Translate.vc / Espanhol → Turco / Oda
Oda tradutor Turco
21,281 parallel translation
De todos modos, tu habitación está arriba de la mía.
Neyse, üstteki oda benim.
En vez de castigar la mala conducta colocaremos juntos a los infractores sin juzgarlos en un espacio llamado el "salón circular".
Kötü davranışa ceza vermek yerine olaya karışanları bir araya getirip yargılanmadan konuşabilecekleri bir Çember Oda yapacağız.
Puedo pedir el servicio de habitaciones, o debería haber un minibar justo debajo del armario principal.
Oda servisinden isteyebilirim veya gardırobun hemen altında bir minibar olması gerek.
Esta habitación está probablemente exactamente como la recuerda, señor, aunque los baños han sido completamente reformados.
Bu oda banyoları baştan aşağı yenilenmiş olsa da muhtemelen tam olarak hatırladığınız gibi olmalı efendim.
Ha solicitado un servicio de habitaciones para la 2104.
2104'e oda servisi istedi.
Servicio de habitaciones.
Oda servisi.
Tengo tres suites y dos habitaciones reservadas a mi nombre.
Adıma üç süit ve iki oda ayırtılmıştı.
Dijo que en su casa hay una sala especial con sus pertenencias personales de cuando era niño.
Dediğine göre evinizde özel bir oda varmış çocukluğunda kişisel eşyalarıyla doluymuş?
Esta habitación es mucho más grande de lo que imaginé.
Bu oda düşündüğümden daha da büyük.
Soy tu compañero de cuarto, Will Fitchley.
Ben oda arkadaşınım. Will Fitchley.
Es mi compañero de cuarto.
Birader, o benim oda arkadaşım.
¿ Dónde está tu compañero de cuarto?
Oda arkadaşın nerede?
Era mi compañero de habitación.
Oda arkadaşımdı.
Se lo dio a Alejandro, Que lo derramó en el suelo.
Ve İskender'e vermiş, oda onu yere dökmüş.
Necesito un cuarto, ¿ tienen alguno?
Bana bir oda lazım, var mı?
Sí, sí. Ella era mi compañera de apartamento.
Evet, evet oda arkadaşımdı.
Es una puñetera habitación.
Bir oda ulan burası.
- Lo siento. No entiendo por qué hemos venido aquí a buscar un compañero de piso.
Oda arkadaşı bulmak için niye buraya geliyoruz ki anlamıyorum.
Sigo necesitando un compañero de piso, ¿ verdad?
- Yine de bir oda arkadaşı lazım, değil mi?
Quiero agradecerles, caballeros, por vuestro interés en compartir este piso.
Oda arkadaşı pozisyonuna olan ilginiz için teşekkürler baylar.
Trevor es un gran compañero de piso.
- Trevor çok iyi bir oda arkadaşı.
Lo siento, Frank, pero sabes que no dejaría pasar una oportunidad de tener a la camarera como compañera.
Üzgünüm Frank ama garson kızla oda arkadaşı olma fırsatını kaçıracak değilim.
¿ Compañera?
Oda arkadaşı mı?
"La habitación no era el único lugar al que entraría ese día".
"Oda, o gün girdiği tek şey olmayacaktır."
Esta habitación no será el único lugar al que entraré hoy.
Bu oda, bugün gireceğim tek şey olmayacak.
Si la habitación está de lado, ¿ quiere decir que el barco también está de lado? O...
- Oda yan duruyorsa gemi de mi yan durmuş oluyor?
Vamos a pillar una habitación y hundir nuestras caras.
Gidip bir oda bulalım da kendimizden geçelim.
Me quedaré en otra habitación, por favor.
Başka bir oda istiyorum.
Tengo que admitir, que es una habitación bonita.
Bunun güzel bir oda olduğunu söylemeliyim.
- Tengo una reserva. Habitación 44.
- Oda 44 için rezervasyonum vardı.
Me dio una suite a tarifa normal.
Suit oda ayırttık.
Menta sobre la almohada, todo lo que ofrece el Sheraton.
Kaz tüyü yastıklar, oda servisi, Sheraton'da herşey dahil.
Hay mucho espacio.
Çok fazla oda var.
Mucho espacio.
Çok fazla oda.
Siempre se puede mejorar.
İlerletmek için oda var.
Por eso vive en el gimnasio con su compañero de cuarto, Lance.
Bu yüzden tüm vaktini oda arkadaşı Lance ile spor salonunda geçiriyor.
Es la habitación que quería.
Aradığınız oda burası.
La Unidad Antiterrorista necesita la sala y las oficinas.
Oda ve ofisler, terör soruşturma birimine lâzımmış.
¿ Tienes tu llave de habitación?
Kendi oda anahtarın var mı?
- ¿ En qué habitación?
- Hangi oda? - 13.
Intentar ganar el voto femenino haciendo que el lobby de las armas se vista de rosa es tan grosero que solo podría haber surgido en una sala llena viejos.
Silah lobisinin üstüne cicili pembe kıyafetler giydirerek kadın üyeleri kendine çekmeye çalışmak fikri o kadar bayağı ki ancak bir oda dolusu yaşlı erkeğin başının altından çıkmış olabilir.
¿ Cerró la compuerta?
- Hava geçirmez oda kapalı mı?
¡ Servicio a la habitación!
Oda servisi!
Esta habitación es un desastre.
Bu oda ne kadar dağınık...
- Servicio de habitaciones.
- Oda servisi.
Estoy en el Marriott de Times Square, en la habitación 1706.
Times Meydanı'nda, Marriott'dayım. - Oda 1706.
Tiene preparado el cuarto número ocho.
Pekâlâ. Sekiz numaralı oda hazır.
Ahí es donde dijo Billie Dean que murió.
- O oda tutulmuş.
- Nos descubrió.
Oda bizimkini ele geçirdi, Ned.
¿ Qué es eso?
oda ne?
Me refiero a la habitación.
Yani bu oda.