English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Pringle

Pringle tradutor Turco

122 parallel translation
Tomó una copa con el Senador Babcock. Habló con la Srta. Pringle de unos ratones que llevaba en una jaula. Y recogió un libro que se le cayó a la Srta. Jelyson.
Bir ara Senatör Babcock'la içki içmiş ve Matmazel Pringle diye biriyle fareleri konusunda sohbet etmiş, sonra da Bayan Jellison denen birinin düşürdüğü kitabı yerden kaldırmış.
Ahora la señorita Pringel estaba allí.
Şimdi, Maytmazel Pringle şurada oturuyor.
Ahora soy la señorita Pringel.
Şimdi de Matmazel Pringle'ım?
Puesto que han arrasado el coche restaurante después del asesinato de Grayson y los ataques al senador Babcock, la Sra. Gelyson y la Srta. Pringle estoy convencido que el documento abandonó el vagón mucho antes. ¿ Pero cómo?
Grayson'un öldürülmesinden, Senatör Babcock, Bayan Jellison ve Matmazel Pringle'e saldırılardan sonra burası darmadağın edildiğine göre, kuvvetle inanıyorum ki, belge bu olaylar olmadan önce vagonu terketti, ama nasıl?
He prometido entregarlo en persona al capitán John Pringle, destinado en Berlín, sección G-2.
Yüzbaşı John Pringle'a şahsen teslim etmem için verildi Berlin'de G2 Bölümü'nde bir yerde olacak.
¡ Capitán Pringle!
Yüzbaşı Pringle!
Capitán Pringle, señor.
Buyrun, Yüzbaşı Pringle, efendim.
Señorita Frost, éste es el capitán Pringle.
Milletvekili Frost, bu Yüzbaşı Pringle.
¿ Se le está cayendo algo, capitán Pringle?
Bir şey düşürüyorsun, Yüzbaşı Pringle.
Llaman al capitán Pringle en el 112.
- Yüzbaşı Pringle, 112'den istiyorlar.
Se presenta el capitán Pringle. - Hola.
- Buyrun, Yüzbaşı Pringle.
Capitán Pringle mi fe en el ejército ha sido sacudida de raíz.
Yüzbaşı Pringle, orduya olan inancım kökünden sarsılmış durumda.
¿ Eso es tinta, capitán Pringle?
Mürekkep ha, Yüzbaşı Pringle? Öyle.
Soy el capitán Pringle.
Ben, Yüzbaşı Pringle.
¿ De mis lágrimas? Sé bien lo que es llorar, capitán Pringle.
Göz yaşlarım... göz yaşlarım için ağlarım ben, Yüzbaşı Pringle.
Oficina de Desnazificación, capitán Pringle al aparato.
Nazi'likten arındırma bürosu, Yüzbaşı Pringle.
Capitán Pringle, permanecerá usted alejado de esa mujer. Prohibido, ¿ está claro?
Yüzbaşı, şu malum şahıstan uzak duracaksın, kesin yasak, anlaşıldı mı?
Usted no es muy chistoso, capitán Pringle pero es un magnífico bailarín.
Sen soytarı değilsin, Yüzbaşı Pringle. Ama çok iyi bir dansçısın.
Lo lamento, pero me siento responsable del tropezón de cierto capitán.
Affedersin ama, şu gevşek tuğla, Pringle konusunda kendimi sorumlu hissediyorum.
Hable con el capitán Pringle.
- Yüzbaşı Pringle'a sorsanıza.
- Olvídese del capitán Pringle.
- Yüzbaşıyı unut.
Ahora va hacia la ferretería. Pregunta si puede usar el teléfono.
Pringle's'ın eşya dükkanına girip "Telefonunu kullanabilir miyim?" diye soracak.
O puede mirar televisión en color... en la vidriera de la ferretería.
Veya Pringle's'ın eşya dükkanının önünde oturup camdan renkli televizyon seyredebilirsin.
Todas esas noches pensaste que estaba en el coro... o mirando televisión en la ferretería. Estaba en El Ombligo.
Bütün o geceler, sen beni koro provasında, bowlingte veya Pringle's'ın orada renkli televizyon seyrettiğimi zannederken ben gerçekte Belly Button'daydım.
O Tom Pringle. Se moría por casarse contigo.
Tom Pringle, seninle evlenmek için ölüyordu.
Segundo piso, sobre la ferretería.
Biliyorsun, Pringle's'ın eşya dükkanının üst katında.
- Señorita Pringle.
- Bayan Pringle!
Vaya a ver a la secretaria de la fundación, la señorita Pringle. Y pregúntele qué tipo de comunicado del navío esperaría que estuviera contenido en un sobre inusual como este.
Hemen Vakfın sekreteri Bayan Pringle'la görüşün ve gemiden gelen böyle sıradışı bir zarfta ne tür bilgiler olabileceğini sorun.
Competía en el campeonato interescolar debatiendo con una tal Señorita Pringle sobre los efectos de medicina socializada en la economía británica.
Münazara Takımının kaptanıydım ve okullar arası şampiyonluk için, Bayan Pringle ile "Tıptaki Sosyalizasyonun İngiliz Ekonomisi Üzerindeki Etkileri"...
Es muy simple, Sr. Pringle.
Çok basit, Pringle.
¿ Señor Pringle?
Bay Pringle?
El viejo Pringle y la señora Parker.
Yaşlı adam Pringle ve Bayan Parker.
¿ Por qué no hago la maniobra de Pringle?
Pringle manevrası yapayım.
Pringle.
Cipsim.
La técnica Pringle.
Pringle manevrası.
Está ahí dentro con... Ese es el Dr. Pringle.
Şu an içeride Doktor Pringle ile birlikte.
- ¿ Probaste con la maniobra Pringle?
Pringle manevrasını denedin mi?
Una maniobra Pringle de su servidor ha impedido que se desangrara.
Pringle manevram sayesinde kan kaybından ölmekten kurtuldu.
Haz un Pringle antes de que este tío se desangre.
- İki litre daha kan kaybetti - Sternum testeresi Peter adam kanamadan ölmeden Pringle manevrası yap
¿ Patatas?
Pringle?
- Es la maniobra Pringle, ¿ verdad?
Pringle manevrası bu, değil mi?
Vale, suelta el Pringle.
Peki. Cerrahi pensi çıkar.
Jazz, este es el Sr.John Pringle.
Jazz, bu Bay John Pringle.
No, Sr. Pringle.
Hayır Bay Pringle.
Sr. Pringle, le gustaría decirle algo sobre India.
Bay Pringle, bu beyefendi size Hindistan'la ilgili her şeyi anlatacak.
Mi fingimiento casi acabó en aquella fiesta... donde entendí todo lo que Mr.
Partide anlaşılmasını istemedim. Bay Pringle'in İngilizce söylediği her kelimeyi anladım.
- ¿ Y la Srta. Pringle?
Doğru.
Asegura que alguien saco los ratones de su jaula esa misma noche.
Peki, Matmazel Pringle? Matmazel Pringle o gece birinin farelerini kafesinden salıverdiğini ve kafesi paramparça edilmiş halde bulduğunu söyledi.
¡ Pringle!
Hey, Pringle.
- Warren, es Tad Pringle.
- Warren, bu Tad Pringle.
¡ Oh, mi esposo, por fin!
Pringle ister misin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]