Translate.vc / Espanhol → Turco / Perdió
Perdió tradutor Turco
12,339 parallel translation
No hemos hablado desde que mi unidad perdió la conexión a Internet.
İnternet bağlantısı koptuğu için o zamandan beri konuşmadık.
Señora, perdió el derecho de decirme qué hacer cuando Junior quitó esa columna.
Bayan, Junior Rennie'ye oyuncak baltayla o kolona vurdurttuğunda ne yapacağımı söyleme hakkın gitti.
Él perdió el equilibrio. Fue un accidente.
- Dengesini kaybetti.
Si murió y se destruyeron sus muestras, se perdió lo que vine a buscar.
Eğer öldüyse ve numuneleri de yok olduysa,... buraya bir hiç uğruna gelmişim.
Como resultado, la banda perdió una parte del dinero y yo perdí a mi mejor aliado
Sonuç olarak, çete büyük bir oranda para kaybetti ve ben de en yakın yandaşımı...
Creo que perdió una apuesta.
Bence bir iddia kaybetti.
El conductor dijo que perdió el control en el hielo. y golpeó un poste.
Şoför buz üzerinde aracının kontrolünü kaybedip bir direğe çarptığını söyledi.
No estamos seguros de cómo tu cápsula se perdió.
Kapsülünün nasıl serbest kaldığı hakkında fikrimiz yok.
Usted se lo perdió.
- Siz kaybettiniz.
No, alguien que perdió los suyos en la iglesia.
- Hayır, kilisede unutan birilerinden.
Perdió mucho dinero de la Mafia.
Mafyanın büyük miktarda bir parası ortada yoktu.
- Perdió. - ¿ Y os estáis planteando si llevar la apelación de la pastelera?
Siz de bu pastacının temyizini üstlenmeli misiniz merak ediyorsunuz?
Se perdió su entrada.
Rolünü kaçırdı.
Walter perdió su semanal evaluación del médico.
Walter haftalık doktor değerlendirmesine gelmemiş.
Hablo del juicio que perdió contra Oceanic y las amenazas que envió.
Oceanic'e karşı kaybettiğin davadan ve telefonundan gönderilen tehdit mesajlarından bahsediyorum.
Dani aparentemente perdió el control de su auto y chocó contra una pared de concreto.
Dani görünüşe bakılırsa arabasının kontrolünü kaybedip hızla beton duvara çarpmış.
- La señal se perdió.
- Sinyal gitti.
Mi mujer perdió su audición hace mucho tiempo y todavía no la ha recuperado.
Eşim uzun zaman önce sağır oldu, ve hala kayıp.
Estoy tan jodidamente perdió a medida que are.instructions.
Ben de senin kadar kayboldum. Talimatlar işte.
Frank perdió una pierna en aa intento de rescate en Nairobi el año pasado.
Frank geçen yıl Nairobi'de aa kurtarma girişimi bacağını kaybetti.
- Maya perdió su celular.
- Maya telefonunu kaybetti.
Su novia perdió los estribos.
Sevgilin zıvanadan çıktı.
Recientemente perdió a su mujer, y ha estado reportando ver... manifestaciones de ella.
Kısa süre önce karısını kaybetti, ve görüyor olduğunu anlatıyor. Karısını gösteren belirtiler.
Luke Martel perdió a alguien que quería profundamente, alguien a quien amaba.
Luke Martel derin bir şekilde umursadığı birini kaybetti, sevdiğini birini.
Perdió a su hijo por la misma enfermedad.
O da oğlunu aynı hastalıktan kaybetmiş.
¿ Perdió a un niño?
Çocuğunuzu mu kaybettiniz?
Matan, que perdió hace seis años.
Matan 6 yıl önce kaybettin.
Al parecer, la moto se dirigía al sur... perdió el control, cruzó la mediana... y salió despedido en esta zona a alta velocidad.
