Translate.vc / Espanhol → Turco / Salmón
Salmón tradutor Turco
1,284 parallel translation
Salmón al horno.
Somon derisi.
Mi salmón está delicioso.
Benim somonum çok lezzettli.
Salmón poché con calalú...
Bamyalı somon balığı...
¿ Quieres salmón en salmuera?
Somon balığı isteyen var mı?
Sabes, creo que tal vez Eva y yo nos vayamos por un tiempo. Al norte, donde hay salmón y buen clima. Para pescar un poco.
Biliyor musun, sanırım Eve ile ikimiz bir süreliğine uzaklaşmalıyız somonun bol olduğu kuzeye doğru, biraz temiz hava alırız balık tutarız.
Grandes cantidades de salmón rosado subían por la corriente.
Büyük miktarda pembe somon balığı dereden yukarı doğru çıkıyor.
Con tanto salmón disponible, se pueden permitir ser exigentes.
Etrafta bu kadar somon balığı olunca ayılar seçici davranabiliyorlar.
Para estos osos costeros, la temporada del salmón es la época más importante del año para acumular calorías.
Bu kıyı ayıları için somon mevsimi kalori depolamak için yılın en önemli zamanıdır.
Por toda la península de Alaska los osos pescan en agua salada, congregándose cantidades en los llanos mareales cuando el salmón deja el océano para su viaje río arriba.
Alaska yarımadası boyunca ayılar gelgit sonucu birleşen sığ düzlüklerde nehrin yukarı kısmına yapacakları yolculuk için okyanusu terk eden somon balıklarını avlıyorlar.
Mira cómo este experimentado pescador huele el agua para detectar al salmón en los oscuros vados.
Bu tecrübeli ayının bulanık sığ sulardaki somonların yerini tespit etmek için suyu nasıl kokladığını görebiliyorsunuz.
Había bajado 7 metros para conseguir este salmón muerto, luego fue a los bajos, donde podía pisar, para comer.
Ölü somonu almak için altı metre derinliğe daldı sonra da yemek için ayaklarını dibe değdirebileceği sığlığa kadar yüzdü.
El instinto gana nuevamente, pero ninguno obtiene el salmón.
İçgüdüler tekrar kazandı, ama somon ikisi için de yok oldu.
- Espectacular. Gran salmón.
Nasıl buldunuz?
- ¡ Trágate un salmón!
- Sen git, bir somon balığını em.
A ver. Tú comiste salmón y el cóctel de cangrejo.
Şimdi bakalım, sen somon ve yengeç kokteyli yedin.
Hubieras comido el salmón a la parrilla con salsa de piñón.
Çam fıstığı soslu ızgara salmon sipariş ederdin.
Un salmón, por ejemplo, con salsa de albahaca.
Hafif bir fesleğen sosunu ele alalım.
Pero cocer un salmón en su punto, ya sea frito o al vapor, y salar y condimentar la salsa como se debe es increíblemente difícil.
Ama somonu kararında haşlamak ya da kızartmak ve sosa tam kararında tuz ve baharat koymak çok zordur.
No estaba segura sobre la merluza, así que compré un salmón estupendo.
Emin olamadım ve somon aldım.
¿ Salmón?
- Somon mu? - Evet.
Tengo un trozo de salmón.
Japon mangalında, bir parça somon balığım var.
¿ Los vagabundos ahora comen salmón?
Evsizler artık somon mu yiyor?
En Andrómeda, se mantiene un suministro de salmón en el jardín hidropónico.
Andromeda'da hidroponik bahçede canlı somon bulunduruyorum.
Yo quiero el salmón a la parrilla.
Sanırım ben kızarmış som balığı alacağım.
Salmón a la parrilla.
Kızarmış som balığı, tamam.
Crema de pepino, salmón.
Akşam yemeği yaptım. Salatalık çorbası ve biraz som balığı.
Parece que Molly Gilbert está disfrutando su salmón para adultos.
Görünüşe göre küçük Molly Gilbert yetişkin masasının tadını çıkarıyor.
Sí. Salmón asado lentamente.
Fırında yavaşça pişirilen somon balığı yazıyor.
No pude encontrar un buen salmón.
İyi bir som balığı bulamadım.
Dile a tu gente que no se acerque a mi salmón. ¿ Ves eso?
Bu arada misafirlerine söyle balıklarıma dokunmasınlar.
Supongo que el salmón de verdad, era demasiado caro.
Balık midesi cebini çok yakmıştır, ha?
Es un último banquete para el salmón del Pacífico que regresa a la costa desde el Pacífico abierto.
Bu, Pasifik aciklarindan kiyiya dönen Pasifik somonu icin son ziyafet.
Un tiburón salmón de 3 m de largo, un pariente cercano del gran blanco.
Üc metrelik bu köpekbaligi büyük beyazin yakin bir akrabasidir.
Más rápidos que el salmón.
Somondan daha hizli.
O, me atrevo a decirlo, ¿ es salmón?
yada, lox mu?
¡ Oh, por favor que sea salmón!
Oh! Lütfen lox olsun!
"Salmón, pezgato, atún".
"Somon, kedibalığı, Ton balığı."
Pescando salmón y esas cosas.
Burada somon bok püsür avlıyor.
Este salmón está perfecto.
Bu som balığı harika.
Tony "El Afinador" Moretti se ha metido... en mi negocio de pescar salmón furtivamente.
"Akortçu" Tony benim kaçak somon balığı işimi bozdu şimdi de ödemesi gerek.
¿ Quieren partirse una orden de deditos de salmón?
Bir somon isteyip bölüşmeye ne dersiniz?
Y ese problema es con el salmón.
Problem, somon balığı.
Tiene un problema con el salmón, ¿ eh?
Somon balığıyla bir problemin mi var diyorsun?
- Pues no serviremos salmón, ¿ no?
- O zaman somon balığı almayız, değil mi?
- Fuera el salmón.
- Somon balığı olmayacak.
El salmón está horrible.
Somon balığı bugün çok iğrenç.
Yo quiero la sopa y el salmón.
Ben de corba ve somon balığı istiyorum.
Es de botones y de color salmón claro.
Düğmeli, solgun somon rengi.
De color salmón claro.
Solgun somon rengi?
Bueno, si yo fuera camisa color salmón, ¿ dónde estaría?
Eğer bir somon gömleği olsaydım nerede olurdum?
- Delicioso Salmón ahumado.
- Yediğim en güzel somon füme.