Translate.vc / Espanhol → Turco / Ropa
Ropa tradutor Turco
33,216 parallel translation
- Quítate la ropa o te mato a ti también.
Hemen soyun yoksa seni de keserim.
Que me gustaría que traigas todas tus cosas de arriba, toda tu ropa, y que vengas a una habitación que hay acá.
Üst kattaki eşyalarını buraya getir. Bu kattaki odalardan birinde kalabilirsin, şuradaki oda.
Así que tenés que traer la ropa. ¿ Qué te parece?
Kıyafetlerini aşağı getir, olur mu?
¿ Qué, es una modelo rusa de ropa interior?
Ne, bir Rus iç çamaşırı modeli mi?
Tío, quién amontona ropa debajo...
Kim bunun altına kıyafet koyar ki...
El conjunto de ropa de Robyn costaba 50 dólares al completo.
Gördüğün gibi, Robyn'nin bütün kıyafetleri yaklaşık 50 dolar değerindeydi.
Quítense la ropa.
Kıyafetlerinizi çıkarın.
Documentos, ropa, armas, cualquier cosa que pudiera vincular a Fagin con Marley.
Evrakları, belgeleri, kıyafetleri Fagin'den, Marley'e götürecek her şeyi.
Va a necesitar ropa nueva si vamos a impresionar al Sr. Gradgrind
Bay Gradgrind'i etkileyeceksek gelecek haftaki yemeğe iştirak etmeden...
Si se me permite decirlo, Srta. Honoria, tiene... un buen color, a pesar de trabajar duro todo el día en una tienda de ropa.
Söylememde bir mahsur yoksa Bayan Honoria, çok güzel bir renk seçmişsiniz, bütün gün giysi mağazasında çalışıp didinmenize rağmen.
Obtenemos nuestra ropa de nuevo, ¿ verdad?
Kıyafetlerimizi geri alacağız değil mi?
Te puedes volver a poner la ropa, ¿ de acuerdo?
Giysilerini giyebilirsin tamam mı?
Cocina albóndigas y sopa, y lava la ropa en un cubo de madera.
O köfte ve çorba yapar, ve çamaşırı tahtadan bir sepette yıkar.
¡ Porque voy a tener la ropa puesta!
Çünkü kıyafet giyiyor olacağım!
Y ésta es la ropa interior de ayer.
O da dün giydiğim iç çamaşırı.
Ya no me entra mi ropa.
- Artık kıyafetlerime bile sığmıyorum.
¿ Qué pasó? ¿ Dónde está su ropa?
Kıyafetleriniz nerede?
Cambiamos de ropa y nadie nota la diferencia.
Kıyafetler değiştimi kimse bizi ayırt edemez.
Pensé que ibas a decir algo sobre mi ropa o mi cara o algo así.
Kıyafetim, yüzüm veya böyle bir şey hakkında bir şey söyleyeceğini düşünmüştüm.
- Tengo que lavar la ropa.
Çamaşırları yıkamam gerekiyor.
Por eso no tengo ropa.
Bu yüzden hiç kıyafetim yok.
Tengo que lavar la ropa.
- Çamaşırları yıkamam gerekiyor.
Si cuentas trabajar en un restaurante, dormir en la pared, y comprar ropa en el supermercado, entonces se ha recuperado totalmente.
Eğer lokantada çalışıp, duvarda uyuyup * CVS'ten kıyafet alışverişi yapmasını sayarsan pek atlatamadı.
Yo los tengo aquí, Así como la ropa y las cosas de Harry.
- Onlar bendeydi, Harry'nin diğer eşyalarıyla beraber.
Lo encontré de pie fuera en su ropa interior,
Onu dışarıda iç çamaşırıyla dikilirken buldum.
Hubo un accidente ayer cambiar su ropa de cama.
Dün çarşafları değiştirilirken küçük bir kaza olmuş.
Los niños empiezan la escuela y quería comprarles ropa nueva y bonita.
