Translate.vc / Espanhol → Turco / Rincón
Rincón tradutor Turco
1,949 parallel translation
Y ve a llevarles lo suyo a esos payasos del rincón.
Bunları da şu köşedeki palyaçolara götür.
He buscado en cada rincón de las vidas de los Chernus, y no he encontrado nada remotamente adverso.
Chernuslar'ın da her şeyini iyice taradım, en ufak bir terslik bile yok.
Yo tenía una tía, y su gato sólo se sentaba en esquinas exactas de la mesa, mirando hacia afuera o en la intersección de dos paredes, mirando al rincón.
Teyzemin bir kedisi vardı. Hep aynı masanın aynı köşesine ya da iki duvarın birleştiği yere oturur dışarıyı seyrederdi.
yo lloraba en mi rincón, que importa, el ridículo si tu me escoltas.
Kimin umurunda ki Seninle kaldığım sürece
Si rompes la pared de la cocina, puedes hacer un buen rincón para el desayuno.
Eğer mutfak duvarını yıkarsan şahane bir kahvaltı köşen olur.
Creo que Varg lo puso en un rincón y dijo : algo así como...
Bence Varg onu bi köşeye çekti ve şu tarz bişeyler söyledi.
Incluso hay... un par de zapatos de rubí que asoman por un rincón.
Evin içi gerçekten harika, hatta köşesinden taşmış bir çift terlik bile vardı.
Pero el viejo me dijo que la puerta del Rincón del Poeta fue reemplazada después de la guerra.
Bunağın dediğine göre, şair köşesinde ki kapının yeri savaştan sonra değiştirilmiş.
Es el rincón de Carly.
Orası Carly köşesi.
- ¿ Puedo en mi rincón?
- Köşeme gidebilir miyim?
Pensé que iba a atraparte sentada en algún rincón garabateando.
Belki bir köşeye oturmuş bir şeyler karalıyorsundur sanmıştım.
¿ Ese... es tu cuarto, allá atrás, en el rincón?
Şu köşedeki senin yatak odan mı?
Éntrenlo. Yo creo que en el rincón entra justo, contra la ventana.
Odama tam sığar, pencereye karşı yerleştirin.
¿ Qué? Voy a ir a un rincón oscuro y me sentaré a jugar solo mientras vais a tu despedida de soltera.
Siz tüm bekâr erkeklerle beraber olurken, ben karanlık bir köşeye oturup tek başıma kumar oynayacağım.
Has hecho todo cuanto has podido para sacarme... -... de mi rincón.
Beni burada küçük düsürmek için elinden geleni yaptin.
Nosotros lo coordinaremos, a ver si lo podemos acorralar en un rincón.
İşbirliği yapıp, onu bir köşeye sıkıştırabilecekmiyiz, deneyeceğiz.
Quizás está tendido en algún rincón lamiéndose las heridas.
Belki de bir köşede saklanmış, yaralarını yalıyordur?
Parece que usted se pintó a usted mismo en un rincón.
Kendini bir köşede boyayarak ele vermiş oldun.
¡ Busca en cada rincón!
Her köşeyi ara!
Y la señal continuará abriéndose paso a través la grieta en el corazón de la Cascada Medusa hacia cada dimensión hacia cada mundo paralelo ¡ hacia cada rincón de la creación!
Ve bu dalga boyu ilerleyecek. Medusa Şelalesi'nin kalbindeki gediği yarıp geçecek tüm boyutlara ve paralel dünyalara uzanacak. Kainatın her bir köşesine!
Le da el acceso a cada rincón y hendidura.
Her köşesine rahatlıkla girersin.
Es hora del Rincón del cachorro, unos angelitos en busca de hogar cortesía del Refugio de Animales del Centro.
Ve şimdi de "hayvanlar köşesi" küçük meleklerden bazıları Şehirmerkezi Hayvan Barınağı'nda yeni sahiplerini bekliyor.
Y si Rahl el Oscuro lo obtiene lo usará para controlar cada rincón del mundo.
Darken Rahl onu ele geçirirse dünyanın her bir köşesini ele geçirmekte kullanır...
Y si Rahl el Oscuro lo obtiene lo usará para controlar cada rincón del mundo.
Darken Rahl onu ele geçirirse, dünyanın her bir köşesini ele geçirmekte kullanır.
Si estuvieras bien, estarías jodida en un rincón, llorando, o semi-catatónica.
