Translate.vc / Espanhol → Turco / Saman
Saman tradutor Turco
1,633 parallel translation
¡ Sí, al revés!
Evet, önce saman, sonra pislik!
Sus ojos son botones. Y su pelo es de paja.
Gözleri düğme ve saçı da saman.
Es probable que consiga trabajo con el quita nieves.
Yakında saman balyası yaparak çalışabileceğim.
¿ Quita nieves?
Saman balyası...
Un trabajo duro.
- Saman balyası yapmak zor iştir.
y va a quedar como una suela de zapato
Tadı saman gibi olur.
Aunque no va a saber como una suela de zapato
Bende saman gibi yemeği tatmam bile.
Tengo fiebre del heno.
Saman nezlem var.
Amarillo pajizo, parezco marica.
- Çiğ sarı olmasın diye, o zaman saman gibi duruyor.
- Sabe a madera.
- Saman gibi tadı var.
Y dice, "No, está en la parte de atrás ; delante está la paja."
Önde saman var. " dedi.
El fútbol americano y Joey... perdedor, estrella fugaz... pero tú no.
Futbol ve Joey başarısız, saman alevi gibi bir şeydi. Ama sen farklıydın.
Billy Camp tiene la peor fiebre del heno que haya visto.
Billy Camp gördüğüm saman nezleleri içerisinde en berbatına sahip.
Porque nuestro cocinero tiene estiércol en los zapatos, y no polvo de carbón.
Çünkü aşçımızın ayakkabısında saman vardı, kömür tozu değil.
No hay manera de que haya sabido eso en el momento en tu cabeza de espantapájaros.
Bu teşhisin, saman kaplı, korkuluk kafanın içinden çıkmış olmasına imkân yok.
Sólo que éste es uno de los momentos en que pienso que hubiese preferido que ellas heredaran tu alergia a los helechos.
Çocuklara kalıtım yoluyla geçirdiğin şey saman nezlesi olsaydı keşke.
Tiene pinta de trabajar con paja y ordeñar cosas.
Hayatı kullanılmış saman yığınına benziyor ve... sütlü bir şeye.
Pero si eso implica usar trapecios, trineos o fardos de paja, cuenta conmigo.
Ama trapez, kızak ya da saman balyalama işi varsa, o zaman varım.
Me da la fiebre del heno.
Bende saman nezlesi yapıyor.
Fiebre de heno.
Saman nezlesi.
Bueno, yo creo que cuando la gente confundió un incendio con el sol mi deber como periodista es preguntar si es que no dejamos una cueva por otra por una más grande y si es que no estamos confundiendo el incendio de un pajar con el sol.
Düşündüm de Eflatun'un'Mağara Miti'nde olduğu gibi insanlar güneşle ateşi, birbirine karıştırdıkları zaman benim bir gazeteci olarak sormak görevimdir. Bir mağarayı, bir diğeri için daha büyüğü için mi terk ettik? Ve bunun karşılığında, bir saman aleviyle güneşi birbirine mi karıştırdık?
Te conseguiré un establo bonito y caliente y avena y heno.
Sana güzel bir ahır, biraz yulaf ve saman bulacağız.
Fue grandioso. Tienes un poco de heno en el cabello.
Saçında saman tanesi kalmış.
Este heno dándome un ataque de alergia y dando vueltas a un campo de calabazas en círculos.
Bu saman yığını bende alerji atağına neden oluyor ve bir balkabağı tarlasında daireler çizerek ilerliyoruz.
Para evitar eso, de ser necesario aun fuera del escenario, uno daría pasos por su propia cuenta.
Bunu engellemek için saman altından da olsa, insan harekete geçmelidir!
A las ballenas.
Saman yığını... gibi.
Vamos, caminen, marchando, marchando.
Hadi yürüyün, ot bacak, saman bacak.
No son así los impíos ; Son como paja... volando en el viento.
İmansız olanlar ise rüzgar tarafından sürüklenen saman gibi olacaklardır.
