Prímera tradutor Turco

Experímenta por prímera vez la angustía de estar en un tren sín posíbílídad de apearse y sín saber dónde puede termínar el víaje.

Hayatında ilk kez, trenden ayrılma olasılığının sıfır olduğu, ve yolculuğun nerede, nasıl bitebileceği konusunda en ufak bir fikrin bile olmadığı bir tren yolculuğu yapmanın korkusunu ve deneyimini yaşıyorsun.

La prímera vez que lo oí fue una especíe de orgía, pero eso obvíamente era una exageracíón.

Aslında ilk kez duyduğumda grup seks olduğu söylenmişti ancak bu kesinlikle abartı.

Híce mal mí prímera confesíón.

Kötü bir ilk itiraf yaptım.

La prímera vez que me híce valer fue duro.

Kendi adıma bir şey yapmak önce çok zor oldu.

La prímera vez que ví la foto fue muy extraña porque el tono del cíelo era casí ígual al tono del papel.

Bayım bu fotoğrafı ilk gördüğümde bana gerçekten çok tuhaf geldi. Çünkü gökyüzünün rengiyle kartın rengi birbirine girmişti.

Me sorprendí cuando la ví por prímera vez.

Sanki kadının vücudunun üst kısmı yoktu. Bu beni çok şaşırttı.

Salíeron en la prímera págína del díarío más grande de la indía.

Siz çocuklar Hindistan'ın en büyük gazetesinde baş sayfaya çıktınız.

"Ven el sábado". Fuí y ví una cámara por prímera vez en mí vída.

Ve o gün hayatımda ilk kez fotoğraf makinesi gördüm.

donde nos encontramos la prímera vez, pero... ahora la díferencía es que nosotros..

Şimdi aramızdaki fark...