Translate.vc / Espanhol → Turco / Ot
Ot tradutor Turco
4,995 parallel translation
Cultivaba la mejor marihuana de California.
Kaliforniya'da onun gibi ot yetiştiren bulamazsın.
Dicen que es la venta de marihuana.
Uyuşturucu ot sattığını söylediler.
Puedes creer olla venta de Robbie?
Robbie'nin ot sattığına inanabiliyor musunuz?
Cuando me preguntan por Córcega, Ella dijo que no sabía nadie en Silk Road, y sin embargo su sello maceta se encontrado en la escena del crimen.
Corsica'yı sorguladığımda, İpek Yolu hakkında hiçbir şey bilmediğini söylemişti,... ama olay yerinde onun ot etiketi bulundu.
Todo lo que necesitas es masa para galletas y marihuana.
Tek ihtiyacın olan kurabiye hamuru ve ot.
Sí, pero si vamos contigo, podemos traer nueve onzas.
.. 85 gram ot almak için gitmiyoruz. Evet, ama biz de seninle gelirsek.. .. 250 gram alabiliriz.
Y luego me preguntaste si quería comprar marihuana.
Sonra da ot isteyip istemediğimi.
Necesitaba el capital inicial para comenzar mi compañía, y es la única cosa de valor que tenía.
Ot için paraya ihtiyacım vardı ve ot sayesinde şirket kurdum. .. ve şirket benim için bir anlam ifade eden tek şey.
Bien, no tengo nada de maría.
Oh güzel, üstümde ot yokmuş.
Solíamos verla en mi habitación mientras fumabamos porros.
Yurt odamda izleyip ot içerdik.
Y entonces le descubrieron vendiendo hierba y lo celebramos antes de que se fuera.
Sonra da ot satarken yakalandı. İçeri girmeden kutladık.
BILLIE227 : NUNCA ENTREGUÉ A ADAM A LA POLICÍA, POR VENDER HIERBA
Ben asla ADAM'I OT SATTI DİYE POLİSE GAMMAZLAMADIM
Estoy considerando usar cocaína, sólo para molestarlo.
Sırf gıcıklığına ot içmeye başlamayı düşünüyorum.
Fumando hierba en el estacionamiento del Thrifty Town donde trabajo.
Thrifty Town otoparkında ot içiyorum. Bir de orada çalışıyorum üstelik.
Para ti, una hamburguesa de pavo y un pequeño acompañamiento.
Sana da ufak bir ot yığınıyla beraber hindi burger.
Vale, fuma un poco de hierba.
Tamam, biraz ot içiyor olabilir.
Pero, ¿ qué chaval en el mundo no fuma un poco de maría?
Ama her çocuk ot içer.
No fumé hierba hasta los 20.
20 yaşıma kadar ot içmemiştim.
Bueno, ¿ cuánto quieres? No sé, solo un poco de hierba.
Ne kadar istiyorsun? Bilmiyorum. Biraz ot işte.
¿ Estáis colocados ahora mismo?
Ot mu çektiniz siz? Biraz önce?
Me dio marihuana y me la fumé.
Bana ot verdi ve hepsini tüttürdüm.
El nombre de "amos de la roca" surgió en fumando en un bong en casa de Richard Harrison.
Şey, "Taşın Efendileri" adı Richard Harrison'ın evinin bodrumunda ot içtiğimiz bir gün ortaya çıktı.
- Fumado de crack hasta las trancas todo del tiempo. - ¡ De puta madre!
- Ot kafasiyla. - Iyiymis.
Vamos a sacar el abono fuera, ¿ de acuerdo?
Şuradan biraz kuru ot alalım.
Ahí está el abono.
Kuru ot şurada.
¿ Le gusta la marihuana?
- Ot sever mi?
Griffin dijo que tenía algo de marihuana así que subimos a su habitación a fumárnosla.
Griffin biraz ot getirdi, odasına gidip tüttürdük.
Bueno, empecé a jugar hace 5 años en la secundaria porque los tenistas conseguían la mejor hierba.
