Translate.vc / Espanhol → Turco / Peterson
Peterson tradutor Turco
1,638 parallel translation
Que le habría causado la inflamación y el ataque.
Peterson virüsü belki bir şişlik sonucunda felce sebep oldu.
Mira la presión citogenética de Peterson después de la inyección.
Sağdaki Peterson'ının stokin çözümü.
Nada nos demuestra que el tratamiento disparara el ataque del chico Peterson.
Peterson'un oğlunda felci tedavinin tetiklediğine dair hiç bir kanıt yok.
No encontré nada que pudiera sugerir que....... el tratamiento causara la muerte del chico Peterson.
Peterson'un oğlunun ölümüne tedavinin neden olduğu kanıtlanamıyor.
¿ Recuerdas cuando pensaba que el dolor de espalda del Sr. Peterson era sacroileítis y tú dijiste que no?
Hatırlıyor musun Bay Peterson'un sırt ağrısının sakroiliit olduğunu düşünmüştüm ve sen değil demiştin?
Lo más cerca que he estado de infringir la ley... fue cuando Alex Peterson vendió el tabaco de su madre.
Kanunları çiğnemeye en çok yaklaştığımda altıncı sınıftaydım. Alex Peterson annesinin Virginia Slimlerini satmıştı.
Boscombe y Peterson pueden vigilar la puerta.
Bosco ve Peterson geçidi korusun.
¿ Peterson? ¡ Tú conmigo!
Peterson, benimlesin.
Peterson, ¡ nos quedamos aquí!
Peterson, burada kalıyoruz.
Mayor, hemos estado - Peterson obviamente no piensa claramente y está poniendo en peligro a toda la población de la ciudad.
Peterson doğru düzgün düşünemiyor demek ki, şehrin bütün nüfusunu tehlikeye atıyor.
El Dr. Peterson, supongo.
Doktor Peterson, tahminimce?
Peterson no te permitiremos volver a la ciudad.
Peterson, şehre geri gitmene izin verilmeyecek. Bekle, bekle.
Peterson está de acuerdo en volver al laboratorio médico hasta que consigamos resolver esta situación.
Peterson durum çözülene kadar tıp laboratuarına gitmek için anlaştı.
Hemos recibido informes de que Peterson fue transportado al comedor.
Peterson'ın yemekhaneye taşındığı hakkında raporlar alıyorum.
La ciudad inició una contención cuando fue transportado fuera del lado Este.
Peterson doğu kanadına taşındığı zaman şehir bir kilitleme başlattı. Neden şimdi?
Pero una vez que Peterson entró en el comedor el patógeno fue detectado inmediatamente por los sistemas automáticos y la ciudad se protegió a sí misma.
Ama Peterson yemekhaneye girdiği an patojen otomatik sistemler tarafından anında saptandı ve şehir kendisini korumaya aldı.
Toda esa sección tuvo que ser energizada para que pudieras abrir la puerta a Peterson.
Peterson'a kapıları açmak için bütün o bölüme güç verilmek zorunda kalındı.
No quiero hablar con el Sr. Peterson, porque no tengo nada que decirle, ¿ vale?
Hayır, Bay Peterson'la konuşmak istemiyorum çünkü ona söyleyecek bir şeyim yok, tamam mı?
Decidle al Sr. Peterson que no lo sé.
Bay Peterson'a bilmediğimi söyle.
- ¿ Sabe algo de este Peterson?
- Bu Peterson hakkında bir şeyler biliyor musunuz?
Tendremos que encontrar a este Peterson.
Sanırım bu Peterson'ı bulmamız gerekiyor.
¿ Peterson?
Peterson. Hayır.
No hay ningún Peterson.
Hiçbirinde Peterson yok.
- Parece como si no existiera.
- Peterson sanki hiç varolmamış gibi.
- Peterson sabe dónde vivo.
- Peterson nerede yaşadığımı biliyor.
¿ Quién demonios es Peterson?
Kim bu Peterson?
Si alguien sabe dónde está el Sr. Gibson, es ese Peterson.
Bay Gibson'ın nerede olduğunu bilen biri varsa, o da, Peterson'dır.
Ya hemos oído hablar del Sr. Peterson.
Evet, Bay Peterson olduğunu biz de fark ettik.
Por ejemplo, cree que le está persiguiendo un tal Peterson.
Örneğin..... adı Peterson olan biri tarafından tehdit edildiğine inanıyor.
Él combinó los dos para crear a Peterson.
İsimleri birleştirdi ve "Peterson" ı yarattı.
Sr. Peterson
Bay Peterson
Oz y Debbie Peterson ex empleados de la ahora inexistente Globodyne fueron acusados por robo a mano armada...
Batık Globodyne çalışanlarından Oz ve Debbie Peterson, bir banka...
Chad Peterson.
Chad Peterson.
- Lo tiene Peterson.
. ve Peterson topla yere iniyor.
- Amanda Peterson, ¿ no?
- Amanda Peterson değil mi?
Esperen un segundo, él fué el que vino a mí por ayuda...
Scott Peterson da polisleri çağırmıştı. Pekala, mesele anlaşıldı.
Mira, técnicamente, Peterson la descubrió, yo sólo la apoyé.
Teknik olarak, onu Peterson buldu. Ben sadece ona kefil oldum.
Habla con Peterson. Quizás la transfiera.
Peterson ile konuş.Belki başka bir yere transfer edilirsin.
Dios, es Peterson. - Disculpa. - ¿ Peterson?
Oh Tanrım, bu Peterson.Afedersiniz.
¿ Hola?
- Peterson? Alo?
Bien, Peterson está en el séptimo cielo.
Peterson kötü gününde.
Peterson dice que nos puede llevar toda la noche. No puedo conducir.
Peterson tüm gece çalışmamız gerekebildiğini söylüyor.
Peterson me llamó a su oficina hoy.
Peterson bugün beni ofisine çağırdı.
Bueno, le conté a Peterson.
Peterson'a bundan bahsettim.
Quiero decir, soy a quien Peterson recurre entonces, ¿ cómo Tim Duggan el arrogante más grande de la oficina fue ascendido a vicepresidente antes que yo?
Yani ben Peterson'nun adamıydım, Nasıl oldu da Tim Duggan, ofisin kendini beğenmişi, benim yerime başkan yardımcılığı terfisini alabildi?
¿ Le dijiste al Sr. Peterson que querías el puesto?
Peki, Bay Peterson'a o işi istediğini söyledin mi?
¿ Dónde está Peterson?
Peterson nerede?
¡ Peterson!
Peterson.
¿ Peterson?
Peterson, ben Elizabeth Weir.
¿ Cuál es la localización de Peterson?
Peterson nerede?
Scott Peterson también llamó a la policía
Tamam ama Johnny biliyorsun ki... işleyebileceği bir suçtan ötürü bir adamı tutuklayamam.