English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Rodé

Rodé tradutor Turco

67 parallel translation
¿ Ha visto mi última película, la que rodé en Belgrado?
Son filmimi izlediniz mi, hani Belgrat'ta çektiğimi?
¡ Yo rodé un accidente!
Ben o kazayı çektim!
- Yo rodé el accidente.
- O kazayı görüntüledim.
Y lo ruedan, Yo rodé uno. Así hice la primera cosa.
Ve size bir kağıt dağıtacağım, üstüne şöyle yazacaksınız...
Luego rodé por el piso y comenzé a...
Sonra yerlerde yuvarlandım ve şarkı söylemeye başladım...
- Sólo rodé un par de escalones.
Kırık birşey var mı?
Ayer rodé una escena bastante desagradable.
Dün oldukça iğrenç bir bölüm çektim.
# Rodé a lo largo de toda la gran Gran Pared #
Tüm Çin Seddini baştan sona gezdim.
Rodé una película casera, una película familiar.
Kısa bir film yaptım. Bir aile filmi.
Rodé esto la mañana que desaparecieron.
Bunu kayboldukları gün çekmiştim.
Cuando ella llega al final yo estaba casi llorando cuando rodé la última escena.
Sona gelindiğinde filmi çektiğim zaman ağlamak üzereydim.
Yo rodé la caída porqueNStanley estaba cargando.
Nakavt anını ben çektim, çünkü Stanley şarj yapıyordu.
Cuando rodé por el suelo, de hecho usé su fuerza, como tai chi.
Çünkü yuvarlanmalar sırasında aslında onun gücünü kullanıyordum. Çok tai chi bir şeydi.
Rodé "La Visita" como homenaje a Ignacio.
"Ziyaret" i Ignacio'ya saygı olarak çektim.
Rodé una escena con John Malkovitch pero la cortaron.
John Malkovich'le oynadım ama rejisör montajda sahneyi kesti.
Cuánto rodé para un propósito tan poco elegante.
Böyle basit bir amaca böyle bir yönlendirme.
Como cuando rodé por esa ladera, uno lo siente. Una caída que nunca antes había sufrido.
Orada o tepeden aşağı yuvarlanmak, daha önce başıma hiç gelmemiş bir şeydi.
Me volqué y rodé por el techo.
Ve takla attırdım. Ve rengi de gri oldu.
Y tú? Promocionando la peli que rodé.
Çektiğim action filmin tanıtımı için buradayım.
Así es. Rodé una película independiente en ocho milímetros.
Yaptım. 8mm'de bağımsız bir film çektim.
Me estiré para tomar algo y rodé.
Tam bir şeye ulaşmaya çalışıyordum ve o sırada düştüm.
Es lo que rodé hoy con Simon.
Bugün Simon'la çektiğim de onunla ilgiliydi.
Se suponía que iba a ser divertido, pero... bajó la colina y... Rodé la bola.
Ben topu yuvarladım.
Tommy, soy el Sheriff aquí, y siempre hice lo mejor que podía y rodé como un poste de alambrado.
Tommy. burada Şerif benim ve hep elimden geleni yaptım ve çiğnenip geçildim.
Así que rodé la bola en la calle ver si descubría quien era. Preguntenle a cualquiera.
Belki kim olduğunu bulurum diye sokağa haber saldım. istediğinize sorun.
Sólo rodé hacia el costado.
Diğer tarafa yuvarlandım.
Oh, yo no diría que hice la bajada del diamante negro, como mucho rodé por la bajada del diamante negro.
Ben en zorlu parkuru tamamladı demezdim daha çok en zorlu parkurdan yuvarlandım.
En la versión final, unos 46 minutos corresponden a lo que rodé yo.
Filmin 46 dakikası benim çekimim.
Aquel anuncio del zumo de naranja que rodé.
- Çektiğim portakal suyu reklamı.
Yo rodé a través de esas colinas desde Michigan.
Michigan'daki o tepelerden geçtim.
Rodé abajo.
Tam dibe vurdum.
Rodé una película sobre los cárteles colombianos.
Kolombiyalı çetelerin bir filmini yapmıştım.
Helen de Rode.
Helen de Rode.
Cuando rodé en Egipto...
Mısırda, Beni Sokan Böcek filmini yaparken en azından... gölgede 180 idi...
Helmuth Alfred Rode, segundo violinista desde1935
Helmuth Alfred Rode. 1935 den beri ikinci kemancı olarak orkestrada.
Encontré esto sobre Helmuth Rode. ¿ Lo recuerda?
Bunu Helmuth Rode'un dosyasında buldum.
Tu padre estaba colgado y se olvidó,... o alguna ramera lo cabalgó en el puerto.
Your father was either hung over and forgot, or some hooker rode him in port.
Nos mezclamos con los de Rode.
Rodes'un adamlarıyla karıştık.
Oye, Rode. ¿ quieres una mano?
Hey haydut, el atmamı ister misin?
Rode, es muy temprano para estar derramando sangre.
Haydut, kan dökmek için henüz çok erken.
Sé amable, Rode.
- Sözlerine dikkat et haydut.
Rode tiene razón.
- Haydut haklı. Berek, yol göster.
Theresa hit a streak and laid her waitress apron down she was playing penny poker over at the old Gold Spike she's tired of Texas hold'em so she switched to let it ride then over on Fremont Street six pits won her a car
# Theresa hit a streak and laid her waitress apron down # # she was playing penny poker # # over at the old Gold Spike # # she's tired of Texas hold'em so she switched to let it ride # # then over on Fremont Street six pits won her a car # # she rode it up the strip to where the flashy hotels are #
she rode it up the strip to where the flashy hotels are at first, she hit a royal not a dirty one this time and then she drew four deuces...
# at first, she hit a royal not a dirty one this time # # and then she drew four deuces... #
Ro... rode, rodeo.
Ro-ro... rode, rode, rodeo.
Ro... rode, rodeo.
"R", ro, rode.
"Rode... eo."
"Rhode... eo."
Dentro del valle de la muerte cabalgaron los 600
Into the valley of Death Rode the 600
Llevaré este trasero a Road Rules, escalaré el monte Everett y comenzaré una organización benéfica para darle bronceador a los sin techo.
Rode Rules'a katılacağım, Everett Dağı'na tırmanacağım ve bir hayır kurumu kurup, evsizlere cilt kremi dağıtacağım.
Cuando mi padre le dió la espalda, el otro le disparó como un cobarde.
Ama o, uzakta, Rode Bu yalan korkak sırtından vurdu.
Cyrus fue hacia el Este.
CYRUS DOĞU RODE.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]