Translate.vc / Espanhol → Turco / Religión
Religión tradutor Turco
3,779 parallel translation
¡ Dejad de parlotear de religión!
Din hakkında zırvalamayı kes!
- No tengo problema con la religión.
- Dindar. Bununla bir sorunum yok.
La religión está dentro de lo aceptable.
Dindarlık kabul edilebilir.
No, eso es religión.
Hayır, o dinsel bir şey.
Religión, puedo entenderlo.
Din olayıyla uğraşabilirim.
Porque amo a un pobre que cree en otra religión?
Çünkü ben başka dinden meteliksiz bir adamı seviyorum?
Hermano, ahora entiendo por qué encontraste la religión a tu avanzada edad.
Ağabey şimdi neden dini bu yaşında bulduğunu anlıyorum.
Hay una clase de... Religión en las reglas.
Kuralların da bir dini var gibi.
Y, como en el béisbol, yo siempre he creído en la tradición de construir... y la religión de las reglas.
Ve tıpkı beyzboldaki gibi.. .. inşa yapmanın bir geleneği olduğuna, ve.. .. kuralların bir dini olduğuna inandım.
De acuerdo con su religión... cuando mueren, Mounh y Sounh se rencarnan en otros animales.
Onların dinine göre... Mounh ve Sounh .. başka hayvanlar olarak tekrar dünyaya gelecekler.
Por años, un buen número de hombres de Tannhauser se convirtieron en informantes por dinero con nuevas identidades y la identidad más segura era un hombre de religión.
Yıllar boyunca Tannhauser'ın adamlarından biri muhbirlik yaptı para ve yeni bir kimlik karşılığında ve en güvenli kimlik rahip olmaktır.
Además la religión árabe no valora la vida humana como nosotros.
Ayrıca Arap dini insan hayatına bizim kadar değer vermiyor.
Me dijo que mientras no me negara a sus tratamientos ustedes no pueden negarse a mi religión.
Ben tedaviyi reddetmediğim sürece siz de benim dinimin gerektirdiklerine hayır diyemezsiniz.
¿ No nos dejarás salvar a un chico de 8 años porque una persona más podría aferrarse a la religión?
Sırf biri dine inanacak diye küçük bir çocuğun tedavisini mi engelleyeceksin?
O la religión está matando a un chico o lo estoy haciendo yo.
Ya din bir çocuğun canını alıyor ya da ben.
Odio, celos, furia, religión.
Nefret, kıskançlık, öfke, din.
- ¿ Qué es eso, una especie de religión?
- O ne öyle, din falan mı?
Sabiendo que tu religión es la correcta pero que sea burla de los demás.
Dinini bilmek iyi bir şey ama herkesin seninle taşak geçmesi...
No me está permitido hablar de mi vida anterior entablar ninguna relación no platónica, practicar religión en público, o comer productos nada frescos ni sanos como esta comida que no sean de Subway.
Maalesef eski hayatımdan bahsetmeme ya da platonik olmayan ilişkilere girmeme, umumi yerlerde ibadete ya da Subway dışındakiler gibi bayat ve sağlıksız şeyler yememe izin yok.
Mi religión me previene sobre llevar faldas cortas.
Dinim kısa etek giymemi yasaklıyor.
Eric Northman fue enviado para destruir un grupo de practicantes de la religión wiccana y no se le ha visto desde entonces.
Eric Northman, bir grup cadıyı dağıtmak için gönderilmişti ve o zamandan beri de kendisini gören olmadı.
Es como una religión, y no me disculpo por querer ser parte de ella, y no deseo nada más.
Din gibi. ve bunun bir parçası olmak istediğim için özür dilemiyorum. daha fazlasını da istemiyorum
Sabía, como comunista ateo que seguramente era, dónde reside el poder de atracción de la religión católica.
Muhtemelen ateist bir komünist olarak,... Katolik dininin cazibesinin nereye dayandığını biliyordu.
Así es como funciona la llamada religión fundamentalista, pero no sólo ellos, toda forma de lo que llamamos totalitarismo funciona así, incluso si es presentada o se presenta como atea.
Sözümona kökten dinciler böyle iş görür. Ama yalnızca onlar değil. Totalitarizmin her biçimi aynen böyle işler.
Mi religión no es un mito.
Dinim mitolojik bir şey değil.
Tengo que regresar para dirigir mi religión.
