Translate.vc / Espanhol → Turco / Parecía
Parecía tradutor Turco
18,373 parallel translation
Parecía ser el único que se percató que iba y venía.
Yani, gelip gittiğimi fark eden tek kişi oydu sanki.
Este de cítricos parecía bueno así que quise probarlo.
Epey güzel görünen narenciyeler buldum, bir deneyeyim dedim.
Bueno, no parecía muy asustado... de esa pobre mujer cuando la echó al pasillo.
O zavallı kadını koridora fırlatırken pek korkmuşa benzemiyordu.
Sí, entonces empezamos a hablarle de Chardee MacDennis, y parecía encantado con ello.
Tabii biz de Chardee MacDennis'ten bahsetmeye başladık ve çok ilgilendi.
ADEMÁS, ELLA SE PARECÍA A RICK MORANIS.
Ayrıca kadın Rick Moranis'e benziyordu.
Y la mujer no se parecía en nada a Rick Moranis.
Ve kadın, Rick Moranis'e hiç de benzemiyordu.
- Se parecía mucho, la recuerdo. ¿ La recordáis?
Gayet de benziyordu. Hatırlıyorum onu. Sen hatırlıyor musun?
Parecía calmado.
Aa, sakin gibi görünüyor.
Parecía... una locura.
Bu resmen inanılır gibi değildi.
Parecía que te gustaba de verdad.
Ona bayağı bağlanmış gibiydin.
Corrí hasta casa porque parecía más festivo y dramático. Pero tardé como cuatro horas y claramente fue un error.
Daha neşeli ve dramatik görünsün diye eve kadar tüm yolu koştum ancak dört saatimi aldı ve kesinlikle bir hataydı!
Al principio parecía tan estúpido
# En başta aptalca görünüyordu #
Sí. Parecía que te ibas a mudar de ahí.
Evet, taşınmak üzereymişsin gibi görünüyordu.
Parecía una mujer.
- Kadın görünüyordu.
No parecía que el matrimonio... hubiera muerto.
Söylediklerine bakılırsa pek de ölü bir evlilik gibi görünmüyordu.
La ceremonia de renovación de votos de Papá y Mamá Noel parecía que era el evento del año.
Noel Baba ve karısının yemin töreni yenileme olayı bu sezonun en güzel olayıydı.
Parecía bastante seguro.
Oldukça emin görünüyor.
Por alguna razón, parecía dispuesto a complacer.
Hoşnut etmek istemiş sanki bir nedenle.
Parecía que le faltaban los detalles.
Gerçekten detaylı bilgiye sahip değilmiş sanki.
En sus entrevistas parecía muy vulnerable... y sugestionable.
Sorgusunda çok savunmasız ve kolay etkilenir görünüyordu.
Parecía muy halagado por los detectives, esa mierda de "los niños siempre serán niños".
Detektiflerin "erkekler hep erkektir" palavrasından gururlanmış gibiydi.
Parecía molesto que esos sujetos no se bajaran.
Diğer elemanlar taksisinden çıkmadı diye bozuk duruyordu.
No parecía relevante.
- Konuyla alakası yok gibiydi.
Parecía que estos niños tenían una inmunidad parcial, al patógeno de los Hambrientos.
Görünüşe göre bu çocukların açlık mikrobuna kısmi bağışıklığı vardı.
Él no parecía necesitar dormir.
Uyumaya ihtiyacı yok gibi.
Parecía un joven brillante.
Çok zeki bir gence benziyor.
Y recuerdo que me dijiste que, cuando se corrió, aquello parecía agua de coco.
Hatırladığım kadarıyla boşaldığında Hindistan cevizi suyu gibi seyrek olduğunu söylemiştin bana.
Es que siempre me parecía que ella estaba triste.
Ben sadece... O bana hep üzgünmüş gibi göründü.
Lamento la incomunicación... pero me parecía lo correcto mientras me asentaba.
İletişimde kalmadığım için kusura bakma. Ama yerleştiğimde yapması doğru şey gibi gözükmüştü. Sonra da...
Parecía que no estabas cantando...
Canım melodiyi takip etmek şarkı söylemek değildir...
Estaba caminando por un campo que parecía interminable, todo alrededor había esta... manta de peonías de color rojo oscuro.
Sonsuz gibi gözüken bir tarlada yürüyordum. Her taraf kıpkırmızı şakayık çiçekleriyle kaplıydı.
Pues, parecía convencido.
İkna olmuş gibiydi.
Parecía sorprendido.
Şaşırmışa benziyordu.
Una discusión. Dos hombres, parecía como si fueran a llegar a las manos.
İki adam tartışıyordu ve işler çığrından çıkacak gibiydi.
Allen y el otro tipo estaban... en lo que parecía una oficina, y la cosa estaba caliente.
Allen ve başka bir adam ev ofisi gibi bir yerdeydi. Sanki birbirlerine gireceklerdi.
Cuando llegué anoche, parecía que me tenías un poco de miedo.
Dün gece geldiğimde, benden biraz korkmuş gibiydin.
Parecía de la universidad. Un buen chico, Carol.
İyi bir çocuğa benziyordu?
No, señor Spock, eso me parecía.
Tabii Mr. Spock, tanıdığınızı düşünmemiştim.
Al principio, si miras sus fotos, parecía una típica ama de casa de los años 50, pero igual tenía estilo.
İlk resimlerine baktığınızda, tam 50'lerin ev hanımları gibi giyinirdi ama bir tarzı vardı.
No me apasionaba, y eso me parecía importante.
Bunun için önemli olduğunu düşündüğüm tutku eksikti.
Me había divertido, me parecía exagerado e incluso halagador.
Hoşuma gitmişti, esprili bulmuştum, hatta gururum okşanmıştı.
"Cuando arreglemos la demanda hablaremos de esa película", porque me parecía mi ventaja.
"Dava sonuca bağlanınca filmlerinde oynamayı konuşuruz" dedim çünkü bunu koz olarak görüyordum.
Pues parecía que te acababa de comprar.
Senden almış gibi görünüyordu.
No parecía pandillero.
Çete reisi gibi değildi.
Parecía que lo había atravesado.
Doğrudan içinden geçiyormuş gibiydi.
Cuando actuaba, se cubría las manos con un poco de látex... y parecía una piel nueva.
Performans sergilerken eline çok az lateks sürüyor ve derisi yepyeni gözüküyor.
Dice que el chico pasaba más tiempo con Laura de Sarah, por lo que Sarah parecía solitario y Sarah intentó hablar en tailandés, que era Benz dice reflexivo.
Çocuğun Sarah'dan çok Laura ile vakit geçirdiğini ve Sarah'nın yalnız gözüktüğünü söyledi, ayrıca Sarah'nın Tayca konuşmaya çalışması da Benz'in hoşuna gitmiş.
Estaba haciendo contacto visual con usted y no parecía como si estuviera actuando sospechoso o esconder nada.
Seninle göz teması kurdu ve şüpheli ya da bir şey gizliyormuş gibi görünmedi.
Parecía bien loco.
Bayağı deliye benziyordu.
¡ Ya me parecía que te reconocía!
Tanıdık gelmiştin zaten!
No se parecía en nada a su fotografía.
İnternetteki fotoğrafına hiç benzemiyordu.