English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Observer

Observer tradutor Turco

116 parallel translation
Sí, me dijo que tenía un puesto en el Observer, pero no me dijo cuál.
Evet, "The Observer" gazetesinde olduğunuzu söylediniz ama işi söylemediniz.
Si me daban el Observer, la cosa iba bien.
... bana "The Observer" i uzatırsa, mesele yok.
¿ Era una especie de misionero del Observer?
Desenize bir Observer rahibi olmuşsunuz?
Si me daban el Observer, yo pegaba en nombre del Post, y si me daban el Post, pegaba en nombre del Observer, era fácil.
Herif bana "The Observer" i uzatırsa, "The Post" hesabına yumrukluyordum "The Post" u uzatırsa, "The Observer" hesabına yumrukluyordum.
Aticé al tipo por darme el Observer.
"The Observer" uzatan adamı dövmüştüm.
El Observer está insinuando que él mató a su hijo.
"The Observer" oğlunuzu onun öldürdüğünü şimdiden ima ediyor.
Conmigo y con el Observer usted triunfará.
Ama yanınızda ben ve "The Observer" olursak seçim garantidir.
Hay mucha presión en este caso. Especialmente del Observer. Y no puedo quedarme sentado.
Bu olayda bir sürü baskı yapılıyor, özellikle "The Observer" vasıtasıyla ben de burada oturup...
¿ Has visto el Observer? - Sí.
- The Observer'i gördün mü Paul?
El Observer ya habla de un testigo secreto.
- The Observer gizli bir tanık varmış diyor.
Matthews, el director del Observer, está ahí fuera.
- Matthews, The Observer'in yayıncısı dışarıda...
¿ No crees que el Observer ponga esas mentiras?
The Observer'in palavra şeyler bastığını mı sanıyorsun?
El Observer prácticamente afirma que le mató él.
Bugünkü "Observer" neredeyse o öldürdü diye yazacakmış.
¿ Por qué no mira si un tal Matthews tiene una casa en el campo?
Observer'in sahibi Matthews'un şehir dışında evi var mı? Öğrenebilir misin?
Nick tiene la hipoteca sobre el Observer y él hace lo que Nick diga.
Nick "The Observer" e ipotek koydurmuş ; onun söyledikleri yapmak zorunda.
Lo más gracioso viene luego. Tan pronto como Nick acuse a Paul dejará que quiebre el Observer. Sabe, él no quiere ser periodista.
En tuhafı da şu Paul Madvig'e attığı iftiradan sonra Nick "The Observer" in iflâsını isteyecek.
- ¿ Para qué? Estará acabado tan pronto salga el Observer mañana.
Sabaha gazete çıkar çıkmaz onun işi bitti demektir.
El Observer irá cargado de dinamita mañana.
Yarınki gazete dinamit gibi bir haber var.
No sé qué va a preguntarme ahora que hemos cerrado el Observer.
O şişko pelikan neremi sorgulayacak mış? - Observer Gazetesini de susturduk ya?
- Oh. Al Observer. - Oh.
The Observer.
Dos párrafos pequeños al final de página del West London Observer.
West London Observer'da iki küçük paragraf geçtiler.
Como usted le dijo a la cámara el 2 de mayo y el 23 de noviembre, y en el "The Observer" y en el "The Daily Mail", y como su programa dejaba claro.
Aslında geçen sene 2 Mayısta Temsilciler Meclisi'nde söylediğiniz gibi ve 23 Kasımda tekrarlamıştınız ve The Observer'daki makalenizde ve The Daily Mail'deki röportajınızda ve parti programınızda da açıkça bulunuyordu.
Al Observer le gustaría entrevistarme.
"The Observer" benimle röportaj yapmak istiyor.
Al Observer le gustaría entrevistarme.
"The Observer" benimle röportaj yapmak istermiş.
Fue objeto de una nota del diario de estudiantes de ayer, El Observador.
Dün öğrenci gazetesi The Observer'da hakkında bir makale yayınlanmıştı.