Ekibimin başına dönmem gerek.
- Y de la religión.
- Ve dinden de.
Se acaba de hacer una gran cosa acerca religión de Cienciología y que esto es Estados Unidos y usted puede creer en lo que quieras creer.
Scientology dinini büyük bir olay haline getirdiler. Burası Amerika burada istediğinize inanabilirsiniz.
¡ Les ofrecí la oportunidad de compartir el más grandioso avance en la historia de nuestra raza y las pequeñas mentes de su religión los mantienen literalmente en la oscuridad!
Irkımızın tarihindeki en büyük ilerlemeyi paylaşma fırsatı verdim size ama dininizin dar kafalılığı sizi kelimenin tam anlamıyla karanlıkta bıraktı!
- Russell Edgington y Steve Newlin vienen por Sookie, y Bill y Eric se han vuelto locos con la religión de vampiros y nadie la salvará esta vez.
Russell Edgington ve Steve Newlin Sookie'nin peşindeler ve Bill ile Eric de kafayı vampir diniyle bozdukları için kimse yardıma gelmeyecek.
Encontraron la religión vampira y nadie vendrá por ti.
Vampir dinine geçmişler, yani kimse seni kurtaramayacak.
Eric siempre se ha reído de la religión.
Eric, dakika başı din ile kafa bulurdu.
Tal vez hay algo en esta religión después de todo.
Belki de bu dinin güzel bir yanı da vardır.
Creo que todos podríamos usar algo bueno de la pasada de moda religión ahora mismo.
Sanırım şu anda eski usüle uyarak dini kullanmanın tam zamanı.
SEA COLOR DE PIEL, POLÍTICA, RELIGIÓN, ORIENTACIÓN SEXUAL. ¿ ME EQUIVOCO?
Ne rengine göre, ne siyasi görüşüne göre ne dinine göre, ne de cinsel eğilimine göre. Haksız mıyım?
La religión va sobre apresar al débil, y tú, mi amiga...
Din, tamamen zayıfları avlamaya yönelik bir şey.
Aunque no estaba convencida de que la religión fuera sobre explotar al débil, en mi vulnerable estado, no podía arriesgarme.
Dinin, zayıfları sömürmeye yönelik olduğuna ikna edildiğime göre böyle hassas bir dönemdeyken, risk alamazdım.
Sociedad, gobierno, dinero, religión, carreras, familias nucleares, monogamia.
Toplum, devlet, para, din, kariyer, tekeşlilik, çekirdek aile.
Quería hacer un recorrido por las fábricas de ron, pero mi amigo es un friqui de la religión.
Ben rom imalathanesini gezmek istiyorum ama arkadaşım dindar bir çatlağın teki.
Soy de Nueva York. La pizza es mi religión.
Pizza benim mezhebim sayılır.
¡ Además de cometer un crimen, ahora hemos ofendido a una religión!
Suç işlediğimiz yetmemiş gibi, şimdi de bütün bir dini karşımıza aldık.
Es jugado por niños pequeños aquí, allí, es Babe Ruth, y una religión.
Küçük bir çocuk tarafından oynanan oyuncak gibi ve oradaki de bebek Ruth ve inancı.
Ninguna religión o credo nos salvará.
Hiçbir din veya inanç bizi koruyamaz.
Mi religión es asunto mío.
Dinî inancım kendi meselem.
¿ Qué derecho tiene un hombre a imponer su religión sobre otro?
Bir adam ne hakla dinini diğerine dikte eder?
Esclarmonde dijo que no hay ninguna religión por la que valga la pena morir.
Esclarmonde, ölmeye değer hiçbir din olmadığını söylerdi.
El Grial es una herejía, una ofensa contra la religión verdadera.
Kâse sapkınlık, gerçek dine karşı bir hakaret!
ESTA ES LA CASA DE DIOS PROHIBIDO A CUALQUIERA DE DIFERENTE RELIGIÓN
BU TANRININ EVİNE, FARKLI DİNE İNANANIN GİRMESİ YASAKTIR.
¡ Oh, qué religión super!
Ne kadar harika bir din.
Pensé que querías que me pusiera en contacto con mi religión.
Hani dinime düşkün olmamı istiyordunuz?
Su padre fue casualmente un experto en la antigua religión estelar egipcia.
Onun babası Antik Mısır Yıldız dini konusunda bir uzmandı.