvaletteki Nerf topu gibi olmasına izin vermeyeceğim.
Me puse cinta, bolas de algodón y medio balón Nerf, pero funciona, ¿ no?
Burada bir bant, burada pamuklar yarım bir yumuşak oyuncak top.
¡ Eres un completo gilipollas!
Ne alaka, seni kibirli, yarım-akıllı, pis-görünüşlü nerf çobanı *!
Eres mi compi.
Seni gidi nerf çobanı.
- Tú eres mi compi.
- Seni gidi nerf çobanı.
Jugamos Nerf Basketball escuchamos música.
Evde top oynadık, müzik dinledik.
Rawlings, Spalding, Callaway, Dunlop, y allá está Nerf.
Bu Rawlings, Spalding, Callaway, Dunlop, ve şuradaki de Nerf.
¡ Guerra de pelotas de goma!
Nerf * savaşı!
En la terapia de pistolas Nerf, también ustedes reciben un tiro si bloquean el camino de entrada o se retrasan en el pago, o si se duermen durante la sesión.
Öfke terapisinde şunları yaparsanız da mermiyi yersiniz. Girişi kapatırsanız, faturayı geç öderseniz veya seans sırasında uyursanız.
¿ Qué opina sobre disparos a los pacientes con una pistola Nerf?
Hastalarını sahte tabancayla vurma konusunda ne dersiniz?
Nerf rifle. Mass Effect 3.
Su tüfeği, Mass Effect 3.
¡ Cométela tontaina, amiguete!
Nerf toplarını ye!
Siento como que estoy anidando en el útero de una señora "Nerf".
Nerf oynayan bir bayanın vajinasına sıkıştırılmışım gibi hissediyorum.
Todo lo de Steve está hecho de goma espuma.
Steve'in odasındaki her şey Nerf'ten yapılmış.
Ahí hay un set de tenis de juguete mitad en el suelo, mitad en la papelera, nada yendo conmigo a casa.
Nerf tennis seti var yarısı yerde, yarısı sepetin içinde ve ben hiçbirini alamıyorum.
Una NERF.
- Plastik silah.
Mamá, Kara y yo tuvimos un enfrentamiento épico de Nerf...
- Anne Kara'yla oyun oynadık. - Evet oynadık.
Mamá, Kara y yo tuvimos un enfrentamiento épico de Nerf... Sí, así es.
- Evet oynadık.