Çocuklar okula başlıyor ve onlar güzel, yeni kıyafetler almak istedim.
- ¿ Qué hace su ropa en la habitación de él?
- Ivy'nin kıyafetleri onun odasında ne arıyor?
No, Cleveland, ésta es mi ropa de trabajo.
Hayır, Cleveland, bunlar benim iş kıyafetim.
Oleg, he recogido tu ropa de la tintorería, ¡ y buenas noticias!
Oleg, kıyafetlerini kuru temizlemeciden aldım ve müjde mi de isterim.
¿ Has elegido recoger mi ropa en vez de a mi primo del aeropuerto?
Yani kuzenimi havaalanından almak yerine kuru temizlemeciye gidip mayolarımı mı aldın?
Lo haría pero no sé qué ropa llevan los encargados de probar los nuevos sabores de patatas fritas.
Giyinirdim ama yeni çıkan tüm patates cipslerini yiyenlerin nasıl giyindiğini bilmiyorum.
Esa cerveza me costó más que lo que gasté en ropa interior el año pasado.
O biraya geçen yıl iç çamaşırına harcadığımdan daha çok para verdik.
Dejar tu ropa interior sobre la mesa de desayuno de mi hermana.
İç çamaşırlarını kız kardeşimin kahvaltı masasında bırakmak!
Quiero a Mike en esta oficina y no lo quiero en ropa casual. Lo quiero con su traje de Superman puesto.
Mike'ı buraya getir ama normal kıyafetlerle değil Süpermen kıyafetiyle istiyorum.
Mike, en una semana y media, nuestra ropa sucia va a ser salio al aire en frente de todo el mundo.
Mike, bir buçuk hafta içinde şirketin kötü sırlarını tüm dünya görecek.
Mi ropa serán inspeccionados físicamente y electrónicamente antes de salir a la planta 22.
Kıyafetlerim fiziksel ve elektronik olarak ben daha 22. kata adımımı atmadan kontrol edilmiş olacak.
Le dieron una captura de pantalla de un modelo de una página de ropa para niños.
Çocuk giyim sitesinden alınma fotoğraflar bunlar.
Estoy aquí para hacerte una oferta. ¿ Te importa si me pongo algo de ropa antes de que negociemos?
Görüşmeden önce üzerimi değiştirmemin bir sakıncası var mı?
¡ Pero Willy, no tengo ropa!
- Ama Willy, üzerimde hiç kıyafet yok.
- Me estaba riendo de tu ropa, no de ti.
- Kıyafetlerine güldüm ben, sana değil... - Sus!
Sales de la ducha con un impermeable, y dices : "¿ Cómo puedo salir sin ropa?"
Üstünde pardösü, banyodan çıkıyor ve diyor ki "Üstümde kıyafet olmadan nasıl dışarı çıkarım?"
¡ No me hagas salir sin ropa!
Üstümde kıyafet olmadan gönderme beni. Utangaçımdır, biliyorsun.
Por tu ropa de cama.
- Yatağın üzerindeki kıyafetlerinden.
Vendo ropa en la parte trasera de la camioneta, por las noches.
Akşamları pikapın arkasında kıyafet satıyorum.
- La ropa de mi esposa estaba en la cama.
- Karımın kıyafetleri yatağın üzerindeydi. - Onları görmedim.
No vi ninguna ropa.
Kıyafet görmedim ben.
¿ Y el teniente se está tirando a la asistente del jefe en el cuarto de ropa?
Ve başçavuş, şefin asistanına soyunma odasında çakıyor mu?
No sé lo que tiene para la ropa,
- İyi.
- ¿ Cómo podemos ayudar? Bueno, podrían... podrían... asegurarse de hacer sus deberes y... encargarse de su ropa, y eso podría ayudar bastante, y... creo que... mantenerse cerca. - ¿ Qué podemos hacer?
- Biz ne yapabiliriz?
¡ No puedo salir sin ropa!
Üstümde kıyafet olmadan çıkamam ya.