English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Pasé

Pasé tradutor Turco

33,348 parallel translation
Pasé por el bar de camino a casa.
Sadece işten dönerken bara uğradım.
Pasé el tiempo más doloroso de mi vida sola.
Hayatımın en acılı dönemini yalnız geçirdim.
¿ Porque estaba fingiendo ser tú o porque pasé el día con Selina?
Senmişim gibi davrandığım için mi, yoksa günü Selina'yla geçirdiğim için mi?
- Pasé esas piezas a través de un programa de reconocimiento de patrones y he encontrado dos cosas.
Parçaları desen tanıma programından geçirip iki farklı şey buldum.
Yo pasé por una mala ruptura también.
Ben de kötü bir ayrılık geçirdim.
Sabes que pasé toda la tarde con Alice.
Biliyorsun bütün öğleden sonrayı Alice'le geçirdim.
Cogí los escáneres y construí una simulación de su mente y pasé... pasé años... clasificando datos e intentando... hacer... que funcionara como lo haría una mente humana real.
Tarama sonucunu aldım ve beyninin simülasyonunu yaptım. Ve ben sadece verileri sıralamak için yıllar harcadım ve bir insan beyni gibi çalışması için çabaladım.
Pasé toda la noche tratando de descifrarlo.
Dün tün gecemi bunu çözmeye çalışarak geçirdim.
Pasé $ 200 en los teléfonos de los quemadores Y Reagan aún no ha respondido a mi texto original.
Kullan-at telefonlara $ 200 harcadım,... ve Reagan hala benim orjinal mesajıma yanıt vermedi.
Pasé antes por ahí, dejé una tarjeta bajo su puerta.
Erken gelip kapınıza bir kart bıraktım.
Me pasé, me pasé mucho de la raya.
Tamamen çizgiyi aştım.
Yo también me pasé de la raya.
Ben de çizgiyi aştım
Los tipos de interés van a desplomarse y queremos imponerles uno alto antes de que eso pase, así que...
Faiz oranları düşmek üzere ve şimdilik hala yüksek iken size bir tane kakalamak istiyoruz...
Está bien, por favor que no te pase nada malo.
Tamam, lütfen dikkatli ol.
Pase nueve años como un niño soldado en el cartel de los Zetas.
Dokuz yılımı Los Zetas kartelinde çocuk asker olarak geçirdim.
Que pase un buen día.
İyi günler.
Pase
- Gel.
Vale, entonces puedo hacer que no pase.
- O zaman buna engel olabilirim.
Entonces solo tendremos que encontrarla antes de que pase.
Pekâlâ, o zaman bu gerçekleşmeden onu bulmamız lazım.
No importa lo que pase, siempre... te querré.
Ne olursa olsun, sizi her zaman seveceğim.
Sí, pero hasta que se pase la amenaza, solo para estar seguro, no me separaré de tu lado.
Tehdit geçene kadar, emin olmak için yanından ayrılmayacağım.
Aprecio tu preocupación, pase lo que pase. Me voy de aquí... sola.
Endişelendiğin için teşekkürler ama ne olursa olsun yalnız gideceğim.
Tengo que asegurarme de que eso no pase.
Bunun olmayacağına emin olmam gerek.
No me importa lo que le pase a tu pequeña humana.
Küçük insanına ne olduğu da umurumda değil.
Ministro de Comercio, pase.
Ticaret bakanı, girin.
Y tenemos unos 15 segundos antes de que la alarma pase de pitar a atronar.
Alarm yüksek sesle çalmadan önce 15 saniyemiz falan var.
Como si fuera poco, le hemos dado a Terry Treadwell un pase... de prensa exclusivo para el funeral.
İşleri daha da batırmak için Kerry Treadwell'e törende özel basın izni verdik.
Aun así, no queremos que le pase a nadie más.
Yine de bu durumun kimsenin başına gelmesini istemeyiz.
Porque cuando te pase, no necesitarás ningún recordatorio externo de tu insignificancia para el universo.
Çünkü geldiği zaman evrene karşı olan önemsizliği hatırlamak için dış bir etkene ihtiyacın yok.
Que pase, por favor.
Onu içeri getirin, lütfen.
- O estás nerviosa, asustada o esperando que pase algo.
- Veya gerginsin,... korkmuşsun veya bir şey seziyorsun.
Hemos obtenido un pase de seguridad para esta instalación.
Bu tesis için güvenli geçiş belirledik.
Que pase un buen día.
İyi günler dilerim.
Necesitas un pase pensaba que...
- Giriş kartı olmadan giremezsin. - Bilmiyordum...
Que pase buen día.
İyi günler dilerim.
Que pase buena tarde.
İyi akşamlar.
Te llevaré con tu madre, pase lo que pase.
Baban ne olursa olsun seni annene götürecek, tamam mı?
No te separes de ella, pase lo que pase, ¿ está bien?
Ne olursa olsun onunla kalmalısın, tamam mı?
No importa lo que pase, no debe escucharse una palabra.
Ne olursa olsun tek bir kelime işitilmemeli.
* No se supone que le pase al personaje principal *
# Başrol oyuncusuna böyle olmamalıydı. #
Mamá quiere que pase tiempo con ella.
Annen, kendisi ile biraz zaman geçirmemi istiyor.
Y yo lo gestioné para que cuando ella muera, ese dinero pase directo a mí.
Anneniz öldüğünde o paranın bana geçmesi için gereken ayarlamaları yaptım.
Pase lo que pase aquí, ¿ lo verá la gente?
Burada ne olursa olsun, insanlar bunu görebilecek mi?
A esos veinte hombres les importa un carajo lo que nos pase.
O yirmi adam bize ne olduğunu umursamıyor.
Pase, mijo, estoy empacando.
İçeri gel, toplanıyorum.
[en español] Pase.
İçeri gel.
Hasta que eso pase, no hay nada que hablar con usted.
O zamana kadar, konuşacak bir şeyimiz yok.
Pase, señor presidente.
İçeri buyurun, Sayın Başkan.
Yo no voy a descansar hasta que eso pase.
Bu olana kadar durmayacağım.
A nadie le importo una mierda ni yo ni lo que me pase.
Ne beni, ne başıma gelenleri umursayan bir kişi dahi yok!
Pase a Gonzales.
Gonzalez pasını veriyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]