İyi olsaydın, duvara yaslanıp ağlar ya da yarı katatonik olurdun.
Es como si hubiera mantenido esa parte de sí oculta en algún oscuro.. ... rincón de su mente.
Onunki sanki, onun bir parçasıydı sanki kafasının karanlık bir köşesine saklamış gibiydi.
En un remoto rincón del suroeste de China está a punto de celebrarse un ritual.
Çin'in güney batısındaki uzak köşelerden birinde bir kutlama başlamak üzere.
Es el rincón más secreto del Tibet.
Burası Tibet'in en gizemli köşesi.
Dormía en un trozo de gomaespuma en un rincón junto a la puerta.
Bir parça süngerin üstünde kapının önünde iki büklüm yattım.
Este es el único rincón que falta.
Bir tek burası kaldı.
Que no se dejen ni un rincón.
Çok dikkatli ve her yeri.
Sé lo que pasa en cada rincón y en cada esquina.
Her köşe bucakta neler olduğunu biliyorum.
Corta la piel en el rincón lateral.
Yan köşeden deriyi kes.
No puedes venir a mi rincón y llamarme estúpida.
Öylece köşeme gelip, bana aptal diyemezsin.
¡ Dwight, sal de mi rincón!
Dwight, köşemi hemen terk et!
Hay un menú repleto de mujeres ahí fuera y tú te quedas en un rincón comiendo el mismo huevo una y otra vez.
Ortada kadınlardan oluşan bir büfe var ve sen köşede durmuş sürekli aynı acılı yumurtadan yiyip duruyorsun.
La aerolínea echando a Peggy, el rincón al que te devuelven... no es justo.
Havayolu, Peggy'i bir köşeye attı. Seni desteklemeliler. Bu adil değil.
Incluso un zoológico como Rincón, un oleaje tres veces por encima de la cabeza - - aclarará la multitud. Tiempo de apretar.
Rincon gibi bir mezbelede bile üç insan boyundaki dalgalar fazlalıkları eleyebilir.
Me gusta el tipo en su rincón.
Onun tarafını tutan adamı seviyorum.
Mira, en el día en que te conocí, estabas gritándole a un tipo en un rincón, por darte un codazo y adelantarse para comprar un trago.
Bak, seninle ilk tanıştığımız gün... İçecek alabilmek için seni dirseğiyle kenara itip önüne geçen bir Teğmen'e bağırıyordun.
Mi escritorio se desborda con tributos y peticiones con discursos, resoluciones y reclamos de cada rincón del país todos pidiéndome que no firme declarándome traidor porque tomé partido con un rey inglés demente por encima de la república francesa.
Masam, hepsi imzalamayı reddetmemi isteyen ülkenin dört bir yanından gelen dilekçelerle, ricalarla söylevlerle, çözüm önerileriyle, protesto mektuplarıyla dolup taşıyor. Fransız Cumhuriyeti'ne karşı deli İngiliz Kralı'nın yanında olduğum için beni hain ilan eden mektuplarla...
Es un rincón que no puede verse desde afuera.
Dışarıdan görülemeyen gizli bir geçit.
Con una banqueta rincón privado En la parte trasera
Arka tarafta Özel ziyafet odası olsun
Vi su rincón de maquillaje, intacto.
Makyaj masasına dokunulmamış.
En un rincón debajo de mis pantalones vaqueros
Köşede. Kotlarımın altında.
Nadie pone al bebé en el rincón
Hiç kimse bebeğini köşeye koymaz.
Lo que sea por encontrar esas armas, Bobby. Que el gordo y el pequeñito rastreen cada rincón de ese maldito lugar.
O silahları bulduğunuz yerlerin, Bobby atom bombası atılmış gibi olmasını istiyorum.
Y si al hacerlo llega más gente a nuestro rincón y quiere cosas entonces con la ayuda del cielo veré como puedo atender esa necesidad sin comprometer la integridad.
Ve eğer sonunda bana gelip et isteyen insan sayısı artarsa Tanrı bana bu işi onurumu kaybetmeden yapmakta yardımcı olsun.
En el rincón.
Cemil git bak bakalım.
A veces, cuando tienes miedo de mirar al rincón de la habitación,
# Bazen bakmaya korktuğunda # Odanın köşesinde hissettin ki # Bir şey seni izliyor
Rincón debió estar lleno de gente.
Rincon kalabalıktı herhalde.