English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Político

Político tradutor Turco

3,689 parallel translation
Era un político de principios y un gran amigo, y realmente vamos a echarle de menos.
O prensipli bir politikacı ve mükemmel bir arkadaştı. Ve onu çok özleyeceğiz.
Era un político con principios y un gran amigo.
O prensipli bir politikacı ve mükemmel bir arkadaştı.
¿ Qué hace un político cuando se encuentra en problemas?
Bir politikacı sıkıştığında ne yapar?
Para cuando terminemos con él, querrán someterlo a juicio político.
Onunla işimiz bitince görevini kötüye kullandığına kanaat getirecekler.
Un político.
Politikacı.
Se gana la vida como periodista político.
Geçimini siyasi bir gazeteci olarak sağlıyor.
Siempre irritó a su padre, desde el punto de vista político.
Babası için, politika açısından tam bir baş belası.
Teórico político.
Siyaset Kuramcisi.
Y luego volvemos y me pongo serio, acerca de mi sueño político.
Ve geri geldiğimizde politik hayalimi alma konusunda ciddiyim.
- Nadie empieza como un político pero puede convertirse en uno.
- Kimse siyasetçi olarak başlamaz ama sonra olursun.
¿ Elimina al político, huh?
Tam politikacısın, değil mi?
¿ Alguien puede encontrar al político en la sala?
Odada bir siyasetçi gören var mı acaba?
EL 22 DE NOVIEMBRE DE 1963, JOHN FITZGERALD KENNEDY TRIGÉSIMO QUINTO PRESIDENTE DE ESTADOS UNIDOS HIZO UN VIAJE POLÍTICO A DALLAS, TEXAS, CON SU ESPOSA, JACQUELINE Y EL VICEPRESIDENTE LYNDON B. JOHNSON.
22 Kasım 1963'te, 35. Amerikan Başkanı John Fitzgerald Kennedy eşi Jacqueline ve Başkan Yardımcısı Lyndon B. Johnson ile Dallas, Teksas'a politik bir gezi düzenledi.
Bienvenida al prisionero político Benjamin Henry El sistema te cuenta tres mentiras.
Sistem size üç yalan söyler.
Peter Hansen, un refugiado político.
Peter Hansen, siyasi bir mülteci.
No, pidió asilo político a través de la ONU a un tercer país.
Hayır, BM üzerinden üçüncü bir ülkeye siyasi iltica talep ediyor.
Hay un reaccionario buscando asilo político.
Siyasi iltica isteyen bir mülteci var.
¿ Cómo puede el estado tratar así a un político honesto?
Devlet dürüst bir politikacıya nasıl bu şekilde davranabilir?
Podemos ganar mucho rédito político.
Çok büyük bir politik yol elde ederiz.
Madam, su partido es político.
Bayan, bu sizin partiniz.
Sí, es político pasar tiempo con las personas que tienen un momento difícil.
ve evet politik yanı da zor zamanlar geçiren insanların yanında duruyoruz.
Es realmente muy político quedarse con los más débiles.
Aslında mazlumun yanında durmak çok politik bir davranış.
'Él maneja este negocio...''... con la ayuda de un político de esta zona.'
Bu işi bölgedeki politikacıların yardımıyla yapıyor.
Quiero que pegues, mi futuro tío político.
Kemerini neden çıkarıyorsun, dedim! Benim müstakbel amcam, bana vurmanı istiyorum.
- O político.
- Ya da bir siyasetçi.
Bueno, político quizá no.
Tamam, belki de siyasetçi olmazdı.
Te gusta dar oportunidades. Ya sea a algún político, la policía.. O.. a mi..
Politikacılar, polisler..... ben ya da...
El señor Monroe es un político.
Bay Monroe bir politikacı.
Y, ¿ qué es un político, señor Monroe?
Peki, politikacı nedir Bay Monroe?
Bueno, un político es alguien que intenta que el mundo sea un lugar más justo.
Bir politikacı dünyayı daha adil bir yer yapmaya çalışan kişidir.
No soy lo bastante tonto o inteligente para ser un político- -
Politik olmak için yeteri kadar aptal ya da akıllı değilim.
Sí. Parece político.
Politiksel gözüküyor.
¿ Hola? Yo no soy un político, ¿ de acuerdo?
Ben politikacı değilim, tamam mı?
Waldo puede ser el perfecto representante político.
Dinleyin, Waldo belki de mükemmel politik sözde başkan olabilir.
Pero el podría entregar cualquier clase de discurso político sin las desventajas de un mensajero humano.
Ama o, bir insan elçinin potansiyel dezavantajlarından noksan olarak lehte oy verenlere bir tarz getirebilir.
Tendrían un entretenimiento político global que la gente desee de verdad.
İnsanların gerçekten istediği dünya çapında bir politik eğlence ürünün var.
Podría galvanizar las cinco personas que la ven en un frenesí político.
Bunu gören beş kişiyi politik ateşle yakabilir.
Esta trabajo de hotel es muy político.
Bu otel işi bayağı politik.
- Hay claramente un asunto político involucrado en esto.
... daha büyük bir politik gündem var.
Viniendo de un político consumado como tú,
Senin gibi dört dörtlük bir siyasetçi söylüyorsa bunu...
No soy un político.
Ben bir politikacı değilim.
Trabajo y político, menudo malabarismo.
İş ve politika, ikisini bir arada yürütmek oldukça zor.
Normalmente no sonríe nunca a menos que un rival político muera.
Politik rakiplerinden biri ölmedikçe asla gülmez.
El hijo de una estrella del cine, la hija de un político.
Bir film yıldızının oğlu ve bir politikacının kızı.
Quieren que las elecciones se celebren como se planearon porque ellos son los que más tienen que ganar y la juventud revolucionaria está acusándolos severamente de oportunismo político.
Seçimlerin planlandığı gibi olmasını istiyorlar çünkü kazanacaklarını düşünüyorlar. Ayrıca devrimci gençlik tarafından siyasi çıkar sağladıkları gerekçesiyle çokça suçlanıyorlar.
La religión será el mayor problema que enfrentaremos en la próxima etapa porque tenemos un nuevo poder político que también se erige como organización religiosa, como fuerza misionera, lo cual es un desastre.
Din, bir sonraki evrede yüzleşeceğimiz en büyük sorun. Çünkü aynı anda dini bir örgüt olduğunu söyleyen, misyonerlik yaptığını iddia eden yeni bir siyasi iktidar var ve bu durum büyük bir facia.
Sergio, el político que se encarga de los problemas públicos ;
Serg, resmi bağlantıları olan bir politikacı.
Asesinó a gente inocente para inculpar a un político.
Bir politikacıya masum insanları öldürme oyunu kurdu.
Es político, debe rascarse mucho.
Adam politikacı. Herhâlde sürekli kaşınıyordur.
El clima político en Israel está cambiando,
İsrail'deki politik şartlar değişiyor.
Siempre has sido el mejor político.
Her zaman benden daha iyi bir politikacı oldun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]