Translate.vc / Espanhol → Turco / Palace
Palace tradutor Turco
614 parallel translation
Secretaria Ahn. ¿ Le dijo que su reunión con el Grupo Sejin es en el hotel Palace?
Sejin ile görüşme yerinin Palace Otel olduğunu söyledin mi?
Oye, si tenemos ese número, seguro que actuaremos en el Palace.
Dinle, o şarkıyı alırsak, Palas işi çantada keklik demektir.
Sí y te regresaré a Broadway y al Palace, en menos de seis meses.
Altı aydan az bir zamanda kendini Broadway "Palas Gazinosu" nda bil.
Nos encontraremos en el Hotel Palace, en Stressa.
Stressa'da Palace Hotel'de buluşalım.
¿ A cuánto está el Hotel Phoenix Palace?
- Phoenix Palace Oteli uzak mı?
¿ Crees que podemos llevar a este caballero hasta el Hotel Phoenix Palace?
Bu adamı Phoenix Palace Oteline kadar götürebilir miyiz?
He ofrecido llevarle hasta el Hotel Phoenix Palace.
Phoenix Palace Oteline kadar bizimle gelecek.
Pensaste que podías huir y llegar a Phoenix Palace pero somos más listas ".
Buradan kaçıp Phoenix Palace'a gidebileceğini sandın ama hiç sanmıyoruz. "
A apenas tres metros de mí, aquí mismo... hay suficiente oro para convertirme en el único dueño... de un bar grande como el Crystal Palace.
Üç metre ötemde... beni, Crystal Palace kadar büyük bir pubın... tek sahibi yapmaya yetecek altın duruyor.
Palacio "d" eu, 19 de agosto de 1847.
Palace'd'eu'de bu belge okunmuştur, 19 Ağustos 1847.
Bienvenidos a Crystal Palace.
Billur Saray'a hoşgeldin.
- Palace Crescent.
Palace Crescent.
- ¿ Empezamos por Palace Crescent? - Correcto.
Önce Palace Crescent mi?
Los amores de Richelieu, en el Palace, o...
Ya Kardinal Richelieu'nün Saray Aşkları...
- Entonces : ¿ Palace o Palladium?
- Hangisi? Saray mı Paladyum mu?
Acababa de llegar a Londres, al Hotel lmpérial.
Londra'dan henüz dönmüştüm ve Imperial Palace otelinde kalıyordum.
Fue un éxito en el Palace. Se lo merecía. Un sujeto estupendo.
Palace'ta büyük gözde oldu Zaten hak ediyordu.
¿ Te dije que actuarás en el Palace dentro de dos semanas?
İki hafta sonra Palace'ta çıkacağımızı söyledim mi? Evet, sanırım söyledim.
CONFIESA EL ATRACO EN EL HOTEL PALACE
PALACE OTEL'İ SOYDUĞUNU İTİRAF ETTİ
Arthur Cody Jarrett, usted mismo admite... que ha cometido robo en el Hotel Palace el 12 de octubre y se declara culpable.
Arthur Cody Jarrett, kendi itirafınız üzerine... 12 ekimde Palace Oteli'ni soymaktan mahkum edildiniz.
- En el bar Palace. ¿ Va a dispararle?
- Palace Bar'da. Onu vuracak mısın?
Deben de estar delante del bar Palace.
Hepsinin Palace Bar etrafında olduğunu tahmin ediyorum.
Sentado en el bar Palace como si estuviera en su casa.
Orada Palace Bar'da oturuyor, isteyeceğiniz kadar büyük.
Cuando Jimmie Ringo salga del bar, se va a llevar un plomazo en la cara.
Jimmie Ringo Palace Bar'da.Dışarı çıktığı zaman bunu yüzünün ortasına yiyecek.
- Está sentado en el bar Palace.
- Palace Bar'da oturuyor.
Toma la escopeta y siéntate en el Palace.
Tüfeğini alıp Palace'da oturmanı istiyorum.
- Será mejor que vuelva al Palace.
- Bara geri dönsem iyi olur.
Llévalo a la parte trasera del Palace dentro de 15 minutos con la silla de Ringo.
Niçin? 15 dakika sonra Palace'ın arka kapısına getir, Ringo'nun eşyalarıyla eğerle.
El Sr. Pearlo regenta el Palace.
Bay Pearlo burada bir otel işletiyor.
Allí están, en el balcón del Palacio de Invierno.
Oradalar, Winter Palace'ın balkonunda. Ve şu küçük kız, oradaki...
- Correcto. ¿ En primavera?
- Winter Palace, St. Petersburg. - Doğru. Baharları?
Ha llegado el nuevo propietario del Palace.
Otele doğru yürüyen yeni sahibi gibi görünüyor.
En el pueblo habrá tanto ruido, que estaremos muy despiertos. He ido al Palace.
Bizi bir süre uyanık tutmak için kasabada yeterince gürültü olacak.
He oído que han abierto el Palace.
Bir salon açıldığını duydum.
Me acuerdo de una mujer que estaba sentada detrás de mí en el teatro de Fulham.
Bir kadın vardı, anımsıyorum. Fulham Old Palace'taki oyununuz sırasında tam arkamda oturuyordu.
" Si hay un hombre más divertido que Herbie Temple en el Palace, lamento no haber cogido el nombre.
" Eğer Palace'da Herbie Temple'dan daha eğlenceli biri varsa, kendisini göremediğimiz için kusurumuza bakmasın.
"Si hay un hombre más divertido que... Herbie Temple en el Palace... lamento no haber cogido el nombre. Estaba riéndome a carcajadas".
" Eğer Palace'da Herbie Temple'dan daha eğlenceli biri varsa, kendisini göremediğimiz için kusurumuza bakmasın.
Su difunta madre trabajaba en el River Palace.
Annesi River Palace'de çalışıyordu. Öldü.
¿ Te dará las lecciones tu zorra del River Palace?
Nerede öğreteceksin? River Palace'ta mı?
¡ Quiero ir al River Palace, bailar, cantar y divertirme!
Ben River Palace'e gitmek ve dans etmek istiyorum. Gülmek, şarkı söylemek ve bağırmak istiyorum.
Deberías instalarte en el River Palace.
River Palace'daki bürona gitmen gerekiyor.
La puerta del jardín conduce al salón.
Arka bahçede bir kapı var. River Palace'in yukarısına çıkar.
Hay música en el River Palace.
River Palace'da müzik var.
Las damas decentes no van al River Palace.
Bayan, hanımların River Palace'de dans etme hakları yoktur.
Podríamos ir al Gaumont Palais los tres.
Üçümüz birlikte "Gaumont Palace"'da film izlemeye gidelim!
Blaisdell te salvó de la muchedumbre y te podría haber matado en el Palacio Francés.
O, gece Blaisdell senin hayatını kurtardı, eğer O gelmeseydi, French Palace'da seni linç edeceklerdi
¡ Sam, bienvenido al Hotel Royal Palace!
Sam! Royal Palace oteline hoşgeldin.
Mi padre era el conde de Duvalier Lo era hasta que su cabeza acabó en un cesto en la Place de la concorde.
Babam Kont Duvalier... yani Kont'tu devrimciler bir sabah Concorde Palace'da kafasını uçurup bir sepete atana kadar.
He leído que está en el teatro Palace en Halford. - Sí.
Halford'daki Palace Tiyatrosu'ndalarmış.
MUERTE EN EL TEATRO PALACE "Actor, dramaturgo, empresario hombre de muchos talentos".
Aktör, senarist, menajer, çok yetenekli bir adam...
TEATRO PALACE
PALACE TİYATROSU Dolly Kardeşler