Translate.vc / Espanhol → Turco / R
R tradutor Turco
2,128,104 parallel translation
Esas agresiones las cometen personas sin un discurso claro, abierto y democrático.
Bu saldırılar belirgin, açık ve demokratik bir söylemi olmayan insanlar tarafından işlendi.
Los travestidos y los transgénero son personas dignas de ser consideradas humanas.
Travestiler ve cinsiyet değiştirenler insandır. İnsan olarak görülmeye layıktırlar.
La composición se hace en función de lo que hay entre las piernas.
Yorum, insanların bacaklarının arasında ne olduğuna göre yapılır.
No, se vuelve loco.
Hayır, bu onu çıldırtır.
Para la mayoría de las personas trans es una transición complicada.
Çoğu trans için dönüşüm oldukça karmaşıktır.
- No.
- Hayır.
Me hace sentir completamente avergonzada.
Ve bu beni utandırıyor.
No, no es así.
Hayır değil.
Y creo que la derecha se puede reconocer...
Ve sanırım sağ bunun tersi olarak...
Este tipo de trabajo, el trabajo expresivo de artistas, humoristas, escritores y todo eso, está relacionado con cómo es la persona.
Böyle ifadeye dayalı işler sanatçıların, komedyenlerin yazarların ve benzerlerinin kişilikleriyle bağlantılıdır.
Es cuestión de cumplir requisitos.
Yerine getirilmesi gereken şartlar vardır.
El modo en que las personas se ofenden, se imponen.
İnsanların birbirini küçük düşürme biçimi kendini dayatır.
Sí y no.
Evet ve hayır.
Sí, creo que sí.
Evet sanırım öyle.
Es una forma de deseo transgénero de mi adolescencia.
Sanırım, ergenlik yıllarımdan beri olan, bir cinsiyet değiştirme arzusuydu.
Creo que las personas cambian de motivación.
Sanırım insanlar motivasyonlarını da değiştiriyor.
Me gustaría ir a la boda de Laila, que será en octubre, estando en forma.
Laila'nın düğününe gitmek isterim. Ekimde olacak, şimdiden kararlaştırıldı.
Llevo 40 años publicando y mi dibujo sigue siendo inmaduro.
Ben bunu 40 yıldır yapıyorum ve hala olgunlaşmamış çizimlerim var.
No.
Hayır.
Así es cómo se sobrevive.
Böyle hayatta kalırız.
No, vine a exigir una disculpa.
Hayır, ben savunma için geldim.
¡ No!
Hayır!
¿ Listo para divertirnos?
Eğlenceye hazır mısın?
Claro que no.
Tabii ki hayır.
Secuestro irresuelto podría extenderse
Çözülmemiş Kaçırılma Vakası Uzun Sürebilir
Secuestraron a mi hijo, pero no pidieron rescate alguno.
Çocuğum kaçırıldı ama fidye istenmedi.
Al principio puede ser confuso.
Başta kafa karıştırıcı olabilir.
Creo que podemos encontrar a Min-woo.
Sanırım Min-woo'yu bulabiliriz.
Ven para aquí.
Kaldır bakayım kıçını.
Mis muchachos llevan 40 años encontrando gente.
Adamlarım 40 yıldır insanları buluyor.
Sí, más o menos.
Evet, sayılır.
Hace dos años que está en coma por un accidente de auto.
Bir araba kazası yüzünden iki yıldır komada.
Es muy pronto para saberlo, pero creo que había alguien tras ellos.
Söylemek için biraz erken ama sanırım onların arkasında biri var.
¿ Listo?
Hazır mısın?
Hacemos lo que nos dicen y cobramos, es todo.
Söyleneni yapar ve paramızı alırız.
Si metemos la pata, ¡ estamos muertos!
Bu işi batırırsak ölürüz!
No, pero...
Hayır, ama...
El presidente Cho debe estar solo en algún momento.
Başkan Cho'nun yalnız olduğu bir zaman vardır mutlaka.
- ¡ Llama ya mismo a los demás!
- Hemen diğerlerini çağır!
A tu hijo lo secuestraron el 21 de abril de 2012.
Oğlun 21 Nisan 2012'de kaçırıldı.
¿ Quieres saber otro secreto?
Bir sır daha bilmek ister misin?
¡ Despejen!
Hazır!
Hace dos años estás en coma, desde el accidente.
Kazadan beri iki yıldır komadasın.
Creó que necesito disculparme.
Sanırım kendime izin vereceğim.
Bueno, Se supone que debo revisar su oído y reflejos, cuando tengas una oportunidad.
Tamam, işitme ve hissetme duyularıın kontrol etmemiz gerek hazır şansımız var iken.
No, no lo hagas todavía.
Hayır, henüz değil.
Tal vez es un fuego regular enorme saliendo directamente del interior de un maldito reactor nuclear ardiendo.
Oh, standart bir yangındır lanet olası nuclear bir santralin içinden gelen. Kapak.
No sabía eso sobre ti, Carol, no.
Bunu bilmiyorum, Carol, hayır.
No, no era una cantidad tan grade.
Oh, hayır, tualet ölçüsünde değildi. Tamam.
Pero como el dinosaurio, todas las cosas buenas deben llegar a su final.
Aynı dinazorlar gibi, her güzel şeyin bir sonu vardır.
Ella esta durmiendo.
Peki, gidip onun kıçını kaldır.