Şey, beş yıl önce lisedeyken oynamaya başladım, çünkü en iyi ot, tenisçilerde oluyor.
Quizás deberíamos dejarlo para siempre. ¿ No te parece que ha...
Belki sürekli böyle yapmalıyız. Ot falan çekmeye başladığını düşünmüyorsun değil mi?
No, un niño de cuatro años encontró un porro en uno de los bancos.
4 yaşında biri tezgahlardan birinde ot bulmuş.
Sólo ella escribir una alforja para malezas si necesita algo tan malo.
Sadece reçete yaz sen ona ot için çok ihtiyacı olursa diye.
Imagino que la semilla habrá germinado como maleza.
Bunun, bir ot gibi filizlenebileceğini düşünüyorum.
Marvin y Re-Kon se estaban drogando, ella se enfadó y la dejaron bajarse en Sunset and La Brea.
Marvin ve Re-kon ot içiyorlarmış o da sinirlenmiş ve Sunset and La Brea'da arabadan inmiş.
Mira, yo no le digo a nadie donde has estado las últimas 48 horas, y tú no le dices a nadie que estaba en una tienda de marihuana, pero necesitaré una parte de lo que tienes.
Son 48 saattir nerede olduğunu kimseye söylemeyeceğim. Sen de kimseye ot dükkanında olduğumu söylemeyeceksin. Ama pay almam gerekecek.
Él estaba en la universidad, y yo le vendía marihuana a los chicos.
O üniversitedeydi ben de üniversiteli çocuklara ot satıyordum.
Vale, solo necesito maria.
Meşru bir iş. - Tamam, ot lazım.
- Soy Edgar. - Solía comprarte
- Eskiden senden ot alırdım.
Le salvé el culo cuando los de Ozone lo iban a destripar por perder esa bolsa.
Ot torbasını kaybettiği için Ozone'un tayfası deşmeden önce kaçmasına yardım ettiğim korkak.
Mira, acabo de conocer a este tío con glaucoma en el piso de arriba. que quiere descargar pero tenemos que actuar rápido, tío.
Yukarıda ot satan birini arayan bir glokom hastası herifle tanıştım ama elimizi çabuk tutmalıyız dostum.
Tengo el cabello super seco. y yo trabajo en las calles por lo que puedo conseguir un poco de crack!
Süper saçlarım var ve sokakta çalışıyorum, o yüzden biraz ot alabiliyorum.
Emma miente para adelgazar, Dash miente para colocarse, Tu mientes para salir de terapia
Emma zayıf kalmak için yalan söylüyor, Dash ot almak için yalan söylüyor sen fizik tedaviden kaçmak için yalan söylüyorsun.
Anoche, me regaló un ramo entero de hierbas frescas recogidas del patio.
Dün gece, bana bahçeden topladığı bir buket taze ot verdi.
Nunca he recibido hierbas sin motivo.
Hiçbir zaman bana sebepsiz yere ot verilmemiştir.
Era un idiota... dejé el colegio, fumaba yerba.
Okuldan atılmıştım. Ot içiyordum.
Es como si tu cerebro estuviera tomandolo todo..... sabiendo que podría ser la última nube o brizna de hierba que jamás verás.
Beynin sürekli bu gördüğünün son bulut ya da ot olduğunu biliyor gibi davranıyor.
Tenía dos bolsas de hierba en su cuarto, ahora lo tenemos en la sala 1.
Odasından ot dolu iki poşet çıktığı için Chip'i sorgu odasında tutuyoruz.
Si quisiéramos, te tomaría de los pies... y veríamos que sale de tus bolsillos.
Canımız isterse seni baş aşağı sarkıtıp ceplerinden düşenleri ararız. Ot çıkar belki?
Ahora la gente fuma porros en público.
İnsanlar ulu orta ot içiyor artık.
Seguramente no deberías tener esa hierba.
O zaman ot bulundurmayacaktın.
Cuéntame, Ray Donovan.
Öt bakalım Ray Donovan.
¡ Hable!
Öt bakalım!