Translate.vc / Espanhol → Turco / Pakistaní
Pakistaní tradutor Turco
280 parallel translation
Hoy fue el ladrillo contra la ventana del pakistaní.
Hiç değişmiyorsun. Bugün, Paki'nin camından içeri tuğla attığın gündü.
¿ Qué oportunidad le daría un Inglés a un izquierdista, comunista Pakistaní...
İngiliz bir adamın, solcu, komünist bir Pakistanlı'ya gazetede iş vermesi...
Ibais camino de Monty's para cenar a la luz de las velas, cuando Stan vio un restaurante pakistaní pequeño y encantador.
Montys'de mum ışığında yemek yemeye giderken Stan köşe başında küçük şirin bir Pakistan restoranı gördü.
Acababa de entrar en espacio aéreo pakistaní y la frontera afgana estaba muy cerca.
Pakistan hava sahasına yeni girdim. Ve şimdiden Afgan sınırına yaklaştım bile.
- Tenemos transporte les llevamos la delantera y la frontera pakistaní está muy cerca.
Taşıtımız var. Yeni bir başlangıç için biraz da para. Ayrıca Pakistan sınırı da çok yakın.
Mientras, Ellen se ha juntado con un pakistaní y nadie le entiende cuando habla.
Bu arada Ellen, kimsenin anlamadığı Pakistanlı birine bulaştı.
? Qué pasó con Ellen y el pakistaní?
Ya Ellen ve Pakistanlı.
"Jimmy Joe fue a casa del pakistaní con una escopeta".
"Jimmy Joe Pakistanlı'nın evine silahla gitti."
? Qué tal le va a Ellen con el pakistaní?
Ellen, Pakistanlı'yla neler yapıyor?
Contadme Io que pasa con Ellen, Jimmy Joe y el pakistaní.
Ellen, Jimmy Joe ve Pakistanlı'ya ne olduğunu söyle.
Iremos al restaurante pakistaní de la Calle 46.
Hep beraber 46. Sokak'taki Pakistan restoranına gidiyoruz.
Pareces pakistaní, pero no eres paquistaní.
Pakistanlıları dövüyorsun, ama Pakistanlı değilsin.
Estoy completamente parado y un taxista pakistaní me embiste.
Hayır, kırmızı ışıkta durdum bu Pakistanlı taksi şoförü bana bindirdi.
- Su padre es pakistaní.
- Babası Pakistanlı bir adam.
¿ Desmontar bombas nucleares falseadas por un pakistaní?
Daha önce yaptın mı? Pakistanlıların derme çatma, çalıntı atom çekirdeğini etkisizleştirmeyi?
Es pakistaní, todos lo hacen.
Bir şey yok bunda. Tüm Pakistanlılar böyle yapar.
Un pakistaní que pide a su hijo que se case, el hijo obedece.
Pakistanlılar oğullarının evlenmelerini istediklerinde oğulları babalarına uyar.
El hijo de un pakistaní es siempre respetuoso.
Pakistanlı oğullar hiçbir zaman saygıda kusur etmezler.
Papá, yo no soy pakistaní.
Baba, ben Pakistanlı değilim.
Me casaré con una pakistaní.
Pakistanlı biriyle evleneceğim.
Especialmente en un ambiente no pakistaní.
Özellikle Pakistanlı olmayan bir çevrede.
El ejército pakistaní no tiene nada que ver.
Pakistan ordusunun bu konuyla bir ilgisi yoktur.
¡ En Duisburg hay muchos cocineros italianos mejores que el pakistaní de papá!
Çok fazla İtalyan var ve çok restoran açtılar, yemekleri de çok kötü.
Samir no es indio ¿ Bien? Es Pakistaní.
Samir Hindistanlı değil, tamam mı?
En algunos archivos figura como ciudadano pakistaní y en otros como británico.
Bir belgeye göre Pakistanlı.. .. bir diğerine göre de İngiliz vatandaşı.