¡ Es una serpiente engañosa!
Vay sinsi, saman altından su yürüten yılan vay.
Encontrar una aguja en un pajar no es dificil cuando todo esta informatizado.
Samanlıkta iğne aramak, her saman çöpü bilgisayara aktarılmışsa o kadar da zor değil.
Aparentemente, estuviste muy ocupado usando tus poderes para enfardar heno...
Görünen o ki, saman balyalarını kaldırmayla o kadar meşgulsün ki
... tenían colchones de paja que en realidad eran cómodos una vez que te acostumbras a la paja picándote la espalda.
Gerçekten rahat olan saman yataklarda saman çöplerinin sizi dürtmesine alışıyorsunuz.
Dios mío. Están como cartulina.
Aman Tanrım, saman gibi bu.
Vuelven al vestuario con un par de esposas y dos pajillas.
Çünkü sonrasında bir çift kelepçe ve saman ile soyunma odasına dönerler.
Sí, pero eso no es de lo que estoy hablando porque eso es muy explosivo también.
Evet, ama bahsettiğimiz şey çıkışmak değil, çünkü o saman alevi gibidir.
Es una ceremonia realizada por algunos hechizeros.
Şaman büyücülerinin yaptığı bir tören.
Durante el concilio de la piedra, Hechizeros malvados encarnan su totem animal para casar al Observador.
Taş Meclisi süresince, kötü şaman büyücüleri, Bekçiyi avlaması için totem hayvanlarını çağırırlar.
Dicen que de todas las tribus, t eres la shaman ms sabia,
Senin tüm kabileler içinde en zeki şaman olduğunu söylüyorlar.
Los grandes espritus le dijeron a la shamana que este amuleto nos una,
Yüce ruhlar şamanımıza bu amuletin ikimizi birleştirdiğini söyledi.
Se llama Jugo de Chaman.
Şaman suyu.
- Una pinta de Jugo de Chaman.
- Yarım litre şaman suyu.
Has sido acusado de perder una pinta de Jugo de Chaman, El liquido mas increíblemente poderoso del universo.
Evrendeki en güçlü sıvıyı, yarım litre şaman suyunu, kaybetmekle suçlanıyorsun.
El jugo de chaman solo se activa bajo la luna llena... un proceso complejo... del cual ningún civil tendría manera de saberlo.
Şaman suyu sadece dolunayda işe yarar, böyle karmaşık bir etkileşimi bir sivilin bilmesi imkansız.
Son secretos chamánicos,... transmitidos de generación en generación.
Bunlar nesilden nesile geçen şaman sırları.
Regresemos al asunto de la justicia chamánica.
Bırakın da şaman suyu olayına geri dönelim.
- Shaman, ¿ no hay nada que podamos hacer?
- Baş Şaman, yapabileceğiniz bir şey yok mu?
Piensa en los obsequios que te dí... cuando te convertiste en chaman.
İlk şaman olduğunda sana verdiğim hediyeleri hatırla.
Tienes que recuperar ese Jugo de chaman... antes de la luna llena, o estoy muerto.
Dolunay çıkmadan o şaman sıvısını geri getirmelisin yoksa öleceğim.
Yo soy la luna llena. Sí. Puedo activar el jugo.
Ben dolunayım, şaman sıvısını aktif hale getiririm, evet.
Para gran sorpresa de Dusty años después al tramitar el divorcio y la custodia de su hijo de 8 años Sven quedó perturbada al descubrir que el shaman de Malasia no era reconocido como oficiante en EE.UU.
Yıllar sonrasında Dusty... Boşanmak ve 9 yaşındaki oğlu Sven'in velayeti için dava açtığında... Malezya'lı Şamanın yaptığı evlilik töreninin...
Y buscan fuerzas exteriores que los iluminen, como brujos o gurús.
Bu yüzden de kendilerini aydınlatmak için şaman ya da guru... gibi dış güçlere yönelirler.