Translate.vc / Espanhol → Turco / Piernas
Piernas tradutor Turco
13,391 parallel translation
Spencer perdió su armadura de batalla su casco y su armadura de piernas.
Spencer savaş zırhını, koruma molasını,.. ... bacak plakalarını, kaskını kaybetti.
Lo cual es franelear mucho a alguien con tus piernas.
Yani bacaklarınla birbirine çok sert sarılmak?
Cada mañana, ese primer momento cuando me despierto y me doy cuenta que no puedo sentir mis piernas, me veo obligada a revivirlo.
- Kapana kısılmış, çaresiz. Her sabah uyandığımda gördüğüm tek şey ayaklarımı hissedemiyor oluşum. Bunu tekrar tekrar yaşamak zorundayım.
Sus piernas le duelen mucho.
Bacağı çok kötü durumdaydı.
Quizá podrías colocarte un poco más hacia atrás, separar las piernas un poquito.
Belki biraz geri çekilip duruşunuzu genişletmelisin.
"¡ Luego cogieron mis piernas y las tiraron por allá!"
"Sonra bacaklarımı kopardılar ve şuraya attılar!"
"¡ Luego me arrancaron las piernas y las tiraron por allá!"
"Sonra bacaklarımı koparıp şuraya attılar!"
He estado haciendo extensiones de piernas en la ducha.
- Duşta komando dansı yapıyorum.
Me fui a casa desde la tuya para ducharme y estoy tan cansada que me quedé dormida mientras me depilaba las piernas.
Senin evden evime duş almaya gittim ve o kadar yorgundum ki bacaklarımı alırken uyuya kaldım.
¡ Pero tienes la fortuna entre tus piernas!
Bacaklarının arasında hala bir gelecek var ama!
Si fuera cuervo mío, lo haría cegar y le cortaría las piernas.
O benim kargam olsaydı onu kör edip bacaklarını keserdim.
Pero en el culo de los humildes se sienta el Diablo a piernas cruzadas.
Ama mütevazi kıçında şeytan bağdaş kurmuş oturuyor.
¡ Levántale las piernas!
Bacaklarını Kaldır!
Quiero salir y correr, pero mis piernas están como gelatina.
Ayağa kalkıp koşardım ama, bacaklarım hamlamış durumda.
Aquí tienes, piernas.
Al bakalım.
Necesito estirar las piernas.
Bacaklarımı esnetmem gerekiyor.
- Yo era el objetivo de las piernas. - Nice objetivo.
- Bacağını hedef almıştım.
Tenía mis piernas que aun eran aptas para trabajar y un niño creciendo en mis entrañas.
Hâlâ düzen içinde çalışan bacaklarım vardı ve karnımda büyüyen bir bebek.
¡ Levántate! ¡ Recoge las piernas!
Bacaklarını çalıştır!
No me responden las piernas porque mis relajantes musculares ya han surtido efecto.
Kas gevşeticim etkisini gösterdiği için bacaklarım hareket edemiyor.
He estado sentado aquí toda la noche, y el síndrome de las piernas inquietas mata 14 personas cada hora.
Gece boyunca burada oturdum, ve dinlenmemiş bacak sendromu saat başı 14 kişiyi öldürüyor.
Debe de haberse pillado los pies en estos troncos y se rompió las piernas, mientras estaba cazando.
Avlanırken ayağını kütüklere sıkıştırıp bacağını kırmış olmalı.
Sí, vi a un tío sin piernas en el metro, le prescribí tres gotas de blablablá y le volvieron a crecer.
Evet, bugün Youtube'da bacakları olmayan bir adam gördüm. O yüzden ona üç damla zamazingo yazdım ve bacakları yerine geldi.
¿ Quién pone robo-piernas en reactores gama?
Gama reaktörlerine robot ayaklarını kim takar ya?
Voy a poner mi cabeza entre mis piernas.
Kafamı bacaklarımın arasına koyacağım.
Castrado, sin el uso de sus piernas y terribles dolores.
Kimsesiz, bacaklarını kullanamadan, acı içinde sürünerek.