Viejo, el Sr. Esclavo parece un... Pakistaní.
Adamım, bence şu Bay Köle Pakistanlı olabilir.
- que pareces un Pakistaní.
- Bir pakistan'lıya benziyorsun.
El dinero y las armas americanas comenzaron a fluir a través de la frontera pakistaní hacia Afganistán.
Artık Amerikan parasının ve silahlarının Pakistan sınırından Afganistan'a girmesi zorlaştı.
ellos no son terroristas son soldados y oficiales del Ejército pakistaní mire las tarjetas de identidad
Ordunun kendi askerlerinin cesetlerini... hiç hoş bir şey değildir! Biz de onlara benzeyelim mi? Burası Hindistan ordusu.
¿ Eres Pakistaní?
Pakistanlı mısın sen?
Un General Pakistaní ha anunciado que el 15 de Agosto nos corresponderán devolviendo prisioneros de guerra a la India.
Pakistan generali 15 Ağustosta Hint savaş esirlerini takas edeceklerini açıkladı.
Informe al Embajador Pakistaní también.
Pakistan elçisine de haber verin.
Lárgate pakistaní.
Siktir sizi pakistanlılar.
Pensé que aunque llegara a mi aldea, estaría preocupado... probablemente toda mi vida... si esa tonta chica pakistaní no alcanzó su destino sana y salva.
Ve şunu anladım köyüme ulaşmış olsam bile yolculuğum boyunca hatta belki hayatım boyunca düşünüp duracağım. O aptal Pakistanlı kız, gideceği yere sağ salim ulaşabildi mi, ulaşamadı mı?
Un pakistaní ha hecho una promesa a un indio.
Bir Pakistanlı bir Hindistanlı'ya söz verdi.
Papá, ella es pakistaní.
Bauji, o bir Pakistanlı..
Pakistaní.
Pakistanlı...
Ella puede ser pakistaní, china o japonesa.
O kız Pakistanlı'ymış, Çinli'ymiş, Japon'muş...
Era una promesa de un indio a un pakistaní.
Bir Hindistanlı bir Pakistanlı'ya söz vermişti.
Una persona que no hace ninguna diferencia si yo soy pakistaní... y él un indio.
Öyle birisi ki onun için hiç farketmiyor ne benim Pakistanlı olduğum... Ne de onun bir Hindistanlı.
Y ese hombre que fue encarcelado en una cárcel pakistaní hace 22 años... es un hindú.
Ve son 22 yıldır Pakistan'daki bir hapishanede kalan o şahıs bir..... o bir Hindistanlı.
Y Veer Pratap Singh para no deshonrar el nombre de una chica pakistaní... firmó esa declaración jurada con otro nombre.
Ve Veer Pratap Singh Pakistanlı bir kızın onurunu korumak için o resmi belgeleri imzalamıştır.
Ahora, Veer y Zaara serán unidos en suelo pakistaní.
Ama Veer ve Zaara'nın kavuşması da Pakistan toprakları üzerinde oldu.
¿ Y un baile de graduación Pakistaní? Un asco. Bien.
Cinemax ve okul baloları.
Creo que es Pakistaní el Inductor.
Sanırım Pakistanlı dulumuza göz koydu.
Hossein no es Pakistaní Él es de Persia
Hüseyin Pakistanlı değil. İranlı.
- ¡ Maldito Pakistaní!
- Lanet Pakistanlı!
Es un pakistaní con un trauma de guerra que actúa como un usurero.
O aslında savaşta travma geçirmiş Pakistanlı taklidi yapan bir uyuşturucu taciri.
¡ Tenemos órdenes de entregar a todos los sujetos que no cooperen... al Grupo de Trabajo Antiterrorista Pakistaní!
Bizimle işbirliği yapmayan tüm şüphelileri Pakistan'daki Anti-Terör Kuvvetlerine teslim ediyoruz!
Es un pakistaní.
Bu Pakistan'dan.
- Pakistaní.
Bu bir Hint ismi mi?