El fallo del telescopio Hubble y del Mars Observer forman parte
Kanıtları halktan gizlemek için, Hubble Teleskopu'nun ve... -...
Lo necesito todo sobre el telescopio Hubble, el Mars Observer y la misión orbital.
Hubble teleskopu, Mars Observer ve şu andaki görevle ilgili her şeyi istiyorum.
El fallo del telescopio Hubble y del Mars Observer forman parte de una conspiración para negarnos pruebas.
Kanıtları halktan gizlemek için, Hubble Teleskopu'nun ve... -... Mars gözlem uydusunun başarısız olmasını sağladılar.
O el chiflado del Observer.
Ya da Observer'daki budalanın.
¿ Qué chiflado del Observer?
- Observer'daki budala kim?
Tu último artículo en el Observer sobre Anthony Powell fue brillante.
Observer { y : n }'deki yazınız çok iyiydi Anthony Powell hakkındaki.
Un periodista del London Observer, a trabajar.
London Observer muhabiri, işini yapan biri.
Turno noche. Es un poema que publicó en el Observer.
Gece Vardiyası şiirini Observer'da basmıştınız.
Así que estaba muy adelantado a su tiempo y, de hecho, para los que no lo saben, llegó al número ocho en los 100 mejores libros de todos los tiempos de "The Observer".
Zamanının ötesindedir Ve, aslında, bilmeyenler için söylüyorum... The Observer'ın, Tüm Zamanların En İyi 100 Kitabı listesinde 8. sıradadır.
- ¿ Del "Observer"?
The Observer.
¿ cómo se llama esa publicación para la que trabaja?
Yazı yazdığınız yerel gazetenin adı neydi? The Observer.
- The Observer. - The Observer, correcto.
The Observer, evet doğru.
Ah, es verdad, The Observer.
Doğru ya. The Observer'dı.
El padre de Vivian tiene un amigo en The Observer.
Vivian'ın babasının Gözlemci'de çalışan bir arkadaşı varmış.
¡ Escuchad esto!
Hey! - Londra Observer gazetesine göre Sovyetler, Macaristan'a saldırırsa bu Amerika'yı, özgürlük savaşçılarına askeri yardım yapmaya yöneltecektir. Dinleyin!
Pauletta me entrevistó para ese último artículo de "The Observer".
Pauletta benimle "the observer" için röportaj yapmıştı.
Leemos The Observer y el Sunday Times.
Biz the Observer ve the Sunday Times alırız.
- ¿ Oh, te he mencionado que empezó cómo una asistente principiante en el "New York Observer"?
The New York Observer'da yardımcı asistan olarak başladığını söyledim mi?
Se suponía que hiciera una entrevista con "The Observer".
Observer için röportaj yapacaktım.
Alguien acaba de describir a nuestro segundo Observer.
İkinci Gözlemci'nin görüldüğüne dair bir ihbar telefonu gelmiş.
He conseguido un trabajo cubriendo crímenes en el Manhattan Observer.
Manhattan Observer'da adli olaylar biriminde iş buldum.
Conseguí trabajo como reportero de policiales en el Manhattan Observer.
Manhattan Observer'da suç raporuyla ilgili bir iş aldım.
Acabo de comenzar a trabajar como periodista de sucesos en el Manhattan Observer.
Manhattan Observer'da suçlarla ilgili bir muhabirlik işi aldım.
¿ De qué? Un escritor de The Observer me envió un artículo sobre ti.
Observer'dan bir yazar senin hakkında bir yazı yolladı.
Levanté la vista... Y ahí estaba Sam, sin paraguas sosteniendo una copia del New York Observer sobre mi cabeza.
Havaya baktım ve Sam'i şemsiyesi olmadan kafamın üzerinde New York Observer'ın bir sayısını tuttuğunu gördüm.
Citizen Observer
Alexander Hamilton, Robert Morris ve banka başkanı

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]