Si no lo hacemos, va a decirle al mundo entero que yo fui lo suficientemente estúpida como para abrirme de piernas para él.
Eğer yapmazsak, tüm dünyaya bacaklarımı onun için açacak kadar aptal olduğumu söyleyecek.
- Sí, estábamos con los aperitivos, y entonces me dijo que los pantalones azules... que llevaba en el triatlón... me hacían las piernas muy sexis, lo que es verdad, ¿ pero cómo sabía que había competido, por no hablar del color de los pantalones que llevaba?
- Evet, başlangıçları yerken bir anda bana koşu yaparken giydiğim mavi şortun bacaklarımı ne kadar seksi gösterdiğini söyledi, ki çok haklıydı da ama koştuğumu nereden biliyordu ve hangi renk olduğunu nasıl bilmişti ki?
Y tiene que tener una rampa para sillas de ruedas... porque tengo muchos primos que nacieron sin huesos en las piernas.
Tekerlekli sandalye rampası olması gerekiyor çünkü, bacak kemikleri olmadan doğan bir sürü kuzenim var.
pero tus piernas en el aire... fueron las que nos han traído hasta aquí.
Olur, ama bu işe ilk bulaştığında da bacakların havadaydı.
Entrenador, es solo la liga infantil, y yo tengo piernas flacas, pero me encantaría jugar...
Koç, sadece küçükler ligi olduğunu biliyorum. Bacaklarım incecik ama bir maçta oynasam...
Aquellas piernas realmente no se marchan aunque me gustaría saber dónde se toman un descanso.
O bacaklar tam gaz devam eder. Ama ne zaman dururlar bilmek isterim.
Perdí todas mis fuerza en las piernas.
Sanki dizlerimin bağı çözüldü.
Separa las piernas.
Aç bacaklarını!
¿ Piernas pequeñas? ¿ Ojo vago? ¿ Es canadiense...?
Küçük bacaklı, tembel gözlü ya da Kanadalı mı?
¡ Deaf! Bueno, córtame las piernas y llámame "Shorty"
Sağır! [Alevler çatırtı ] [ uzak beceriyor ] [ yüksek sesle beceriyor]
No es como abrirte de piernas que es un negocio que no te es desconocido.
Tanımadığın birine bacaklarını açmana benzemez.
O podéis abrir vuestras piernas y saltar sobre el toro mecánico.
Ya da bacaklarınız açıp mekanik boğanın üzerinde zıplayabilirsiniz.
Y según me contó, tus piernas también.
Aynen bacakların gibi.
Además espero que los músculos de mis piernas se atrofien así no estaré tentada de usarlas.
Ayrıca umarım ayak kaslarım körelir de tekrar ayaklarımı kullanmaya yeltenmem.
Raspones en los pies, lodo en las piernas...
Ayağında aşınma yaraları var. Bacaklarında çamur izleri.
No siento las piernas.
Bacaklarımı hissedemiyorum.
Coge sus piernas por mi.
Bacaklarını tut.
~ No, yo podía ver dónde el pensamiento se va... ~ Sí. ~.. Pero las piernas no se despliegan y ha muerto el paciente.
─.. fakat bacakları yok ve hasta ölü.
- Bueno, no siento mis piernas.
Valla bacaklarımı hissetmiyorum.
Se pregunta cómo puedo ser amigo de quién me disparó dos veces... que destruyó mi sistema digestivo, y que me dejó sin uso de mis piernas.
O zaman, beni iki yerimden vuran adamla nasıl arkadaş olabildiğimi öğrenmek istiyorsun. Sindirim sistemini kalıcı olarak yok etmiş ve iki bacağımı birden kötürüm etmiş kişiyle.
Se nos pincha un neumático, y... tú conoces al hombre que se ve igual al hombre que murió entre tus piernas.
Lastiğimiz patlıyor ve senin kucağında ölen adama benzeyen bir adamla tanışıyorsun.
Buenas noches, cucarachas que me subís por las piernas.
İyi geceler, bacağıma tırmanan böcekler.
En las piernas.
Bacaklarım.
Levántame las piernas.
Bacaklarımı kaldır.
Mano, piernas, pies.
El, bacaklar, ayaklar.