English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Sabían

Sabían tradutor Turco

5,712 parallel translation
Uds. dos son un asco, ¿ lo sabían?
İkiniz iğrençsiniz, haberiniz var mı?
Los romanos sabían cosas que nosotros nunca sabremos.
Bu Romalılar bizim asla öğrenemeyeceğimiz şeyler biliyordu.
Escuchaban mi nombre, y sabían.
Adımı duyar duymaz beni tanıyorlardı.
Los secuestradores sabían mucho sobre los padres.
Çocukları kaçıranlar, aileleri ile ilgili çok fazla şey biliyor.
Sabían que me estaba yendo.
Orada olduğumu biliyorlardı.
Alguien ha estado pasando información al enemigo y los únicos que sabían sobre la ubicación de ese refugio están mucho más arriba que yo.
Birisi düşmanın kulağına fısıldamış ve yalnızca benden rütbece yüksek olan kişiler o güvenli evin yerini biliyordu.
Señora Palmateer, ¿ sabían usted o su marido sobre este procedimiento?
Bayan Palmateer sizin veya kocanızın bu operasyondan haberi var mıydı?
Sabían que estábamos rastreándoslos, así que se llevaron a tu mujer y la niña lejos de aquí.
Onları takip ettiğimizi anladılar,... bu yüzden de karını ve kızını alıp buradan hemen gitmişler.
Sabían exactamente dónde y cuándo actuar.
Cruz'un başına gelen de aynıydı. Nerede ve ne zaman saldıracaklarını biliyorlardı.
Sabían dónde estaríamos.
Nerede olacağımızı biliyorlardı.
Los británicos, usan a Rogers y sus mercenarios como trampa de oso y sabían dónde ubicarlo precisamente.
İngilizler Rogers ve paralı askerlerini ayı tuzağı gibi kullandı ve onu tam olarak nereye konuşlandıracaklarını biliyorlardı.
Han dicho que sabían quién era y que me matarían.
Kim olduğumu bildiklerini ve beni öldüreceklerini söylediler.
Con su propia Independencia en su país, claramente sabían que había que vencer el mal en las costas americanas, o habría amenazado su futuro.
Yaptıkları Devbrimle beraber... With the Revolution of their own in the making,... Amerikan kıyılkarından şeytanı da mağlup etmeleri gerektiğini biliyorlardı aksi taktirde gelecekleri tehdit altında olurdu.
Desde que Lily escuchó que Marshall había aceptado una oferta para ser juez, poniendo en riesgo su plan de ir un año a Italia, ambos sabían que se acercaba una gran pelea.
Lily Marshall'ın, İtalya planlarını tehlikeye sokan yargıçlık teklifini kabul ettiğini duyduğundan beri ikisi de büyük bir kavga edeceklerini biliyordu.
Hemos comprobado las cámaras de tráfico, pero... estos tíos fueron bastante avispados... sabían donde estaban las cámaras y tuvieron cuidado de taparse las caras.
Trafik kameralarını izledik, ama, uh... adamlar zehir gibi, güvenlik kameralarının yerini biliyorlarmış ve yüzlerini gizlemeyi başarmışlar.
Porque sabían dónde lo escondía.
- Çünkü yerini biliyordunuz.
Incluso esas mujeres lo sabían.
O kadınlar bile biliyordu bunu.
La mayoría de ellos ni siquiera sabían que existía.
Çoğu varlığından bile haberdar değilmiş.
- Sabían de mis deudas,
- Borcum olduğunu biliyorlardı.
No sé cómo, pero lo sabían.
Nasıl bilmiyorum ama biliyorlardı.
¿ Sabían que Michael Jackson murió?
Michael Jackson'ın öldüğünü biliyor muydunuz?
Y no estoy segura de lo que vieron, pero si sabían lo de mi padre, ya saben lo de las bestias.
Ne gördüklerinden emin değilim ama babamın durumu biliyorlarsa canavarları da biliyorlardır.
Te dije que sabían sobre mí.
Beni bildiklerini söylemiştim.
Aunque sabían que el contacto con el plomo envenenaría inevitablemente a las personas los dejaría estériles y los volvería locos, ¿ qué metal usaban para hacer las tuberías que llevaban el agua por sus legendarios acueductos?
Romalılar hakkında tuhaf bir bilgi daha : Kurşunla temas edenlerin zehirlendiğini kısır kaldığını ve delirdiğini bilmelerine rağmen bilin bakalım, efsanevi su kemerlerine su taşıyan boruları yapmak için hangi metali kullandılar?
Ellos sabían que seguiríamos hacia abajo a Khalid Ansari hasta Borz Altan y la C.B.O.T., y sabía que traeríamos aquí a Mykola.
