Translate.vc / Espanhol → Turco / Sat
Sat tradutor Turco
56,452 parallel translation
Nuestra reputación no está en venta.
İtibarımız satılık değil.
Qué palabra infrecuente.
Bunlar SAT kelimeleri.
Podrían ser vendedores, cobradores, ejecutivos de televisión...
Herkes olabilir. İkinci el araba satıcıları, vergi tahsildarları, TV yöneticileri.
Se la compraste a Mervin, el vendedor de monstruos.
Canavar Tüccarı Mervin ismindeki bir Trol'den taş satın aldın.
Rom comprará un ejército con sus joyas.
Rom, mücevherlerinle bir ordu satın alıyor.
Siempre he sido mejor espía que vendedor.
Her zaman bir satış elemanından daha iyi casus olmuştum.
Tenían un tipo allá con audífonos de mil dólares... cuando puedes comprar los piratas a mitad de precio.
Orada bin dolarlık bir kulaklık olan bir adam vardı... Ne zaman yarı fiyatına korsan satın alabilirsiniz.
¿ O el guardia comprando una soda con moneda extranjera?
Yoksa muhafız yabancı para ile bir soda satın alıyor mu?
Lee entre líneas.
Satır aralarını oku.
Sólo me ocupo de divorcios rápidos y de vender seguros de vida.
Şipşak boşanmalar ve hayat sigortası satıcılığı dışında hiçbir şey yapmıyorum.
Léeme la línea doce.
12. satırı oku.
"Alveolos limpios".
12. satır. "Alveoller temiz".
Vende más que nadie cada año.
- Yılın en iyi satıcılarından biri.
Te quería decir que tus cifras fueron impresionantes este último año, Jim.
Şunu söylemeliyim ki geçen yılki satışlarından çok etkilendik Jim.
Pensaba, que con cifras tan altas tal vez podría dejar las calles y trabajar en la oficina.
Düşünüyordum da, bu kadar yüksek satışlarla belki yer değiştirip masa başı işine geçmem iyi olur.
Jim, eres nuestro mejor vendedor.
Dürüst olayım Jim. Sen en iyi seyyar satıcılarımızdansın.
¡ Se venden cachorros!
- Satılık köpekler.
Las fechas de compra, eran falsas ;
Satın alma tarihleri sahte idi ;
Los préstamos que le permitió comprar su vivienda en SOHO, su casa en Greenwich, en su casa de Nantucket.
SOHO'da çatı satın almanıza izin veren krediler, Greenwich'teki eviniz, Nantucket'teki eviniz.
Si va a visitar a un preso en el ala de máxima seguridad, forme una sola fila a la derecha.
Bir tutuklu ziyaret ediyorsanız Maksimum güvenlik kanadında, Sağınızda tek bir dosya satırı oluşturun.
La casa de Palm Beach... disponible por $ 7,25 millones.
Palm Beach evinde... 7.25 milyon dolara satılmaktadır.
Está vendiendo a los 25, vamos el lunes, será la mitad.
25'den satıyor, pazartesi gel, yarı fiyatına inecek.
Está todo a la venta.
Her şey satılık.
Yo vendo una fantasía, no mi cuerpo.
Bir fantezi satıyorum, vücudumu değil.
Vendo una ilusión.
İllüzyon satıyorum.
Creí que hacías algo bueno, pero estabas vendiendo drogas.
Dışarıda millete yararın dokunuyor sanıyordum, sen uyuşturucu satıyormuşsun.
Los Owens, no están interesados, bien, ¿ cuál es el siguiente paso?
Owen ailesi satın almak istemiyor tamam, şimdi ne yapacağız?
Bien, este es el último que escribí.
Son yazdığım bu. Satılsın diye dualara başlayacağım.
¿ Quiere comprar algo bueno para tu cariño?
Tatlım için güzel bir şeyler satın almak ister misin?
Aquí consiguieron los ladrones del ITM sus armas.
Anlıyorum. Ama devir değişiyor. Bu tarz yüksek teknoloji silahları sadece biz satıyoruz.
Así es como sobrevivimos.
- Malları satın da diyorsun.
Gracias por abandonarme.
- Akşamki satış için sağ ol. - Evet, ama mevzu çıktı.
Te oí en el puente. Sonaba a voz de niña.
O silahları kim satıyor?
Solo que, en lugar de cazar al enemigo... cazan antigüedades... robando todo lo que no se ha identificado y vendiéndolo en el mercado negro.
Ama siz hazine arıyorsunuz bulunmamış şeyleri çalıp karaborsada satıyorsunuz.
Tiene dos nueve en la misma línea.
Aynı satıra iki tane 9 yazmış.
¿ Exhibido como un recuerdo en un bazar de Karachi?
Karachi pazarında satılan biblolara benzemiyor mu?
¿ Tienes cocaína?
- Kokain mi satıyorsun?
Debo ir al puesto de copos de algodón.
Benim de pamuk şeker satışında olmam lâzım.
Siempre he querido comprar mi propio Hawái.
Her zaman kendi Hawaiimi satın almak istedim.
La venta de narcóticos genera... enormes cantidades de efectivo.
Uyuşturucu satışları muazzam miktarda nakit sağlar.
Se lo vendíamos a la clase media.
Orta sınıf ve üstüne satılan cinsten.
¿ Traficantes de drogas?
Uyuşturucu satıcıları?
¿ Cuánto tiempo ha estado en el mercado inmobiliario?
Ne zamandır satılık?
Las bodas, el romance, los agradecimientos y los cumpleaños son los más vendedores y las fiestas más importantes brindan ganancias constantes.
Düğünler, doğum günleri, sevgililere gönderilenler ve teşekkür kartları. Hepsi satış rekorları kırıyor, her yıl tekrarlanan özel günler sayesinde düzenli bir kâr elde ediliyor.
Por cierto, las mujeres compran el 90 % de las tarjetas.
Bu arada, tebrik kartlarının yüzde 90'ını kadınlar satın alır.
Podría ser una línea de "Arrepentido".
"Pişmanım" anlamına gelecek bir satır daha düşünüyorum.
¡ Una nueva línea!
Yeni bir satır!
C.J., Ronnie, averigüen quién vende.
Pekala, C.J. ve Ronnie, siz satışı yapanı bulun.
Hemos presentado una demanda contra Ruth Madoff de 44 millones.
Varlık satışı ve birkaç mahkeme dışı yerleşim yeridir. 44 milyon için Ruth Madoff'a karşı dava açtık.
Vi esto en televisión.
Bunu bir kez tarih satırında gördüm.
¿ A quién se los vende?
Kime satıyorsun?