English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Pié

Pié tradutor Turco

27,651 parallel translation
¿ Eso sigue en pie?
Bunlar hâlâ duruyor mu ya?
Mi pie.
Ayağım.
Es mi pie.
Ayağım.
¡ Sigue en pie!
Hâlâ ayakta!
Pie en el freno.
Ayağını frene koy.
La boda sigue en pie.
Düğün yeniden başladı!
La Princesa Carolyn siempre cae de pie.
Hep dört ayak üzerine düşersin.
No diste pie con bola.
Fevkalade değildi.
La bola fue a tu pie.
Fevkaladenin de fevkindeydi.
Rastro Troll, esta en pie y corriendo puedes ver el historial de internet de quien sea no pude resistirme vi el de mi marido los sitios webs que el visito son... repugnante!
Trol Avı. Açıldı ve çalışıyor. İstediğin herkesin internet geçmişini buluyor.
Durante tres años vivimos en el parque, perfeccionando los anfitriones antes de que un huésped pusiera un pie en él. Un equipo de ingenieros, mi socio y yo mismo.
Mühendis ekibi, ortağım ve ben konuklar parka adım atmadan üç yıl boyunca parkta yaşayıp ince eleyip sık dokuyarak ev sahiplerini uygun hale getirdik.
La oferta aún permanece en pie.
Teklifim hâlâ geçerli.
Un pino queda en pie.
Bir labut kaldı.
Ahora, puedo tomar una siesta de pie.
Artık ayakta durarak kestirebilirim.
Vas a sumergir su dedo del pie en la piscina de citas, ¿ no es así?
Ayak parmağını bu flört havuzuna sokacaksın değil mi?
Estamos de pie en un laboratorio alemán abandonado.
Şu anda terk edilmiş bir Alman laboratuvarının üstünde duruyoruz.
Creo que debería... Me voy a poner de pie.
Sanırım sadece ayağa kalkacağım.
Los cuerpos están rellenos con paja, y el nombre.E. Sutton estampado en el pie.
İçleri samanla doldurulmuş, ve ayaklarının altında da.E. Sutton yazısı var.
Nunca puso un pie en Austria.
Avustralya'ya hiç ayak basmamış.
Mientras estemos de pie, estaremos seguros.
Dimdik durduğumuz sürece güvendeyiz.
Su cliente podría no hacer estallar un depósito de cadáveres para proteger a sus soldados de a pie, pero la familia es diferente.
Müvekkiliniz neferlerini korumak için bir morgu havaya uçurmayabilir ama aile işi değiştirir.
Esposa de Lot, ese es tu pie para mirar hacia atrás.
Lut'un karısı, tam burada ardına bakacaksın.
Vi a Astra - de pie sobre J'onn.
- Astra'nın J'onn'un üstünde olduğunu gördüm.
Oh. A pie desde el ascensor principal tiene un extra de 90 segundos, que significa que su café con leche 90 segundos más frío.
Ana asansörü kullanmak 90 saniye gecikmeme sebep oluyor bu da lattenizin 90 saniye daha fazla soğuyacağı anlamına geliyor.
Todos vosotros estáis dejando que os guíe el miedo, pero alguien tiene que encontrar el coraje de ponerse en pie aunque tengan miedo.
Hepiniz korkunuzun sizi yönlendirmesine izin veriyorsunuz ama bazılarının korkmasına rağmen buna karşı gelecek cesareti bulması gerek.
- ¡ Todos los demás, de pie, las manos en la cabeza!
- Kalanlar ayağa kalksın, ellerinizi başınızın arkasına koyun!
Bueno, este plan empezó con el pie derecho.
Bu plan hiç iyi bir başlangıç yapmadı.
Me has obligado a permanecer de pie ante el altar mientras llorabas.
Sen karolmuşken beni mihrabda durmaya zorladın.
Yo solo... me quedé allí de pie.
Ben sadece... İzledim.
Tendremos que ir a pie para alcanzarla.
Biz onu almak için yürüyerek gitmek gerekir.
Y vamos a dejar la persecución a pie a Fisher esta vez.
Ve bu sefer'ayaklı kovalama'işini Fisher'a bırakalım
¿ Persecución a pie?
'ayaklı kovalama'?
No tenemos que quedarnos aquí de pie.
Burada dikilmemiz gerekmiyor.
Así pues, si usted es de tener su dinero, quieres que sólo a pie.
Yani paranı almak istiyorsun, benim de gitmemi istiyorsun.
Si pones un pie en aquí de nuevo, Voy a derramarlo!
Eğer buraya bir daha gelirsen seni mahvederim.
Su tatarabuela sentó el precedente, los miembros del Consejo Privado deben mantenerse en pie.
Büyük büyükanneniz başlatmıştı. Bizi Danışma Meclisi üyeleri gibi ayakta tutmak için.
mantenerme cerca de ellas, pero con un pie en la puerta, y ver qué podemos sacar de este miserable circo.
Onları kenarda tutup bir ayağımızı orada tutarak bu lanetli sirkten neler koparabileceğimize bakmalıyız.
Siempre tengo un pie fuera de la puerta.
- Tabii, benim gözüm hep kapıdadır zaten.
Llevo de pie desde 2003.
2003'ten beri ayaklarımın üzerindeyim.
Siempre estoy feliz de ayudar a otra mujer a conseguir su rebanada del "american pie".
Bir kadına bir parça Amerikan pastası alması için yardım etmeyi hep severim.
¿ Tienes mi pie?
Pastam sende mi?
¿ A pie?
Yürüyerek mi geldin?
¿ A pie?
Yürüyerek mi?
Nadie de nuestra organización ha puesto aquí el pie en más de 50 años.
Örgütümüzden hiç kimse 50 yıldır buraya adım atmadı.
Porque yo pisé los dedos del pie?
İşinize burnumu soktum diye mi?
No... no a pie de esto, ¿ de acuerdo?
Bundan kaçma, olur mu?
Podríamos probar de pie.
Ayakta dursam olur mu?
Pero quedarme de pie en una fiesta con una copa en la mano, mientras todos intentan presentarme... es lo peor, ¿ no crees?
Ama partinin tekinde elimde içkiyle herkes beni biriyle tanıştırmaya çalışırken... En kötüsü o değil mi ama?
Reverendo, con el debido respeto, yo preferiría a mi niño aquí de pie, a mi lado.
Saygısızlık etmek istemem ama Reverend, oğlumun şu anda yanımda olmasını tercih ederdim.
¿ Sigue en pie?
Hâlâ benimle misin?
Estabas allí de pie con tu esmoquin, tan... tan atractivo, tan elegante.
Smokinle o kadar... Yakışıklı, o kadar şık duruyordun ki.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]