Khalid Ansari'yi Borz Altan'a ve Chicago borsasına kadar takip edeceğimizi biliyorlardı. Mykola'yı içeriye alacağımızı da biliyorlardı.
Sabían que estábamos aquí cuando enviaron un grupo armado a capturar a uno de los nuestros y torturarlo.
İçimizden birini yakalayıp ona işkence etmek için bir akıncı grubu yolladığında burada olduğumuzu biliyordunuz.
Sabía que esos hongos sabían a juguetes de goma.
O mantarların tadının deniz maymunu gibi olduğunu anlamıştım.
Por ejemplo, ¿ sabían que Chicago tiene una zona sur?
Örneğin, Chicago'nun bir Güney Bölgesi de bulunduğunu biliyor muydunuz?
Lo sabían.
Onlar biliyordu.
Sabían que la aleación fallaría, y sin embargo, siguieron adelante.
Onlar, alaşım başarısız olacağını biliyordu ve yine de devam etti.
Dawn, sabían que la cadera fallaría, y aún así, la vendieron de todas formas.
Şafak, onlar, kalça başarısız olacağını biliyordu ve henüz, onlar zaten sattı.
- Sólo dos lo sabían...
Sadece iki kişi bunu biliyordu.
¿ Sabían que en la antigua escuela de Marcus... tenían como política la obligación... de invitar a todo el mundo?
Biliyor musunuz? Marcus'un eski okulunda zekice hazırlanmış, zorunlu bir her şey dahil davet poliçesi yaptılar.
¿ Sabían que a los trabajadores sociales les decían limosneros?
Sosyal hizmet görevlilerine eskiden hasenat emini ( iyi işler koruyucusu ) dendiğini biliyor muydun?
Todos los invitados sabían... que esta iba a ser una gran boda para recordar.
Tüm konuklar görkemli bir düğün ve unutulmaz bir aşk olacağını iyi biliyorlardı.
- No lo sabían.
- Yani bunlardan haberiniz yok muydu?
Sabían dónde estaban todos los cuerpos en el suelo.
Cesetlerin yerlerini biliyorlardı.
Esto es lo que sus padres sabían.
Anne babanızın bildiği şey buydu.
Ni siquiera sabían que había dejado la casa.
Evden gittiğini bile bilmiyorlarmış.
¿ Sabían que me asignaron mas agentes que a cualquier otro padre?
Bana diğer ailelerden daha kalabalık bir koruma ekibi verdiklerini biliyor muydun?
Sabían que si registraban su casa encontrarían pruebas de su parentesco con él y sabían lo que eso significaría para mí.
Eğer evi ararlarsa kızın onunla akraba olduğunu ortaya çıkaracaklarını düşündüler ve bunun benim için ne anlama geldini çok iyi biliyorlar
Oigan, ¿ sabían que el cáncer de boca causa más de 45,000 muertes al año?
Ağız kanserinin yılda 45,000 ölüme neden olduğunu biliyor musunuz?
Todos los que trabajaban en el restaurante lo sabían.
Burada çalışan herkes bilir.
Las personas de Mesopotamia no sabían que la misma sequía estaba destruyendo a las civilizaciones de Egipto Grecia, India, Paquistán y China.
Mezopotamya halkı, aynı kuraklığın Mısır, Yunanistan, Hindistan, Pakistan ve Çin'in yeni doğan uygarlıklarını da ezip geçtiğini bilemezdi.
Los labios de Amy sabían al brownie que comimos de postre.
Amy'nin dudağında, tatlıda yediğimiz kekin tadı vardı.
Seguramente sabían que tal acción traería la ira de Dios sobre nosotros.
Ticaretimiz ve banka ortaklarımız Floransa'yı duyunca
¿ Eso trata de personificar Beckett y no lo sabían? - Sr. Castle...
Bu Beckett'ın yerine geçtiği kişi ve siz bunu bilmiyor muydunuz?
Sentía que tenía que ser fuerte por ellos... porque si sabían lo que pensaba realmente, estarían horrorizados conmigo.
Onlar için güçlü olmam gerektiğini hissediyordum çünkü benim gerçekte ne düşündüğümü bilselerdi benden korkarlardı.
Hay seis Verrat muertos en ese campo de atrás que sabían que ustedes vendrían.
Kalkış yaptığımız yere geleceğinizi bilen 6 Verrat ajanını öldürdüm.
Sabían.
Kim olduğumu biliyorlardı.
Sabían todo por lo que Silvia estaba pasando.
Sylvia'nın neler çektiğini biliyorlardı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]