Translate.vc / Espanhol → Turco / Palacio
Palacio tradutor Turco
5,093 parallel translation
La piscina de Shinu, todo el palacio es tan enorme.
Shinu'nun yüzme havuzu, saray çok büyük.
Está muy bien tener un palacio mental, pero solo te quedan tres segundos de conciencia para utilizarlo.
Bir hafıza sarayının olması faydalı ve zekice fakat onu kullanmak için sadece üç saniyelik bir açık bilinç zamanın var.
Debe haber algo en ese absurdo palacio mental tuyo. que pueda calmarte.
Bu saçma hafıza sarayında seni sakinleştirecek bir şeyler olmalı.
Todo está en mi palacio mental, todo.
Hepsi hafıza sarayımda, hepsi.
¡ Obvio que ese viejo choto quiere este lugar para construir su propio palacio!
Bu ibnenin burayı kendine saray... yapmak için istediği çok açık!
Si ese hijo de puta se construye un palacio aquí, se lo incendiaré.
Eğer o piç buraya kendine saray dikerse yerle bir ederim.
Detrás del Palacio de Buckingham y la Torre de Londres.
Buckingham Sarayı ve Londra Kalesi'nin ardından.
Conduciré a la muchedumbre contra el palacio de los Medici.
Medici Sarayı'na yapılan saldırıyı ben yönetirim.
Necesito una línea defensiva para la puerta de palacio.
Sarayın kapısı için savunma hattı gerekiyor!
¡ Vamos al palacio!
Saraya gidin!
Si el palacio es invadido, confío en que hagas lo correcto.
Saray düşerse doğru olanı yapacağına inanıyorum.
Debemos avanzar hacia el palacio Medici.
Onu unut! Medici Sarayı'na gitmeliyiz!
Entonces en el momento que el palacio sea seguro y mi marido esté seguro, quiero que localicéis al cardenal, ¿ entendido?
Saray güvenlik altına alınınca ve kocam güvende olur olmaz başpapazı bulmanı istiyorum. Tamam mı?
Tenemos que llevar a Su Magnificencia al palacio.
Majestelerini saraya götürmeliyiz.
Preséntense en palacio por la mañana.
Sabaha sarayı bilgilendirin.
¿ Vienes al baile en el palacio?
Saraydaki baloya geliyor musun?
En el palacio del Louvre.
Louvre Sarayı'nda.
- ¿ Vadim trabajó en el palacio?
- Vadim sarayda mı çalıştı?
¿ Sabías que Vadim trabajó en el palacio?
Vadim'in sarayda çalıştığını biliyor muydunuz?
Le enseñé todo el palacio.
Ona etrafı gösteriyordum.
Van desde el palacio hasta las murallas de la ciudad.
Saraydan şehir duvarlarına kaçtılar.
Los descubrí mientras trabajaba en las cocinas del palacio.
Sarayın mutfaklarında çalışırken keşfettim onları.
Nos ha hecho mirar hacia el lugar equivocado. ¡ El palacio!
Yanlış yöne bakmamızı sağladı.
¡ Está en el palacio!
Sarayda!
Ahora, si me disculpa, Tengo que ir al Palacio
Şimdi, izninizle, Saray'a gitmeliyim.
Princesa, este es el palacio humano.
- Prenses! Burası insan sarayı.
Me niego a llegar al palacio en un asno, y estoy en mi derecho de pedir unas ropas limpias.
Saraya kıç üstü varmayı reddediyorum ve temiz kıyafetler istemek hakkım.
Está lejos del Palacio.
Evinizden biraz uzaklaşmışsınız ha?
¿ Dónde crees que estamos? ¿ En el Palacio?
Kendini Sarayda mı sandın?
Lamento molestarlo. Llamé al Palacio y me dijeron que los miércoles de tarde...
Rahatsız ettim, önce Adliye Sarayını aramıştım...
- Aquí, en el Palacio, no nos tuteamos.
- Resmî dil kullanıyoruz burada.
Se sentía cómodo, fuera palacio o taberna... "
Evde, sarayda ya da meyhanede eşitti.
Mientras tanto, tú forja un sello del palacio de justicia.
Bu arada sen de sahte bir mahkeme mühürü yap.
Soy del palacio de justicia, necesito ver al gobernador.
Adliye memuruyum ve valiyle görüşmem gerekli.
Ese es el oficial Choi del palacio de justicia.
Adliye memuru Choi.
No quiero un palacio de penas solo una cabaña llena de alegría
Ben üzüntü konağı değil sevinç kulübesi istiyorum.
Está intentando detener al rey... de entrar a su propio palacio
Bir kralın kendi sarayına girmesine engel olmaya çalışıyor.
Creaste una vacante en el Palacio Capponi eliminando al antiguo conservador.
Palazzo Capponi'de önceki sorumluyu ortadan kaldırarak kendine bir yer açtın.
Si, el es el nuevo conservador y traductor del Palacio Capponi.
Evet, kendisi Palazzo Capponi'nin yeni sorumlusu ve tercümanı.
A medida que la alfombra se instaló con cuidado en el jardín del palacio real, el sultán se puso de rodillas, lágrimas saladas surcado por las mejillas.
Halı, krallık sarayının çimlerine yavaşça indikten sonra sultan dizlerinin üstüne çöktü, gözyaşlarıyla yanaklarını ıslattı.
¿ Es el palacio real?
Bu bir Kraliyet Şatosu mu?
El palacio de Dam.
Kraliyet Sarayı.
¡ El palacio se está derrumbando sin ti, Marcy!
Burası sensiz dağılıyor Marcy!
¡ Diriganse al palacio!
Saraya yönelin.
Me han enviado para escoltaros a vos y a vuestro hijo a palacio.
Saraya kadar size ve oğlunuza eşlik etmek için gönderildim.
La hemos seguido hasta aquí desde el palacio.
- Saraydan buraya kadar takip ettik onu.
¿ Y si fuera al palacio?
Ya saraya gidersem?
La caza está fuera de discusión, Su Majestad. Hasta que esta conspiración para matar a vuestra madre sea descubierta, debéis quedaros en el palacio.
Annenizi öldürmeyi planlayanlar bulunana kadar av yattı Majesteleri.
Está aquí en el palacio.
Kendisi burada, sarayda.
Aceptan que estoy tomando el poder, o la muerte, o la prisión cuando ataquemos el palacio.
Gücün bana geçtiğini kabullenmezseniz saraya girdiğimizde hapsi boylar ya da ölürsünüz.
Las cámaras de Appledore son mi palacio mental.
Appledore mahzenleri benim hafıza sarayım.