Nile tradutor Turco

- El Reina del Nilo. - ¿ Está seguro?

- Nile Queen'di.

El hombre con el que hablé, dijo que era el Reina del Nilo.

Konuştuğum adam, geminin Nile Queen olduğuna emindi.

Al estar cerca del Nilo, teníamos agua.

Nile yakınlıktan, suyumuz vardı.

¿ Quieres que deje las 11.000 hectáreas de tierra más fértiles... a este lado del Nilo a un borracho?

Nile Vadisi'ndeki 11.000 hektar verimli toprağı... bir ayyaşa bırakmamı mı bekliyorsun?

Nile...

Nil'den...

Ernie Niles es audaz como pocos.

Ernie Nile gördüğünüz en cesur adamıdır be!

El secuestrador me ha pedido que ponga para arriba el Hotel del Nilo Azul, Goa.

Kaçıranlar, Goa'nın Blue Nile otelinde kalmamı istediler.

Dijeron que nos habían puesto en el Hotel Blue Nile!

Baadshah ile birlikte Otel Nile'de kalacağımızı söylemişlerdi. Neden getirdiniz bizi buraya?

Evolucionó de Niles a Nilesy a Niley a Nile E. Coyote y ahora simplemente, el Coyote.

Sonra Ni-lee.. Sonra da Nile E. Kır Kurdu. Şimdi de kısaca Kır Kurdu diyorlar.

# By the Nile # Por el Nilo

Nil kıyısında

Xena, el Nilo ( "The Nile" = "denial" = negación ) no sólo es un río de Europa.

Zeyna biliyorsun... Nil nehri... Sadece Avrupa'ya uzanmıyor.

Vengo directa del cielo azul Aayi Main Aayi Nile Gagan Se fuí escogida entre las estrellas Laayi Main Laayi Taaron Ke Chunke el que está hecho para mí Mere Liye Jo Banaa Hai escucha esto, donde te escondas Sun Le Jahaan Tuu Chupa Hai

Geldiğim yer... mavi gökyüzü yıldızlar getiriyorum, sanki tanrıdan bir hediye gibi. O...

Red Courier.

Kırmızı kurye ben Nile.

- No, un amigo mío, Nile.

- Hayır bir arkadaşım, Nile.

No, mi amigo Nile lo hizo.

Hayır, Nile yaptı..

Soy Nile.

Simon, benim Nile.

Nile, maldito bastardo.

Nile, seni lanet herif!

Usando esas molestas ratas de sótano para derribar el avión de Nile haciéndolo parecer un golpe cubano.

Sıçanlarla Niles'ın uçağını düşürüp işi Kübalıya yıkmak.

Nile Perch, Mwanza Fish...

Mwanza Balığı...

- Es más parecido al virus West Nile que al Español

- Batı Nil'e İspanyol'dan daha yakın.

Es el mejor cubiculo al oeste del Nilo.

Nile'in batısındaki en iyi kubide burada.

Están preocupados por el virus del Nilo Occidental y rociaron etil-paration en la ruta del autobús.

Belediye West Nile'dan endişelendiği için otobüs güzergâhının yakınlarında etil-parathion sıkmış.

Imagino que probablemente sólo necesite quedarme en casa y descansar por si acaso es, ya sabes, el virus "West Nile" o algo.

Muhtemelen evde kalıp dinlenmem durumum için daha iyi olur biliyorsun bu... - Batı rüzgarı yada onun gibi.

Las autoridades tomaron esta decisión por aumentar los casos del virus West Nile unido al gran incremento del número de mosquitos en algunas zonas.

Yetkililer ilaçlamanın batı Nil virüsü ile ilgili birkaç vakadan kaynaklandığını belirtti, bazı bölgelerdeki sivrisinek artışına bağlı olarak.

"El sublime filme checoeslovaco fue seguido por el egipcio" Son of the Nile. "

"Görkemli Çek filmini Mısırlı Nil'in Oğlu takip etti."