Bisikletle güneye doğru gidiyormuş. Kontrolü kaybedip orta çizgiyi geçmiş. Tam burada yüksek hız yüzünden takla atmaya başlamış.
Cuando la redada salió mal, la ATF perdió el rastro... de Rivers y de la mayoría de los compradores de paja.
Operasyon güneye inince ATF, Rivers'ın ve çoğu paravan alıcının izini kaybetti.
Y luego perdió la mejor navaja de bolsillo que jamás he tenido.
Sonra da hayatım boyunca sahip olduğum en güzel çakıyı kaybetti.
Lasalle también perdió a alguien aquí.
Lasalle de birisini kaybetti.
Alguien la tomó o se perdió en el tiroteo.
Ya birisi çıkarmış ya da çatışmada kaybolmuş.
La abuela también perdió su licencia de conducir.
Ayrıca ananen ehliyetini de kaybetti.
Se enteró de que mamá estaba teniendo una aventura con su padre y perdió la cabeza.
Annesinin babasıyla ilişki yaşadığını öğrendi ve kendini kaybetti.
Según su mujer, siempre. Juego. Perdió el fondo universitario de su hija jugando al Caribbean Stud, se fue de casa avergonzado,
Kızının kolej parasını Caribbean Stud oynarken yemiş evden utanç içinde ayrılmış...
Véalo de esta manera... sí, se perdió su boda, pero también salvó decenas de miles de vidas.
Şu şekilde düşün, evet düğününü kaçırdın ama aynı zamanda onbinlerce hayat kurtardın.
Ella ni siquiera lo perdió.
Joe'yu bile özlemedi.
Man Sik perdió la razón cuando murió.
Ölünce Man Sik sıyırmış.
En un día lluvioso, Seung Min no sólo perdió su vista... palabras, expresiones, ira, humor, energía.
Yağmurlu bir günde Seung Min yalnızca görme yetisini değil kelimelerini, mimiklerini, öfkesini, neşesini, canlılığını da yitirdi.
Incluso su punto fuerte, sus sonrientes ojos... lo perdió todo.
Ona özgü gülen gözlerini bile. Hepsini kaybetti.
Perdió esto allí.
Bunu orada kaybetmişsiniz.
¿ Quién perdió alguien aquí anoche porque no había electricidad?
Dün gece kimler elektrik olmadığı için birilerini kaybetti?
Ha estado haciendo un documental sobre eso, pero... Creo que perdió concentración.
Senelerdir onun hakkında bir belgesel çekiyor ancak sanırım odağını kaybetti.
Conducía a la tienda y el auto perdió el control.
Arabayla markete gidiyormuş ve araba kontrolden çıkmış.
Quiero que él venga y vea estas maletas... y entienda, en ese segundo, exactamente lo que perdió.
Gelip bu bavulları görmesini ve o an neleri kaybettiğini anlamasını istiyorum.
Quiero que vuelva y vea las maletas... y entienda en ese segundo... exactamente lo que perdió.
Gelip o bavulları görmesini ve o dakika gerçekte neyi kaybettiğini anlamasını istiyorum.
Papá se perdió.
Babam kaçırdı.
Theo perdió lo único que le importaba.
Theo, hayatında değer verdiği tek şeyi kaybetti.
Nunca perdió un día de trabajo, entregado a su familia.
Her gün işine giderdi.
Casi perdió toda su práctica... pero me dijeron que está con un bufete grande y poderoso.
Neredeyse bütün diplomasını kaybediyordu ama bana sizin büyük ve güçlü bir şirkette çalıştığınız söylendi.
Sé que usted y su esposo, el Dr. Leonard Barliss... están actualmente separados, y que perdió a un hijo adolescente, Will... en un accidente automovilístico hace casi un año.
Seni ve kocanı tanıyorum, Dr. Leonard Barliss. Bugünlerde ayrısınız. Genç yaşta oğlunu kaybettin, adı Will.