Translate.vc / Espanhol → Turco / Rag
Rag tradutor Turco
848 parallel translation
Unos de los viejos que Art solía hacer "Dinah" y "Twelfth Street Rag" y "Louisiana Blues". No los comprarán.
Art'ın yaptıkları türden, eski parçalar "Dinah", "Twelfth Street Rag" ve "Louisiana Blues" gibi.
- ¿ El Navajo Rag?
- Navajo Şamatası mı?
Y, en cuanto toman el segundo trago, la sacan contra el que lo saca cuando no hay necesidad. la sacan contra el que lo saca cuando no hay necesidad.
ikinci kadehi yuvarlayınca ortada birşey yokken meyhaneci çırağına kılıç çeken adamlara benziyorsun.
¡ Es un milagro, con semejante aprendiz!
Böyle bir çırağı olduktan sonra hiç de garip değil!
¿ Dónde están mis gafas?
Çıngırağım nerede?
Ven a verme y lo hablaremos. Me di cuenta de que no era un dependiente de frutería.
Tabii ki manav çırağı olmadığını anladım.
Es una historia muy vieja, que se remonta a casi 2000 años- -... una leyenda sobre un hechicero que tenía un aprendiz.
Bu, neredeyse 2000 yıl geriye giden çok eski bir öyküdür. Bir büyücü ve çırağı hakkındaki efsane.
Me dijeron que debutó en las letras cortando carne sobre la tabla de un carnicero.
İlk edebi eserlerini kasap çırağı iken verdiğini duymuştum...
¿ Tiene un aprendiz llamado Pip?
Çoğunlukla Pip diye bilinen bir çırağın var mı?
Buscaré a ese chico.
Ben de çırağın peşinden gideceğim.
Es un repartidor del barrio
Civardaki bir bakkalın çırağı.
Estar helando.
Toprağı kırağı çalmıştır.
Soy una aprendiz en el teatro y tengo mucho que aprender de todos ustedes.
Ben tiyatroda bir çırağım.. .. ve sizden öğreneceğim çok şeyler var.
Y en navegación, el señor Crystal no le llega a los talones.
İş seyire gelince Bay Crystal onun çırağı bile olamaz.
La nave irá acoplada a un tren de aterrizaje propulsado por cohetes que se soltará automáticamente.
Gemi, kaydırağın üstündeki roket iticili bir kızağın üzerine oturtulacaktır ki bu kızak kalkışın sonunda otomatik olarak gemiden ayrılacaktır.
Veo que aún llevás el cascabel.
Çıngırağın hala taşıyorsun.
Hace un par de años estábamos en México... y compré ese cascabel para nuestra casa.
Yıllar önce, Meksiko'daydık. Çıngırağı evimiz için almıştım.
Vamos a comprar una en Utah.
Utah'ta bir ev alacak... ve çıngırağı ön kapının iç yanına takacaktık.
Me estoy hartando de oír ese cascabel.
Bu çıngırağın sesi canımı sıkıyor.
¿ Aún querés silenciar ese cascabel?
Bu çıngırağı hala susturmak istiyor musun?
Quizá alguno escriba un libro y se le conozca como discípulo de Aristóteles.
Bakarsın, içimizden biri bir kitap yazar ve Aristo'nun çırağı olarak anılır!
¿ Te lo cuento? Mi mujer se enamoró de mi aprendiz.
Karım beni çırağımla aldattı.
Quiero ser el discípulo del doctor más importante del mundo.
Dünyadaki en iyi doktorunun çırağı olmak istiyorum.
- Su discípulo, Barón Frankenstein.
- Sizin çırağınız, Baron Frankenstein.
¿ me aceptará como su discípulo?
Beni çırağınız olarak kabul ediyor musunuz?
¿ Te gustaría ser el nuevo chico de los recados de Paramutual Pictures?
Paramutual Pictures'ın yeni çırağı olmaya ne dersin?
Busque a ese mandadero.
O çırağı bulun.
Tu mandadero, Morty.
Çırağın Morty.
Me estoy volviendo loco esperando.
Beklemekten aklımı kaçırağım.
Cuando sonríe, suena su cascabel.
Gülünce sanki çıngırağı çalıyor.
como la primer nevada del invierno.
Sonbaharda düşen ilk kırağı gibi.
¿ Qué relación podía tener Messenger con un granjero, un veterinario... un trabajador de telas y un vendedor de coches?
Messenger'in, bir çiftçi, bir veteriner, örtücü çırağı ve bir araba satıcısı ile ne bağlantısı olduğunu düşünüyorsun?
¡ Besando al muchacho de la tienda de comestibles! ¡ Ya te enseñaré!
Bakkal çırağıyla oynaşmayı biliyorsun ama!
De acuerdo con las circunstancias, me suelo quedar al lado de mis discípulos.
Duruma göre belki, çırağımın yanında olmalıyım.
- Este sello es una copia exacta del del monje, obra de un cerrajero aprendiz de la Bastilla.
- Bu damga tam bir kopyadır. Keşiş'in sahip olduğu'nun aynısı. Bastille'de ki bir çilingir çırağının yaptığı bir iştir.
Mosaku era un anciano. Minokichi, su aprendiz, era un muchacho de 18 años.
Mosaku, yaşlı bir adamdı ve Minokichi, onun çırağıydı, 18 yaşında bir oğlan.
- Mi alumna favorita.
- En gözde çırağımsın.
Edgar estaba como hechizado. Como el Aprendiz de Brujo, no podía parar.
Edgar sanki bir büyücü çırağı gibi büyü etkisi altındaydı.
Él había sido ayudante de mi padre.
Babamın çırağıymış.
Viviendo bajo el mismo techo, es natural... que el aprendiz y la hija del patrón terminen por enamorarse.
Sadece doğal güzel olması Otsuya ve babasının çırağı... canlı ve aynı çatı altında aşk.
Ayudante de máquinas.
Makinist çırağı.
Contramaestre.
Lostromo çırağı, ikinci sınıf.
- Jennings, médico de a bordo.
- Jennings, eczacı çırağı.
¿ Dónde ha colocado a su mugriento ayudante?
Küçük çırağını nereye gönderdin?
Dime, dime, tras dejar a tu alumno sin sentido, ¿ cómo esperas que recuerde la lección?
- Eh, söyle bana, söyle bana, uh çırağını aptalca nakavt ettikten sonra, dersi hatırlamasını ondan nasıl beklersin?
La muerte la cubre como escarcha prematura sobre la flor más dulce de todo el campo.
Ölüm, tüm kırın en güzel çiçeği üzerine yağmış kırağı gibi.
Es el chico de la tienda. ¡ Ya va!
Bakkalın çırağı. Geliyorum!
El de blanco es un hombre de la Unión, y el rojo es un aprendiz de carnicero.
Beyaz şortlu sendikanın adamı, kırmızı şortlu ise kasap çırağı.
Es sólo ese aprendiz de carnicero...
Bu kasabın çırağı...
Carguen.
Kaydırağı hazırlayın.
Hemos interrogado a los ayudantes de bombas.
Pompacı çırağı sorgulandı.