Translate.vc / Espanhol → Turco / Sabía
Sabía tradutor Turco
86,551 parallel translation
No sabía que él y tú estaban... cuando tú y yo... ya sabes, cuando...
Seninle onun aranızdakilerden... Sen ve ben... şey yaptığımızda...
Sabía que algún día habría otra.
Birinin daha çıkacağını biliyordum. İyi.
Si sabía que era un bar para pagar, ¡ me hubiera emborrachado de antemano!
Bu barın paralı olduğunu bilseydim önceden sarhoş olurdum.
Y luego de leerlo, sabía que había robado mi último transporte de cortesía.
Okuduktan sonra anladım ki nezaket treni benim için çoktan kalkmıştı.
Lisa, cuando me rechazaste, sabía que tenía que hacer lo necesario para convertirme en alguien digno de ti.
Lisa, beni reddettiğinde sana layık olmak için elimden geleni yapmam gerektiğini anladım.
Cuando entraste a mis puertas, sabía que le darías la espalda al viejo Burns.
Kapımdan adım attığında İhtiyar Burns'e sırt çevireceğini biliyordum.
No lo hubiera hecho si sabía que había un abrazo al final.
Sonunda kucaklaşma olacağını bilseydim yapmazdım.
Porque sabía cómo te sentirías.
- Nasıl hissedeceğini bildiğim için.
Sabía que se acercaba una batalla.
Savaşın yaklaştığını biliyordu.
Como si hubiese notado, en realidad lo sabía, todas las patatas extra.
Yani gerçekten verdiğim fazladan kızartmaları fark etmiş gibi.
No sabía que las tuviéramos.
Bizde fotoğrafı olduğunu bilmiyordum.
Él no sabía que el dinero era tuyo.
Paranın sizinkini bilmiyordu.
¿ Cómo sabía dónde encontrar a Bakewell?
Bakewell'in nerede olduğunu nerden biliyordu?
No sabía que iba a arrestar al doctor Powell.
Dr Powell'i tutuklayacağınızı bilmiyordum.
Sabía que había algo que no estaba bien en el caso de Laxman.
Laxman davasında yanlış bir şeyler olduğunu biliyordum.
- ¿ Pero sabía que estaba casado? - No.
- Ama evli olduğunu bilmiyordunuz?
Sabía lo que hacía.
O daha iyisini bilirdi.
No sabía que alguien estaba desaparecido cuando lo recogí.
Onu aldığımda birisinin kaybolduğunu bilmiyordum.
Obviamente, cielo, no sabía que íbamos a enterrar todo.
Tatlım, tahmin edeceğin üzere kutuyu da gömeceğimizi düşünmedim.
No había nadie y no sabía qué pasó.
Ev boştu, ne olduğunu anlayamadım.
Sabía que me llamarías.
Sanırım senden duyabilirim.
Sabía que iba a pasar eso.
Bunun olacağını biliyordum.
- No sabía que fuera una mirada.
- Bilmiyorum... bir bakıştı.
¿ Qué, así que El Cuegle quiere que creamos que sabía que Slater
Ne yani, El Cuegle, Slater'ın büyüyünce bunları yapacağını bildiğine
Sabía que me estaba muriendo.
Öldüğümü biliyordum.
No sabía que estaba aquí.
Burda olduğu bilmiyordum.
Diana sabía que estabas ahí abajo.
Diana orda olduğunu bildi.
Sabía que estabas pintando.
Çizdiğini biliyordu.
Así es cómo sabía que lo conocía.
Onu gördüğümü böyle bildim.
Ella aún no lo sabía.
Henüz bilmiyordu.
Desde la primera vez que te vi, sabía que eras especial.
Seni ilk gördüğümden beri, Özel olduğunu biliyordum.
Y sabía que estábamos destinados a estar juntos.
Ve olacağımızı biliyordum.
Lo que supongo que Levy no sabía.
Levy'nin tahmin etmediğini tahmin ettim.
Miren, no sabía lo que iba a encontrar, pero estoy seguro de que no creía que fuera lo que vi.
Bak, ne bulacağımı bilmiyordum. Ama gördüğüm şeyin bu olduğunu sanmıyordum.
Tu madre sabía mucho más que nosotras dos juntas.
Anneniz ikimizden daha fazla bilgiye sahipti.
Después de que ocurriera, Renard no sabía lo que había hecho hasta que vio la espada ensangrentada en la mano.
.Elindeki kanlı kılıcı görene kadar. Renard ne yaptığını bilmiyordu
Porque sabía que Bonaparte me había ahogado.
Çünkü Bonaparte'nin beni boğması gerektiğini biliyordu.
No sabía que todo el mundo iba a estar aquí.
Herkesin burada olacağını bilmiyordum.
Ella no lo sabía.
Bilmiyordu.
Cuando estábamos juntos, yo sólo sabía una parte de quién eras.
Birlikte olduğumuz zaman, sadece kim olduğunuzu biliyordum.
Sólo sabía una parte de quién eras.
Sadece kim olduğunuzu biliyordunuz. Hiçbirimiz eskiden olduğumuz kişi değiliz.
Ya sabía lo del otro lugar y sabe que algo malvado está viniendo.
Diğer Yeri zaten biliyordu, Ve bu şekilde gelen bir şeylerin kötü olduğunu bilir.
Sabía que eras tú el del bar.
Barda seni gördüm demiştim zaten.
No sabía a dónde más ir.
Nereye gideceğimi bilemedim.
No lo sabía.
Bundan haberim yoktu.
Dijiste a las tres, así que le dije que viniera a las 2 : 30 porque sabía que no me darías la oportunidad de conocerla, tal como los otros la irán a ver cuando tú no estés.
Sen saat 03 : 00'te demiştin, ben onu 02 : 30 yaptım.. ... çünkü beni onunla görüştürmeyeceğini biliyordum tıpkı karşı tarafın sen yokken ona yaklaşacağını bildiğim gibi.
Resultó ser que la única persona que sabía que era un fraude desde hace años, es quien maneja la clínica.
Sahtekâr olduğumu yıllardır bilen bir adam, klinik işletiyormuş.
Lo sabía.
Biliyordum.
Porque sabía que reaccionarías así.
- Çünkü böyle tepki vereceğini biliyordum.
Sabía eso.
Bunu biliyordum.
Ni siquiera sabía qué era, nadie sabía.
Kimse bilmiyordu.