Ya he descartado gonorrea, hepatitis viral, sífilis, estafilococos, neumonía atípica, meningitis, endocartitis, virus influenza, fiebre del Nilo y los síndromes respiratorios.

Bel soğukluğu, viral hepatit, sifilis, atipik zatürre, menenjit, endokardit, grip, west nile ve sars'ı eledim.

Que es más consistente con "West Nile Insepolidis".

Ki burası Batı Nil de değil

- Con los Hot 8, en Blue Nile.

- Hot 8'le Blue Nile'da.

Mañana tocaré en el Blue Nile en la calle Frenchmen.

Bazen de kendi orkestramda. Yarın Frenchmen Sokağı'nda Blue Nile'da çalacağım.

Blue Nile tenía unos lugares libres en su agenda. - Sí.

Blue Nile'ın programında iki gece boşluk vardı.

Si quieren oír más sobre mis delitos pueden tomar sus bebidas y venir ya mismo al Blue Nile para oír a los Apóstoles del Soul.

Suçlarımı biraz daha duymak istiyorsanız içkilerinizi alıp şimdi hemen Blue Nile'a gelin ve The Soul Apostles'ı dinleyin. Evet. burası New Orleans.

Me lo hicieron por encargo para que fuese igual que el que Bette Davis usó en Muerte en el Nilo.

"Bette Davis in Death on the Nile" daki gibi görünsün diye sipariş üzerine yaptırtmıştım.

Esta es la Comandante Tana Nile.

Ben Komutan Tana Nile.

Nuestra propuesta es la siguiente : y luego deshacernos de él tan pronto como sea posible.

Askeri İnzibat Komutanı Nile Dawk olarak önerimizi aktaracağım. Bizler Eren'in bedeninin en ince ayrıntısına kadar incelenip sonrasında da hemen ortadan kaldırılması gerektiğine inanıyoruz.

¡ Nile!

Nile!

Es una revuelta en Heliópolis, al norte del delta del Nilo.

Heliopolis'te isyan çıkmış. Nile bölgesinin kuzeyin'de.

Luego, detrás Pioneerof the Nile.

Arkadan Pioneerof the Nile geliyor.

Luego Terrain, detrás Pioneerof the Nile y Mine That Bird terminó último.

Arkasından Terrain ve Pioneerof the Nile geliyor ve son sırada Mine That Bird var.

Ese es Baffert y su esposa con Pioneerof the Nile.

Onlar da Baffert ve karısı at da Pioneerof the Nile.

Y nuestro próximo caballo es Pioneerof the Nile.

Sıradaki at Pioneerof the Nile.

Número 16, posición de puesto 16 para Pioneerof the Nile.

16 numara. Pioneerof the Nile 16 numara.

- PIONEEROF THE NILE

- PIONEEROF THE NILE

Dunkirk es la segunda opción con 5 a 1 y Pioneerof the Nile de Bob Baffert es la tercera opción con 6 a 1.

Dunkirk, 5'e 1 ikinci sırada. Bob Baffert'ın Pioneerof the Nile'ı 6'ya 1 üçüncü sırada.

Pioneerof the Nile está arriba.

Pioneerof the Nile arkalarında.

Por fuera, Pioneerof the Nile.

Dış kulvarda Pioneerof the Nile.

Regal Ransom presiona mucho y allí va Pioneerof the Nile.

Regal Ransom bastırıyor, Pioneerof the Nile atağa geçti.

Pioneerof the Nile avanza por...

Pioneerof the Nile atakta...

Regal Ransom y Pioneerof the Nile van al frente por fuera del palo ocho.

Regal Ransom ve Pioneerof the Nile son düzlükte atağa geçtiler.

- Acabo de entrevistar a Nile Rodgers.

Ben Nile Rodgers röportaj var. Serin.

Nilo Occidental, negativo.

West Nile virüsü yok.

Sabemos lo contento que estuvo por su potro,

Bu Derbide atın Pioneerof the Nile için çok heyecanlısın. Neden?