Translate.vc / Espanhol → Turco / Piensás
Piensás tradutor Turco
35,044 parallel translation
Piensas en la NSA como una institución que esencialmente usa sus habilidades en el ciberespacio para ayudar a defender la comunicación en ese espacio.
NSA'i esasen siber dünyada kabiliyetlerini kullanan o alandaki iletişimin korunmasına yardımcı bilinen bir kuruluş biliyoruz
Si piensas : "Bueno, nadie puede atacar esta planta energética o esta planta química porque no está conectada al Internet" esa es una ilusión extraña.
Sırf internete bağlı değilsin diye,'bu üretim tesisine ya da kimyasal üretim merkezine kimse saldıramaz'diye düşünüyorsan bu garip bir yanılgıdır.
- Bueno, ¿ y qué piensas ahora?
- Şimdi o konuda ne hissediyorsun?
No sé. ¿ Qué piensas?
Bilmem. Sence?
No se cancela. ¿ Por qué lo piensas?
Düğün iptal değil, niye olsun?
- Has presentado tus argumentos finales, el juez instruye al jurado, piensas que ha acabado, ¿ verdad?
- Kapanış konuşmanı yapmışsın, Yargıç jüriyi yönlendiriyor. Herşey bitti sanıyorsun, değil mi?
¿ Piensas que se nos pasó algo?
Sence gözden kaçırdığımız birşey var mıdır?
- No, quiero decir que si piensas... - Mira...
- Yok, şeyi düşününce...
¿ Piensas en nosotros a veces?
Bizim hakkımızda düşündüğün oluyor mu?
No, no es lo que piensas.
Dagen, düşündüğün gibi değil.
- No me importa si piensas. Font color = "# 808080" THANE : ¡ Allí!
Eğer düşünüyorsanız umrumda değil.
¿ Entonces, qué piensas?
Ne düşünüyorsun yani?
¿ Y con qué la piensas poseer?
Onunla tam olarak ne yapmayı planlıyorsun?
¿ Qué piensas?
Ne düşünüyorsun?
- No es lo que piensas.
Sandığın gibi değil.
¿ Quién piensas que es ella con ese tipo que no es contigo?
Onun o adamla seninle olduğundaki gibi davranmadığını düşündüren kim?
- Piensas que deben ser tratados... - Sí.
- O şekilde davranılmalıdır diyorsun.
- ¿ Qué piensas que eres?
- Ne olduğunu düşünüyorsa?
Como piensas que las personas trans están engañadas, que están equivocadas, pero que deberíamos ser amables con ellos y dejar que ellos se lo crean.
Yani sence trans bireyler kendilerini kandırıyor, yanılıyorlar ama onlara karşı nazik olup buna inanmalarına izin vermeliyiz.
Así que piensas que deben ser tratados como mujeres a pesar de que no lo sean.
Yani kadın olmamalarına rağmen bir kadın gibi davranılmalılar.
¿ Así que piensas que, um, un hombre que tiene relaciones sexuales con una mujer trans... es una preferencia sexual?
Cinsiyet değiştiren bir kadınla sevişmenin bir cinsel tercih olduğunu mu düşünüyorsun? Evet?
Es decir, para todo el mundo. Sé que lo piensas.
- Öyle inandığını sandığını biliyorum.
Pero el verdadero camino hacia la aceptación viene cuando tienes relaciones sexuales con uno... y no piensas que fuiste engañado haciendo algo gay,
Ama kabul etmenin doğru yolu onlardan biriyle seviştiğinde kendini eşcinselce bir şey yapmış gibi kandırılmış hissetmemekten geçer.
Di que eres insoportable cuando piensas en voz alta.
Sesli düşündüğün zaman çok sinir bozucu olduğunu da yaz.
¿ Piensas que es gracioso?
Komik mi geldi?
Digo, piensas que necesitas otro, y luego solo sirve para ponerlo en la repisa.
Bir parmağa daha ihtiyacın olduğunu düşünürsün ama dolapta öylece durur sonra onlar.
¿ Realmente piensas que tendrás tiempo para nosotros?
Bizim için zaman ayırabileceğine inanıyor musun cidden?
Yo sé que piensas eso.
Böyle düşündüğünü biliyorum.
¿ Que piensas hacer?
- Neyin peşindesin?
Dime qué piensas, qué sientes...
Bana ne düşündüğünü, ne hissettiğini anlatırsın.
¿ Y piensas que estarán agradecidos de que los raptáramos del mundo que conocían?
Bildikleri dünyayı onlardan çaldığımız için bize minnettar olacaklarını mı sanıyorsun?
¿ Piensas que serán capaces de comprender lo que perdieron?
Kaybettiklerini anlayışla karşılayacaklarını mı sanıyorsun?
¿ Sabes que puedes hacer más aquí de lo que piensas?
Daha fazlasını yapabileceğinin farkında değil misin?
¿ En qué piensas gastarlo?
Ne için harcamayı planlıyorsun?
¿ Piensas que esto es divertido?
Bunun komik olduğunu mu düşünüyorsun?
¿ Es lo que realmente piensas?
Gerçekten ne düşünüyorsun?
Eso es lo que piensas.
Böyle düşünüyorsun.
Siempre piensas como un fiscal, los puntos sobre las íes...
Hep, bir davacı olarak düşünüyorsun. Her çizilen T, her noktalanan I.
¿ Piensas que es un chiste?
Bunun bir şaka olduğunu mu sanıyorsun?
¿ Piensas siquiera antes de hacer las cosas?
Bir şey yapmadan önce hiç düşünür müsün?
Solo piensas en ti.
- Sadece kendini düşünürsün.
¿ Qué piensas?
- Ne düşünüyorsun?
Si no piensas en la agente inmobiliaria en la piscina, esa casa es perfecta para nosotras. ¿ Ella era tu agente?
Havuzdaki ölü emlakçıyı bir yana bırak, bu ev bizim için biçilmiş kaftan.
Piensas en los alrededores... puntos de salida, transeúntes...
Çevredekileri düşün. Çıkış noktaları, seyirciler.
¿ Por qué no solo controlas tu impulso... o lo que sea... de pedir a cada uno de ellos la misma pregunta y sólo piensas en una buena respuesta propia?
Neden dürtülerini kontrol edip hepsine aynı soruyu sormak yerine cevabı kendin düşünmüyorsun?
Me dispararon. ¿ Qué piensas?
Vurulduk herhalde. Ne sanıyorsun?
Bueno, pues... ¿ Qué piensas?
Ne düşünüyorsun?
Piensas, "Oh, voy a parar cuando la botella esté terminada" O, "Voy a salir cuando las drogas se han ido".
"Bu şişe bittiğinde duracağım" dersin ya da "Uyuşturucular tükendiğinde bırakacağım."
¿ Qué piensas que Zyklon haría de eso?
Ziklon bu konuda ne düşünür sence?
¿ Qué piensas hacer?
Ne yapacaksın?
¿ Eso piensas?
Öyle mi dersin?