Translate.vc / Espanhol → Turco / Paris
Paris tradutor Turco
15,585 parallel translation
Aparecen personas importantes, influyentes de la ciudad incluyendo a Bob Paris.
Üzerindeki isimler çok büyük. Kasabadaki nüfuzlu insanlar, buna Bob Paris de dahil.
Escúchame, quiero que me lleves a ver a Bob Paris.
Dinle beni. Beni Bob Paris'e götürmeni istiyorum.
Ni tú, ni Bob Paris, ni toda la escoria de criminales en White Pine Bay.
Ne sen, ne Bob Paris. Ne de White Pine Bay'in değersiz suçluları.
El Sr. Paris los puede recibir ahora.
Bay Paris sizi bekliyor.
Llame al Sr. Paris.
- Bay Paris'i ara.
Tal vez salté porque nos pusiste en una posición vulnerable haciendo ese supuesto acuerdo con Bob Paris.
Benim atlama sebebim belki de senin Bob Paris ile sözde bir anlaşma yaparak ikimizi de tehlikeli bir durumda bırakmandandır.
Bob Paris los firmó.
Planlar nerede? - Bob Paris imzaladı.
Si tiene cualquier pregunta, llame a Bob Paris.
- Sorunuz varsa Bob Paris'le konuşun.
Soy Norma Bates. ¿ Está Bob Paris, por favor?
- Merhaba, ben Norma Bates.
Hable con Bob Paris.
- Bob Paris'le konuşun.
Bob Paris está construyendo una piscina justo como dijo que haría.
- Bob Paris söz verdiği gibi havuz yaptırıyor.
¿ Hablaste con Bob Paris?
Bob Paris'le konuştun mu?
- Sr. Paris.
- Bay Paris.
Bob Paris investigará la muerte de mi marido para vengarse de mí.
Bob Paris, benden intikam almak için kocamın ölümünü araştıracak.
Iremos por Bob Paris exactamente a las 21 : 30 y, Russell, su equipo tomará Decatur Norte, aquí, a la residencia de Paris.
Bob Paris'e tam 21.30'da baskın yapacağız. Russell, senin ekibin kuzey tarafından Paris'in evine olan kısmı alacak.
No puedo soportarlo si Bob Paris investiga esto, si se lo llevan.
Bob Paris'in bu olayı araştırıp, onu elimden alma düşüncesine katlanamıyorum.
Estamos en París en 1920.
Burası Paris. Yıl : 1920.
Puede que no te hayas dado cuenta, pero St. Louis se está convirtiendo rápidamente en el París del Mississippi.
Fark edememiş olabilirsin ama St. Louis hızla Mississippi'nin Paris'ine dönüşüyor.
Así que me fui de Suiza a París, pensando en retomar mi carrera.
Kariyerime yeniden devam edebileceğimi düşünerek İsviçre'den Paris'e gittim.
En 1982, me llamó y me dijo que estaba aquí, en París. Vivía en un apartamento diminuto y casi no tenía dinero.
1982'de beni aradı, burada, Paris'teydi çok az bir parayla küçücük bir dairede yaşıyordu.
Luego pasó lo del Grand Hotel, en París.
Paris'teki Grand Hotel'de bir olay oldu.
La vi en París, y parecía una indigente, toda vestida con harapos.
Onu Paris'te gördüğümde, paçavralar giyen bir sokak çocuğu gibiydi.
- Te llevé a París. - Tenía diez años.
- Paris'e götürdüm seni. - 10 yaşındaydım.
En París.
Paris.
París, Burdeos, Sevilla, Marbella...
Paris, Bordeaux, Seville, Marbella...
Tengo que daros el nombre de mi sastre en París.
Sana Paris'teki terzimin ismini vereyim.
Os estaría muy agradecido si le dijerais al rey... que he ido a París por un asunto urgente.
Majestelerine acil olarak Paris'e gitti dersen çok memnun olurum.
Y vos, mi jefe de seguridad... el hombre al que pago para que me guarde, estaba en París.
Ve sen, güvenlik şefim beni hayatta tutmak için para ödenen adam Paris'te geziyorsun.
No estaba en París, sire.
Paris'te değildim, efendim.
Luego tuve que ir a París por encargo de su majestad... y ahora he vuelto.
Sonra Majesteleri için Paris'e gitmem gerekti. Şimdi döndüm.
¿ Recuerdas París?
Paris'i hatırlıyor musun?
Bueno, sé que tienes recuerdos de París implantados en tu cerebro, pero quería que los experimentaras.
Beynine Paris hatıralarının aşılandığını biliyorum ama bunu tecrübelenmeni istedim.
Como dicen en París... au revoir.
Paris'te söyledikleri gibi... Elveda.
De bolsillos profundos y libre para vagar por ahí.
Paris deki genç adamı görüyorum.
Periodista canadiense en París cuando los alemanes llegaron.
Almanlar gelene kadar Paris'te yazarlık yapan bir Kanadalı.
Dile a Rene que escuchamos un rumor de París sobre tus amigos del Cafe de I'Azur.
Fransız Rivierasın'daki arkadaşınız hakkında Paris'ten söylentiler duyduğumuzu Rene'ye söyle.
Soy Celeste de París.
Ben Celeste, Paris'ten.
Y, ¿ qué hacías en París, Celeste?
Paris'te ne yapıyordun, Celeste?
Felix, está es Celeste de París.
Felix, bu Celeste, Paris'den.
- Pero ahora tenemos a nuestro hombre de París.
- Ama şu an Paris'ten... kendi adamımız var.
- Vayámonos a París.
- Hadi Paris'e gidelim.
- ¿ A París?
- Paris'e mi?
- Te encanta París.
- Paris'i seversin.
Bash, si decías en serio lo de llevarme a París, me gustaría ir pronto.
Bash, eğer dediğinde ciddiysen, ve beni Paris'e götüreceksen bunu biran evvel yapmak isterim.
¡ Medianoche en París, Woody Allen!
- Woody Allen'dan "Paris'te Gece Yarısı" nı!
A París.
Paris.
- A Bob Paris.
Bob Paris.
Despacho de Bob Paris. Hola.
- Bob Paris'in ofisi.
Estamos a diez minutos de la casa de Paris.
Paris'in mülküne on dakika uzaklıktayız.
Señor, veo que está muy ocupado. Me preguntaba si vio a mi amigo. Es el de la izquierda.
Tesadüfe bakın ki siz çıkmayı beklerken Al Tunis Tugayı'mn birkaç şüpheli üyesi Air France'ın direkt Paris bağlantısıyla Mexico City'ye giden bir uçağına bindiler.
PARÍS LLEGADA 12 : 55 AEROLÍNEA SAO PAOLO VUELO 278 DESTINO :
PARİS TAHMİNİ VARIŞ ZAMANI : 12 : 55